Hikayeden hikayeye atlama fikrini hiç sevmedim. İnsan konsantre olamıyor. Sanki, "Ben roman yazamam; romanımsı öykülerle işi kotarayım," derdi vardı bu kitapta. Beğenmedim. Halbuki öykü kitapları ne kadar samimi ve ustaca yazılmış Mahir Ünsal Eriş'in.
İntihara meyilliyseniz bence bu kitabı okumayın. Ölüme bu kadar teşvik edici bir eser, o nihai kararı almanıza sebep olabilir. Bunun dışında anlatımı ve melodisi hoştu.
Kitapta güzel bir anlatım kullanılmış ama bana kalırsa okura çok da bir şey katacak bir yapıt değil. Akıcı ve konu bağbında vurucu olmadığını söyleyebilirim.
Aşırı detaya girilmesi dışında çok iyi bir romandı. Konu biraz klasikti ama iyi işlenmişti.
Benim gibi Tayyip ve türevlerinden hoşlanmıyorsanız mutlaka okuyun. Özellikle Yekta Kopan, Doğu Yücel ve Nermin Yıldırım'ın öyküleri çok iyiydi. Hakan Bıçakçı'nın öyküsü de iyiydi. Hayal kırıklıkları ise baştan savma bir öykü yazmış olan Hakan Günday ile diktatörlüğü öven Tuna Kiremitçi idi. İnşallah ben yanlış anlamışımdır. İnşallah ironidir. Birkaç öykü dışında köt öykü yoktu.
İlk kitaba göre kurgu biraz zayıf kalmış ama ilk kitaba göre. Yoksa kötü değil. Gelişen şeyse anlatım dili. Emrah Serbes biraz daha kendine güvenerek yazmış bu kitabı sanki. Bir de seri kitaplarda hep ilk kitaptan sonra ivme aşağıyı gösteriyor. Kronik.
Anlatım, kurgu, karakter yaratımı, sürükleyicilik, akıcılık; hepsi şahaneydi. Doğrusu akıcı ve sürükleyici olacağını bekliyordum da bu kadar iyi bir kurgu beklemiyordum. Finali ise tam kitap bitti derken bir tokat daha atıyor insana. Emrah Serbes'in karakterine hayrandım zaten; artık yazarlığına da hayranım.