Ömer Can, 2 adet değerlendirme yapmış.  (1/1)
« geri  ileri »
Satranç
Satranç

8

Tam bir psikolojik gerilim... Nazi zülmünden nasibini alan Dr. B. bir hücreye kapatılmıştır. Sadece bir yatak bir leğen ve bir koltuğun olduğu bir odaya kapatılmıştır. Ve zamanı belli olmayan zamanlarda sorguya alınmaktadır .İlk başlarda her şey iyi gibidir ama gün geçtikçe , psikolojik baskı sonuç vermekte ve Dr B bir çeşit deprasyona girmektedir. Çünkü bakabileceği sadece bir yatak , bir koltuk ve bir leğen vardır.Şöyle der Dr B . Keşke bir taş ocağı işçisi olsaydım. Keşke ellerim nasırlansa, kokuşmuş yemekleri yeseydim ama gece koğuşumda bir kaç insan görebilseydim, onlarla konuşabilseydim. O bu haldeyken , sorgu odasına alınmayı beklediği sırada gardiyanların birinin paltosunun cebinde bir kitap fark eder ve onu çalar. Ama odasına girince tam bir hayal kırıklığına uğrar. Çünkü kitap bir satranç hamleleri kitabıdır. Ve yapacak hiç bir şeyi olmayan Dr B çarşafından bir satranç tahtası yapar ve hamleleri tekrarlamaya başlar. Dr B nin o kadar yapacak bir şeyi yoktur ki hapisten kurtulduğunda dünya satranç şampiyonunu yenebilecek kadar iyi bir satranç oyuncusu olmuştur. *Ayrıca fark ettiğim bir detay olarak, Zweig'ın, Satranç kitabı Yeraltından Notlar'dan etkilenerek yazmış olma ihtimali Yeraltından Notlar sayfa 36 : ...Halbuki karıncalar bu konuda bambaşka bir alemdir: Karınca yuvası denilen, temeli sonsuzluğa kadar yıkılmaz harikulade bir yapıları vardır. ...Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. Satranç sayfa 10 : Hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanların her türü hep dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler.

Dem-Bir Telli Baba Romanı
Dem-Bir Telli Baba Romanı

8

Bir kütüphaneci (Bilal) kardan dolayı evine gidemez ve geceyi kütüphanesinde geçirmek zorunda kalır. İstanbul'a gelen gezgin Benjamin'in kendi hikayesini anlattığı kitabı okumaya başlar. Benjamin Sarıyer'de bulunan çay bahçesine her gün uğramaktadır.Yaşlı adam ona Aşık Abtullah:'ın (Telli Baba) hikayesini anlatır. Ve farkına varmadan yaşlı adamdan aşkı talim etmeye başlar. Tabi ki gerçek aşkı. O artık Bünyamin'dir ..... Yazar'ın daha önce ENE ve SIR kitaplarını okumuştum onlardada aşk vardı. Ve bana şunları düşündürdü. Celalettin Rumi on binlerce müridi olan bir fıkıh alimiydi. Kadı Mahmut Efendi Bursa Kadısı idi Muhammed bin Muhammed Nizamiye Medreselerinin Baş Müderrisi idi. (Yani İslam Üniversitesi Rektörü) Bu üç adam 5 vakitin üzerine 5 vakit daha kılan , Kuran'ı defalarca hatmeden.Oruç ibadetini hayatlarının bir parçası yapan alim zatlardı. Ama Celalettin Rumi'nin Mevlana; Kadı Mahmut Efendi'nin Aziz Mahmut Hüdayi , Muhammed Bin Muhammet'in İmam Gazali olabilmesi Bir şey lazımdı. Aşk..... Nasıl aşık olunurun cevabı tabi ki bu kitaplarda yok. Çünkü aşkı söyleyenler bilemedi , Bilenler söylemedi....

« geri  ileri »