Bu kitabı okumayan bi tek ben kalmıştım , ben de bitirdim sonunda ve çok beğendim. Uzun zamandan sonra ağladığım ilk kitap oldu...Kitap 2. Dünya savaşı yıllarında geçiyor, baş karakter Liesel Meminger adlı küçük bir Alman kızı. Liesel kitaplara, kelimelere aşık bir kız. Kitap -savaş yıllarında işi başından aşkın olan- Azrail'in dilinden anlatılıyor. Anlatım dili farklıydı ve güzeldi. Yazar hem Yahudilerin çektiği acılara hem de Alman halkının çektiği acılara değinmiş, bu yönüyle de güzeldi. Karakterlerin hepsi birbirinden güzeldi. Max, Rudy, Liesel vb...Liesel ve yahudi Max arasındaki dostluk..Rudy ile aralarındaki tatlı ilişki, üvey babasının naifliği içinizi ısıtacak türden...Filmi de var en kısa zamanda izleyeceğim. Favorilerime girdi bu kitap. Kesinlikle tavsiye
15 yaşındaki otizmli Christopher Boone'un kendi dünyasını nasıl algıladığını bize "kendi" yöntemleriyle anlatmasını okuyoruz. Yani aslında bu kitap onun günlüğü. Chris komşusunun köpeği öldürülünce bu cinayetin peşine düşüyor ve sonucunda ailesi hakkında birkaç sır öğreniyor. Bir çocuğun dilinden yazıldığı için oldukça kolay ve basit cümleler vardı. İçerisinde Chris'in çizdiği krokiler ve çizimler var. Bu yüzden birkaç günde bitirilebilecek bir kitap. Aralardaki bölümlerde konu dışı, genelde fizik veya matematik konularından bahsedilmişti, ilgimi çekmediği için atlayarak okudum o paragrafları. Beklediğimin altında bir kitap çıktı maalesef. Ama yine de okunabilir, tatlı bir kitap.
Edebiyatımızdaki önemli "durum" öykücülerimizden M.Ş. Esendal bu romanda bir olaydan ziyade Ankara'da bir apartmanda oturan kiracıların hayatlarından kesitler sunmuş. O yılların insanlarını anlamak adına güzel bir kitap. Bu insanların hayatlarını bize, ismi hiç geçmeyen bir karakter kendi ağzından anlatıyor. Yazarın dili çok güzel, tertemiz bir Türkçe. Kolay okunuyor, bol diyalog içeren bir kitap. Durum öykülerini sevmeyenler için biraz sıkıcı gelebilir ama tavsiye ederim.