Edebiyat tarihinin yazılmış en iyi eserlerinden biri olarak kabul ediliyor ve kitap bittikten sonra insanın aklında tek soru kalıyor; "Bir insan nasıl böyle bir olaylar döngüsünü yazabilir?" İnanılmaz ötesi bir eser ve bir ömür bir daha okunamayacak, rastlanamayacak kadar muhteşem bir kalem.

24 yaşında yazdığı ve ilk romanı olmasına rağmen tarihin yazılmış en acı romanlarından biridir. Muhteşem ötesi bir kitap.

Bu kitap Dosto'nun en hafif eseri. Kısa sürede ve sipariş üzerine yazıldığı çok belli olan bir eser. Her ne kadar Dosto'nun en kötü eserlerinden biri olsa da diğer bir çok yazarın en iyi eserinden daha iyidir. Bu da Dostoyevski farkı olsa gerek.

Sanırım Dostoyevski'nin en felsefi kitabıdır. Yarattığı Krillov karakteri mesela; Dostoyevski'nin hayat ve siyasi görüşünün bir tasavvurudur. Bu kitap da idama mahkum olmadan önceki siyasal hayatından iğrendiğinin ve yanlış bulduğunun belgesidir. Harika bir romandı. Dönüp dönüp okunası kitaplardan.

Bu kötü bir kitap. Zorlama bir şekilde Dostoyevski karakterlerinde seksist bir bilinçaltı arayan saçma sapan bir kitap. Yazar Freud'u taklit etmeye çalışmış fakat anca kötü bir taklidi olabilir.

Çok etkileyici bir kitaptı. Benim Dosto'ma "kahrolsun" dediği için uzun süre okumamakta dirensem de sonra bir dostumun tavsiyesi üzerine okudum. Afganistan'daki değişimi Dostoyevski okuyan apolitik bir adamın başına gelenler üzerinden anlatan, trajik mi desem traji-komik mi desem bilemediğim bir eser. Çok güzeldi.

Dostoyevski kitaplarında öyle karakterler yaratır ki; herkes herkes kadar haklıdır ve herkes de herkes kadar haksız.Bazı kitaplarında "suçsuz ve temiz" özel karakterler bulunsa da çoğunluk olarak herkes kirlidir. İnsan olmak çünkü bir kirlenme halidir. Bu kısa roman veya novella diyebileceğimiz eser ise tam anlamıyla herkesin suçlu ve herkesin suçsuz olduğu bir başyapıt. Okumam üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen "Ahh Nastenka!.." çığlığını hiç unutamadım.