Sultanların Günlüğü, 188 adet değerlendirme yapmış.  (18/27)
Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi

8

2. Abdülhamit Han ve dönemi hakkında en doğru bilginin adresi bana göre İhsan Süreyya Sırma'dır. Bir dönem Türkiye'sinde kötü insan; 'Kızıl Sultan' olarak bellenen bu padişahı, o dönem tüm kaynak ve arşivleri inceleyerek hiç de öyle bir insan olmadığını, aksine büyük haksızlıklar yapıldığını açık yüreklilikle ve cesaretle, azimle yıllarca kürsü kürsü gezip anlatan; kendi hocaları ile bile mücadele etmek zorunda olan bu zat; kesin delil ve belgelere dayalı konuştuğu için, gözümde tarihçiliği çok güvenilirdir. Bu yüzden en sonda yazacağım şeyi en başta yazmak isterim. Eğer bu dönemi en doğru kaynaktan okumak istiyorsanız, bu hocanın kitaplarını okuyun ve konferanslarına denk gelirseniz, gidin. Bu kitap, aşağıda verdiğim (haçlı seferleri hariç) kitapların kısa özetleri gibi olmuş. 33 yıllık saltanatı hızlı bir şekilde, ama yine belgeye sayalı, aktarmış. Ön sözünde yazdığı gibi zaten bu kitap, dergi vb. yerlerde yayınladığı makalelerin toplamından oluşmaktadır ve bu yüzden yer yer konuların tekrarını da göreceksiniz. Bir noktadan sonra bazı kısımlar tekrar göre göre sıkıcı olsa da kafama yazılması açısından iyi oldu. Kendisinin Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerler kitabını da sipariş ettim. 2.Abdülhamit Dönemine ilgimin merakı, sadece haksızlığa uğramış bir padişah olmasından değil, onun döneminde meydana gelen olay ve oyunların; entrikaların ve hainliklerin günümüzde de aynı şekilde devam etmesidir. Bu yüzdendir ki günümüz farkındalığını kazanmak ve yarına doğru adımlar atabilmek için geçmişte yapılanları, atılan ilk adımları görmek, öğrenmek gerekmektedir. Bilinçli bireyler, bilinçli ve farkındalıkla aydınlanmış çocuklar yetiştireceklerdir. Belki biz bir şey yapamayız ama onlar yapacaktır, inşallah. Benim merakımı cezbeden konulardan biri de Jön Türkler olarak da bilinen, İttihak ve Terraki Perver fırkasının (partisinin) yaptığı ettiği şeyler. Zira günümüzde onun devamı olan bir parti ve zihniyet var. Yazarın, Jön Türklere özel bir kitap yazmasını isterim, bence büyük bir eksiklik. 2. Abdülhamit'in saltanatı hayatını okuduğumda, yalnız bir başına çok uğraşlar vermiş; kurtlar sofrasında ülkesinin hayatta tutmaya çalışan; yanlışları ve doğruları ile haksızlık edilmiş bir padişah görüyorum. Açıkçası oldukça üzüldüm kendisine. Kitabı herkese tavsiye ederim.

Secret Circle Gizli Çember : Tutsak Bölüm 2 ve Güç
Secret Circle Gizli Çember : Tutsak Bölüm 2 ve Güç

9

Dizisinin ilk çıktığı tarihe baktım da 2011-12 arasıymış. Demek ki 1. kitabı da 2012 senesi içerisinde okudum; 4. senesi dolmuş serinin. Sanırım 2 kitap daha var en az ama daha Artemis'ten bir hareket göremiyoruz. Neyse. Kitap, ilkinin seviyesinde hareket ediyor; eğlenceli, sıkmayan, akışkan bir dil ama çıta atlamayı başaramayan, öyle çok merak ettirmeyen bir devam kitabı. Bir tek Cassie'nin babası ile ilgili kısım merak edilecek bir şey ama ben dizi yüzünden o bilgiye vakıf olduğum için çok bir şey ifade etmedi. Kitabın sonunda kötü adamı bir anda hızlıca yenmişler gibi geldi, daha bir mücadele, hareket beklerdim. Kurgudaki sabit seviyeyi saymaz isek yazarın anlatım becerisi sizde güzel bir tat bırakacak ve güzel vakit geçirmenize neden olacaktır; 2 günde bitirdim. Okurken zevk aldım yani. Yalnız ben Adam yerine Nick'i tercih etmesini isterdim. Adam'a tam anlamı ile kılım. :D Belki dizideki oğlan yüzündendir. :P

İslamofobi
İslamofobi

9

Vincent Geisser'in kitabı; 2003 yılında yazdığı için çok güncel sayılmaz ama yine de dönemin Fransa'sı gözünde İslamofobik durumu iyi kötü gözler önüne seriyor. Faydalı bir kitap. Kitap, dört ana bölümden oluşuyor ve kendi içinde de ayrı konulara bölünüyor. Yazar, olabildiğince duygusallıktan uzak bir şekilde olan biteni çözümleyip, bize sunmuş. Zaten yazarın İslam ile alakası olmadığı için, duygusal bir şekilde yaklaşmasını beklemek saçma olurdu. Onun derdi daha çok ırkçılık karşıtlığı; ülkesine ve Avrupa'ya hatta Dünya'ya saçma korkular salan, haksızlık eden insanların bakış açısının yanlışlığını ve hatalarını gözler önüne sermek.... Bir Fransız olarak da bunu en iyi Fransa'da olan biteni baz alarak yapmaya çalışmış. Yazarın, kitabı son 13 yılı göz önüne alarak güncelleyip, yeniden bastırmasını tavsiye ederim, ne de olsa arada devasa bir boşluk ve olaylar gerçekleşti; İkiz Kule Saldırıları ve Paris saldırıları gibi... Batı'nın, bilhassa Batı Avrupa'nın, İslam ve Müslümanlar konusundaki önyargısını ve anti-islamik tutumunu evvelden bilirdim; sözde Müslüman terörist olayları vs. olmadan çok önce.... Bu tarihsel bir nefret. Fakat onların kendi kelimeleri ile duymak ayrı bir gerçeklik kattı. Dahası batının korkunç hastalığını da iyice gözler önüne serdi; ırkçılık. Benim için en ilginç nokta kitabın son bölümü olan 4. kısmı idi; İslamofobik Müslümanlar başlığı altında yayınlanan kısımda, kendi ülkemde de çok rastladığım ama tam olarak ne isim vermem gerektiğini bilemediğim kişilere böylece ne denmesi gerektiğini öğrenmiş oldum. İsterseniz yazarın kendi ağzından bu durumu bir okuyalım. İnanın bana son 90 yıllık Türkiye'nin bakış açısını da yansıtan bir İslamofobi'nin varlığını kendi gözlerinizle göreceksiniz. "Çağdaş İslamofobi'nin bir hayli karmaşık bir yapısı var. Bu yüzden onu, açıkça ifade edilen Müslüman karşıtı ırkçılığa indirgemek yanlış olur. O daha çok, İslam ve Müslümanlar hakkındaki yaftalarla, ön yargularla ve imalarla alttan alta oluşmaktadır... Zaten Faransız toplumunun İslamlaşması tehlikesinden dem vuran birçok kişi bunu, MODERNLİK ve EVRENSELLİK iddialarını da içeren LAİKLİK anlayışları adına yapıyorlar. Bunlar İslamofobik oldukları kadar DİNE DE KARŞI kişiler...Çağdaş İslam korkusunun karmaşıklığını daha da ortaya koyan şey bu olgunun bazen kendileri Müslüman olanlarca da desteklenmesi(!). ONLAR, Müslüman kimliklerini bir meşruluk kaynağı olarak ortaya sürerken, "CUMHURİYETÇİ LAİKLİK" kavramını da dillerden düşürmüyorlar... Savlarının özünü, mevcut problemin ikili br yapıda sunulması oluşturuyor. Buna göre BİR TARAFTA "kötü, sakallı köktendinciler"(sizin de aklınıda VURUN KAHBEYE filmleri geldi mi? :) ) DİĞER TARAFTA ise onların tehdidi altında yaşayan "özgür ve ılımlı Müslümanlar" bulunuyor. Fransa'daki İslam'ın, bu nevzuhur sözcüleri, İslamcılara karşıyMIŞ gibi görünürken, aslında alttan alta İSLAM KARŞITI bir söylem geliştiriyorlar." Günümüz Türkiye'sindeki bazı zihniyet yapısı ile benzeşme gösteren Fransa'sındaki bu ortak noktanın sebebi; Türkiye'nin zamanında Fransa'nın devlet ve laiklik felsefesini benimsediği içindir. Unutmayın ki kavramların kutsallaştırılması, insanların kutsallaştırılması ve yüceltilmesi kadar tehlikelidir. Bunun neticesinde kavram ve şahıslar kullanılarak yapılan her şeye MEŞRULUK kazandırılır ve karşı çıkanlara "öcü" gözü ile bakılır. Bu da bir toplum için gerçek bir tehdittir.

Çanakkale - Savaşları ve Gezi Rehberi
Senden Önce Ben (Senden Önce Ben, #1)
Yavuz Sultan Selim Han
Yavuz Sultan Selim Han

9

Yanlış oldu, 10 puanlık bir kitap :)

Kraliçenin Işığı