Oğuz yurdunda Deli Dumrul denilen bir yiğit vardı. Bir kuru derenin üzerine köprü yapmıştı. Bu köprünün üzerinden geçenden otuz altın alırdı. Geçmeyenden döve döve kırk altın alırdı.
Bunu niçin böyle yapardı? ''Benden deli, benden güçlü biri varsa çıksın benimle savaşsın.'' derdi.
Bir gün, köprüsünün yanına bir oba kondu. O obada, iyi, güzel bir yiğit hastalandı. Allah'ın emri ile öldü. Kimi ''Oğul!'' diye ağladı, kimi ''Kardeş!'' diye.
(Kitabın İçinden)
Oğuz yurdunda Deli Dumrul denilen bir yiğit vardı. Bir kuru derenin üzerine köprü yapmıştı. Bu köprünün üzerinden geçenden otuz altın alırdı. Geçmeyenden döve döve kırk altın alırdı.
Bunu niçin böyle yapardı? ''Benden deli, benden güçlü biri varsa çıksın benimle savaşsın.'' derdi.
Bir gün, köprüsünün yanına bir oba kondu. O obada, iyi, güzel bir yiğit hastalandı. Allah'ın emri ile öldü. Kimi ''Oğul!'' diye ağladı, kimi ''Kardeş!'' diye.
(Kitabın İçinden)