evdeyazar, 23 adet değerlendirme yapmış.  (2/4)
Galiz Kahraman
Galiz Kahraman

3

Okuğum ikinci kitabı İhsan Oktay Anar'ın. Evet kendine özgü bir dili ve de tarihi-fantastik diyebileceğim değişik bir dünyası var.. Ama maalesef -kendimi çok zorlamama rağmen- o dünyaya giremyorum ben. Sanki zorlama bir dünya gibi geliyor, doğal gelmiyor.. Ve kendime hayret ediyorum; herkes İhsan Oktay Anar'ı bunca överken ben neden sevemiyorum bir türlü..

Hayal
Hayal

6

Bir yazarın yazma serüvenine tanık olmak hem keyif verici, hem de cesaretlendiriciydi.

Kurt Seyt & Shura
Kurt Seyt & Shura

10

Çok sürükleyici, geri plandaki tarihe de dokunan, gerçekten keyif alarak okuduğum bir kitaptı. Değerlendirme yazım blogda.. http://evdeyazar.blogspot.com.tr/2014/07/kurt-seyt-kitab-mdizisi-mi.html

Füreya
Füreya

5

Evet sürükleyiciydi, yurdumuzdaki ilk kadın seramik sanatçısı ile tanışmak keyifliydi. Sadece bu kadar..

Kurt Seyt & Murka
Kurt Seyt & Murka

8

Kurt Seyt & Shura'yı okumadan direkt Kurt Seyt & Murka'ya geçtim. Gerçi biraz diziyi izlediğim için yabancılık çekmedim karakterlere karşı ama, siz benim gibi yapmayın. Önce Kurt Seyt & Shura'yı okuyun derim. Diziden gördüğüm kadarıyla çok güzel bir hikaye var orada da, mutlaka okuyup paylaşacağım sizinle.. Nermin Bezmen kitabı okumamıştım daha önce, keşke okusaymışım. Zira çok kıvrak bir dili var, hikaye de sağlam olunca tam da “elden bırakılmayacak kitaplar” kategorisinde bir yapıt çıkmış ortaya.. “Edebi değeri var mıdır?"; daha doğrusu “bir kitabın edebi değeri nedir?” sorusunun yanıtını vermek bana düşmez. Bu sorunun yanıtını edebiyat tarihçileri elbet bir şekilde vereceklerdir zaman içinde. Bana sadece bu güzel hikayeyi, akıcı bir dille kurgulayıp bize sunan yazarın emeğine saygı duymak düşer. Hikaye güzel, aynı yaşamın kendisi gibi. Devamı için.. http://evdeyazar.blogspot.com.tr/2014/07/kurt-seyt-murka-tavsiye-edecegim-bir.html

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

9

İstediğim kadar işim gücüm olsun, vaktim dar olsun, bir kitabı sayfa sayısına da bağlı olarak en fazla 5 gün içinde bitiriyorsam, o kitap benim için güzel bir kitaptır. Ahmet Ümit'in son kitabı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni pazar akşamüzeri aldım, pazartesi sabahtan öğlene kadar okudum, bugün yani salı günü devam ettim ve saat 14.13 iken 412 sayfalık bu kitap bitti. Demek ki kitap benim için hakikaten güzelmiş. Nedir kitabı beğenme kriterim? Sanırım öncelikli olarak kitabın anlatım biçimi ve dili beni etkiliyor. Ahmet Ümit, daha önce okuduğum birkaç kitabında olduğu gibi bu kitabında da oldukça akıcı, keyifli bir konuşma dili kullanmış. Zaten polisiye bir kitabın başka türlü anlatılması sanırım sıkıcı olurdu. Her kitapta elbette hayalimizde canlandırırız karakterleri ve olayları ama, polisiyelerde işin içine diyaloglar ve aksiyonlar daha çok girdiği için bir film gibi olsun isteriz kitap. Açıkçası polisiye kitap pek okumam Ahmet Ümit hariç, ama şu da bir gerçek ki O’nun kitaplarını bir film izler gibi okuyabiliyorum. Çünkü kitaplarında dinamizm var, kısa diyaloglar var, uzun uzun çözümlemeler ve betimlemeler yok. Aksi olsaydı zaten kitabın... devamı için bloğuma beklerim http://evdeyazar.blogspot.com/2014/01/ahmet-umitin-beyoglunun-en-guzel-abisi.html

Ve Dağlar Yankılandı
Ve Dağlar Yankılandı

3

Bir kitap hakkında olumsuz konuşmak, yazmak hiç istemem aslında. Sonuçta öyle ya da böyle emek verilmiş, üzerinde düşünülmüş olması bir yana, bir anlamda sanatçının düşünce dünyasına da saygısızlık etmiş olmaktan kaçınırım. Ve Dağlar Yankılandı için söyleyeceklerimden dolayı şimdiden Khaled Hosseini'den özür dileyeyim o halde; çünkü yazarın Uçurtma Avcısı, Bin Muhteşem Güneş adlı kitaplarından sonra maalesef Ve Dağlar Yankılandı benim için neredeyse “yarım bırakılası, keşke hiç başlanmayası” bir kitap oldu ve tahmin edeceğiniz üzere zorla bitirdim. Ne oldu da bu kadar hüsran yaşadım diye merak ediyorsanız, yorumlarımı zaten göreceksiniz. Kitap hakkında yapacağım yorumların “spoiler” içerdiğini baştan belirtmek isterim; yani kitabı okumak isteyenler lütfen yazının bundan sonrasını görmesinler. DİKKAT SPOILER! Bu kitap bence roman değil, hikâyeler bütünü! Yazar kusura bakmasın ama bu kadar da kolaycılığa kaçılmaz ki! Kitapta kurgu adına bir şey neredeyse yok gibi. Dokuz ayrı bölüm var, neredeyse dokuz ayrı hikâye var diyeceğim de Allahtan son bölümlerde lütfedip ana karakterlere geri dönüş yapılmış! Kitap, Afganistan'da birbirlerini çok seven Abdullah ve Peri kardeşlerin hikâyesi ile başladığında “tamam işte yine sürükleyici bir hikâye” demiştim ama ne yazık ki yanılmışım. Babası yoksulluktan Peri'yi evlatlık veriyor. Ben bir okuyucu olarak ne bekliyorum? Peri'nin, Abdullah'ın, Peri'nin yeni ailesinin ve hadi bir de bu olaya aracı olan Nebi Dayı'nın yaşadıklarını eş zamanlı bir kurgu ile okumak istiyorum değil mi? Yazar maalesef bu beklentime yanıt vermek yerine kitaptaki her bölümde bir kaç karakteri ele alıyor, neredeyse doğumundan ölümüne kadar o karakterlerin hikayesini anlatıyor. Ayıp olmasın diye de bu insan kalabalığının birbirleriyle olan bağlarını birkaç cümleyle geçiştiriyor. Olay kurgusu bu denli zayıfken zaman kurgusu ise başlı başına karmaşa halinde. 58 yıl geçiyor kitapta ama mesela bölüm2, sonbahar 1952 de geçerken, bölüm 3'de 1949'a geri dönüyoruz. Bölüm 6'da Şubat 1974 'e atlıyoruz, bölüm 7'de 2009 yazına zıplıyoruz, bölüm 8'de sonbahar 2010'a uçuyoruz. Başkahraman Peri bir anda çoluk çocuk torun torba sahibi olup yaşlanıveriyor, ölse belki de daha mantıklı olacaktı! Kitapta o kadar çok karakter var ki! Tamam, bir romanda çok fazla karakter olabilir, bunların hepsinin hayatları bu kadar irdelenmez ki! Devamı için bloğuma beklerim: http://evdeyazar.blogspot.com/2014/01/ve-daglar-yankland-kitabn-maalesef-be.html