fatih00, 2 adet değerlendirme yapmış.  (1/1)
« geri  ileri »
Fi
Fi

8

Herşeye sahip olanlarla hiçbir şeye sahip olmayanların dünyası burası. Ve aslında ne tuhaftır ki hiçbirşeye sahip olmayanlar, herşeye sahip olmayı hakederken herşeye sahip olanlar, ellerindeki hiçbirşeyi haketmiyor. Zaten haketmediklerini alma konusundaki cüretleri ve herşeye sahip olmayanların hakettikleri konusindaki bu acınası vazgeçişleri onları sahip kılıyor. Sevmek yetmiyor anlaşılan. İyi ve hatta dünyanın en iyi insanı olmak da. Biraz güç, tüm iyi hasletleri yerle yeksan ediveriyor. İyilikle gücün bir arada bulunmadığını ise herkes biliyor. Kitap, hem sistemi karakterleri aracılığıyla kusursuz bir şekilde resmederken zıt karakterle de yerden yere vurabilmeyi başarıyor. Gercek bir okur olan @banu_kryl : ''Bir kitabın ve bir karakterin başarısı okuyanın içindeki duyguları ortaya çıkarabilirliği ile öçülür bana göre'' demisti. Gün içerisinde ne yaşıyorsak, hangi duyguya kapılıyorsak illaki bu kalın kitabın bir sayfasında rastlıyoruz ona. Kitap seni duygudan duyguya salıncak gibi sallarken adında olduğu gibi diliyle, üslubuyla, kurgusuyla size Fi'yi yaşatıyor. Günümüzün sığ diliyle bu kadar etkileyici bir roman yazabilmesinin yanında bence yazarın en büyük başarısı, tek bir ana karaktere bile can verebilmek ve hatasız bir kurgu oturtmak yeterince zorken, 7 ana karaktere can verebilmesi ve her birine giydirdigi birbirinden uç noktalarda zıt kişiliklere rağmen hayatların kesişmelerini ustaca kurgulayabilmesi. İşte bu takdiri gercekten hakediyor.

Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir Tuhaflık

8

Aslında bu ülkeyi yaşayanların (dikkat edelim bu ülkeyi yaşayanların diyorum çünkü en gerçek azınlık olarak bu ülkede başka bir ülkeyi hatta dünyayı yaşayan insanlar da var) bildik hikayesi. Lokantacı olur, garson olur, fabrika işçisi olur, memur olur farketmez aynı kaderi yaşar bu ülkenin çalışan kesimi. Bu romanda da bir istanbul bozacısının hayatını anlatır yazar. 60lı yıllarda taşı toprağı altın diyerek Anadolu'nun dört bir yanından İstanbul'a yapılan umuda yolculuğun öyküsüdür 'Kafamda bir tuhaflık.' Gecekondu Kültürünün doğuşu ve karakterlerin İstanbul'da var olma mücadelesi ile karakterlerin Türkiye'de son 50 yılda yaşanan önemli gelişmelerin bazen bizzat aktörleri olarak bazen de dolaylı yollardan etkilenenleri olarak yaşadıkları, romanın özünu oluşturuyor. Bu anlamda eser, bir roman olmasının yanı sıra ülkenin son 50 yılının sosyolojik yapısını yansıtmaya çalışmaktadır. Aslında kitapta yer yer yazar kafasını kaldırıp bu benim görüşüm der gibi kendi düşüncelerini yansıtan kelime ve tamlamalarla karşımıza çıkmasaydı kitap gerçekten kusursuz olabilirdi. Yine de bir yandan şehirli olmaya çalışan, bir yandan köyden getirdiği kültürünü muhafaza etmeye çalışan, şehrin kendi kurnazlarının yanında bir de kendisinin asla olamadığı şark kurnazlarıyla da mücadele etmek zorunda kalan, zaman zaman kendisi de küçük (asla diğerlerinin ki kadar büyük değil) hesaplar yapan Bozacı Mevlüt'ün hikayesini zevkle okuyacaksınız ve en çok da karısına olan aşkına saygı duyacaksınız

« geri  ileri »