Yazarın tarzı beni çok etkiledi... Çok farklı ve güzeldi...Beni etkileyen kitaplardan oldu... Shakespeare okumaya devam edeceğim kesin... Devamı: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/02/macbeth-william-shakespeare.html

697 sayfalık serinin son kitabını da 10 günde bitirebilmeyi başardım. Tam anlamıyla kitap okumaktan soğudum! Konusunun nereye varacağını bildiğiniz bir kitabı okumak zaten keyif vermez bir de bunu yüzlerce kez aynı cümlelerin tekrarı şeklinde, yüzeysel cümlelerle okumaya çalışmak... Yazarın aklına bir fikir gelmiş evet ve genelde tutulan fikirler bunlar... Özgüveni olmayan kız, güçlü zengin erkek ve bolca seks her zaman satar ancak yazarın, ilk kitabını 3 cilt halinde yazması nasıl bir öz güvendir anlayamadım. 3 cilt dediysem sanmayın ki dolu dolu 3 cilt. Tamamen tekrar eden cümlelerden bezdim... Devamı için: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/ozgurlugun-elli-tonu-el-james.html

Bu kitap daha da kalın 636 sayfa...Hayır kalın kitaplardan kaçan tiplerden değilim ama bir hikaye bu kadar gereksiz mi uzatılır yahu? Her gün sabahtan akşama kadar anlatılıyor her davranışla beraber. "Arabaya bindik, eve geldik, asansöre bindik, Taylor u gördüm, gülümsedim, içeri geçtik, Christian ın eşsiz kokusunu kokladım (bu Christian kokusu kim bilir kaç defa geçiyor kitapta), öpüştük vs vs... Her konuda ayrıntı olunca sevişmelerinin de ayrıntılarının yazılması kaçınılmaz tabi. Ergenlik dönemindeki kızlar için hayallerinin prensini anlatan bir kitap ancak 18 yaş altındakilerin okuması için de uygun değil. Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin erotik ve sığ versiyonunu okumaktaydım sanırım. Devamı için: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/karanlgn-elli-tonu-el-james.html#more

388 sayfalık bu kitabın her sayfası dolu dolu. Anılar, fotoğraflar, itiraflar, üzücü olaylar, zorluklar ard ardına okumayı keyifli hale getiren anlatımıyla karşınıza çıkıyor bu kitapta. Türkan Şoray ın sinemaya girişiyle başlayan hikaye Şoray ın hayatıyla paralel giden Türk sinema tarihine de birinci ağızdan ışık tutuyor. Kitaptan fotoğraflar için : http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/sinemam-ve-ben-turkan-soray-kitap.html

Ancak ben de "Bu romanın içinde ne var bu kadar?" merakına kapıldım ve üçlemenin ilk kitabı Grinin Elli Tonu nu okudum ve hakkındaki yorumlarımı yazmak istiyorum... Madde madde gidersem daha kolay olacak benim için: 1) 576 sayfalık bu kitabı 2 günde bitirdiğimi göz önüne alırsak oldukça kolay okunan, kısa ve basit cümlelerle yazılmış, akıcı ve merak uyandıran bir roman... Devamı: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/grinin-elli-tonu-e-l-james.html

Kalbin tıbbi ve psikolojik karşılıkları harmanlanmış. Ümidin, sevginin, mucizelere inanmanın; en az Tıp kadar, bilim kadar önemli olduğu, onları görebilmenin insanın varlığı için yeri doldurulamayacak değerler olduğu sık sık vurgulanmış. Marc Levy havası sezdim bu romanda sıkça. Bu yüzden Marc Levy yi sevenler bu kitabı da seveceklerdir. Devamı: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/agustos-bocekleri-agladgnda-charles.html

Kitabın ilk sayfalarında çok sıkıldım hatta pek adetim olmamasına rağmen yarım bırakmak istedim. Hem anlatımı psikolojik hem de çeviriden dolayı garip garip cümleler vardı. 13 yaşındaki bir kızın poligami bir ailede bir çok kardeşiyle ve anneleriyle olan hayatını onun gözünden anlatmaya başlıyor kitap.Ben böyle tam sıkılmışken birden bire Peygamber denilen o topluluğun lideri kızın 60 yaşındaki amcasıyla evlenmesinin kendisine vahyedildiğini bildiriyor ve hikaye başlıyor. Sonra kızın başkasına olan aşkı, korkuları, umutları, nefretleri, çaresizliği gerçekten bir çocuk gözüyle anlatılıyor. Yazarın kitabı yazdığını tamamen unutuyor sanki o kızın hayatına tanıklık ediyorsunuz. Devamı: http://blogumabandim.blogspot.com/2013/01/secilmis-kisi-carol-lynch-williams-kitap.html