Dokunaklı sonlara odaklanmış öyküleri okumak çok keyifliyfi. Her hikayenin şaşırtıcı bir yanı vardı. Çok fazla eşcinsellik konusu olması da ilginçti.
Yazarın daha önce, Ayrıkotu adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Bu kitabında da yine farklı uslubü, güzel anlatımı ve geniş kelime dağarcığıyla beni etkiledi. Şu an hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum. Umarım ileride fark edilir.
Kapak tasarımı çok iyi, kitap sürükleyici, akıp gidiyor ama edebi seviyesi ve felsefi yönü çok düşük. Kurgu zayıf. Kopuk kopuk. İnsanlara akıl veren yazarımız, yirmili yaşlarına gelmiş herkesin zaten söyleyebileceği şeyleri matah bir şeymiş gibi, hayatın giziymiş gibi anlatıyor. Konuşurken herkes doğruyu söyler zati. Önemli olan uygulama. Keşke Peponi'yi detaylıca tasvirleseydi ve ünlü isimlerin ünlü sözleri yerine kendisi ortaya yeni fikirler koyabilseydi. Amatörlük kokan, iyi bir fikri heba eden Tunç Kılınç'tan bundan sonrası için de umutlu değilim.
Konu açısından hiç ilgi çekici öyküler yoktu. Anlatım ise ustacaydı doğrusu.