Platonun Devlet adlı eserinde, Sokrates: Devlet, bütünlüğünü kaybetmediği ölçüde genişlesin, kabul; ama bütünlüğünü, birliğini boğacak kadar da genişlemesini istemiyoruz... der. Peki ya bir devlet, Sokratesin istemediği kadar genişlerse ve buna rağmen de bütünlüğü, birliği boğulmasın isterse?.. Halkla İlişkiler kavramının önemi, Sokrates ve onun yaşadığı dönemde bugünkü kadar kavranabilmiş miydi bilinmez; ancak şu bir gerçek ki, Eski Türkler ve devamı sayılabilecek Osmanlı İmparatorluğunda bu kavramın öneminin hemen herkes farkındaydı. Yoksa, bugün 600 yıl ayakta kalmayı başarmış bir İmparatorluktan söz etmek pek kolay olmayacaktı. Tarih boyu göçebe yaşamı sürmüş Türklerin Anadoluya yerleşmesi ve burada yarım asırdan fazla bir zaman devlet olarak kalması, her açıdan hem ilgi çekici hem de hayret vericidir. Pek çok tarihçi için ise bu tablo, bir hazine görünümündedir. Türklerin tarihi araştırılırken, onların birbirleriyle kurdukları iletişimde, diğer milletlerden şaşırtıcı bir biçimde farklı davranışlar sergilediğini göz ardı etmek doğru olmaz. İşte, Eski Türkler ve Osmanlı Devletinin yapısındaki hiyerarşinin, yöneten-yönetilen arasındaki mükemmel uyumla birlikte nasıl şekillendiğini; yüzyıllarca ayakta kalmayı başarmış olan Türklerde halkla ilişkiler dişlilerinin nasıl çalıştığını elinizde tuttuğunuz bu kitapta bulacaksınız.
Platonun Devlet adlı eserinde, Sokrates: Devlet, bütünlüğünü kaybetmediği ölçüde genişlesin, kabul; ama bütünlüğünü, birliğini boğacak kadar da genişlemesini istemiyoruz... der. Peki ya bir devlet, Sokratesin istemediği kadar genişlerse ve buna rağmen de bütünlüğü, birliği boğulmasın isterse?.. Halkla İlişkiler kavramının önemi, Sokrates ve onun yaşadığı dönemde bugünkü kadar kavranabilmiş miydi bilinmez; ancak şu bir gerçek ki, Eski Türkler ve devamı sayılabilecek Osmanlı İmparatorluğunda bu kavramın öneminin hemen herkes farkındaydı. Yoksa, bugün 600 yıl ayakta kalmayı başarmış bir İmparatorluktan söz etmek pek kolay olmayacaktı. Tarih boyu göçebe yaşamı sürmüş Türklerin Anadoluya yerleşmesi ve burada yarım asırdan fazla bir zaman devlet olarak kalması, her açıdan hem ilgi çekici hem de hayret vericidir. Pek çok tarihçi için ise bu tablo, bir hazine görünümündedir. Türklerin tarihi araştırılırken, onların birbirleriyle kurdukları iletişimde, diğer milletlerden şaşırtıcı bir biçimde farklı davranışlar sergilediğini göz ardı etmek doğru olmaz. İşte, Eski Türkler ve Osmanlı Devletinin yapısındaki hiyerarşinin, yöneten-yönetilen arasındaki mükemmel uyumla birlikte nasıl şekillendiğini; yüzyıllarca ayakta kalmayı başarmış olan Türklerde halkla ilişkiler dişlilerinin nasıl çalıştığını elinizde tuttuğunuz bu kitapta bulacaksınız.