Kitapta dönemin mahkeme fotoğrafları ve yazılı ifadeler tam olarak yer alsaydı eminim eşsiz bir eser olacaktı. Yinede tebrikler Emine Hanım..
Belkide Osmanlı tarihinin en şansız padişahıdır; Sultan Yıldırım Bayezid.. Hem Niğbolu'nun galibi hemde Ankara'nın mağlubu.. Belki Timur'la hiç karşılaşmamış olsa da ya da 5 yıl sonra karşılaşsa bugün tarih kitapları kendisinden Fatih Sultan Bayezid olarak bahsedecekti kim bilir.. Kitabı Bayezid Han'a olan hayranlığımla okudum. Eğer detaylı bir kitap bulursam Bayezid Han hakkında mutlaka onuda okuyacağım..
Kitap yazarları kitabın kronolojik olarak olayları anlattığını zaten kitabın başında söylüyorlar. Açıkçası bu kadar kronoloji beni sıktı. Kitabın dipnotlarını daha ilgi çekici buldum. Hatta dipnotlarda adı geçen Vakıta-ı Sultan Cem kitabını alıp okuyacağım.
Serinin 3. kitabı ll.Bayezid ve Yavuz Sultan Selim Han'ın dönemlerini ele alıyor. Ahmet hocanın anlatımı yine mükemmel. Sade ve akıcı. Okuyucuyu hiç sıkmıyor. Yavuz Sultan Selim Han dönemini okurken kendimden geçtim. Selim Han'ın ne kadar büyük bir padişah olduğunu iliklerime kadar hissettim. Kesinlikle tavsiye ederim. Gelelim neden 9 puan vermeme. Bir kere kitabın içeriği mükemmel. Yayın evine burada görevler düşüyor bence. Tarih kitapları artım görsel içermeli bence. Kitapta Selim Han'ın Çaldıran Seferinin yolculuğu anlatılıyor ama bunu yan tarafta bir haritayla göstermek bence mükemmel olurdu. Dönemin devletlerinden bahsediliyor; Safevi, Memlükler gibi ama bunların hangi coğrafyaya sahip olduklarını gösteren bir atlas olsa çok daha iyi olurdu. Mesela Çaldıran Ovasının şimdiki resmi bir sayda olsa, yan sayfada da Çaldıran Savaşı anlatılsa şık olmaz mı? Ya da Şah İsmail'e Osmanlı ordusundaki askerler anlatılıyor, bu manzara 3 boyutlu resim olarak çizilemez mi? Ya da Selim Han'ın Şehzadeliği boyunca yaptığı yolculuklar görsel olarak ifade edilemez mi? Mesela seri böyle olsa ama her kitap 1 döneme anlatsa olmaz mı? Bu tarzı yeni yeni Talha Uğurluel'de görüyoruz. Bence tarih kitaplarında geleceğin kitap anlayışı böyle olacak, olmalıda. Tarih kitabı okuyan kitle daha da artmalı ve kitaplar bu kitlelere daha cazip gelmeli.
Mustafa Armağan yakın tarihimizin yasak, tecritli, el değmemiş ne kadar konusu varsa hepsine bir çırpıda el atıvermiş. Yazar kitaba, Atatürk'ün mal varlığı gibi çetrefilli bir konuyla bodoslama dalarak başlıyor, okuyucunun kendine gelmesini beklemeden onu geçmişle şimdiki zaman arasında yalpalatıyor. Kah Osmanlı zamanından dem vuruyor kah Cumhuriyet döneminden, kah şimdiki zamandan.. Ben yakın tarihimizi hep mayınlı bir tarlaya benzetiyorum. Nerede ne mayın çıkacağı belli olmuyor. Mustafa Armağan'da bu tarlanın köstebeği. Korkusuzca tarlaya dalabiliyor. Bir o konuyu eşiyor, bir bu konuyu. Gayreti, azmi ve bilgisi takdire şayan.
Ahmet Hoca'nın üslubunu çok beğenenlerdenim. Pek çok belge ve kaynağı kendi süzgecinden geçirerek anlatabilecek en sade dille anlatıyor tarihi. Bu kitabı okurken Fatih Sultan Mehmed Han'a bir kez daha hayran kalacaksınız..
Kitap daha çok mahkeme tutanaklarıyla ilerliyor. Kara Kemal'in ölümü ve diğer diğer ittihatçılar hakkındaki basma kalıp düşünceler bu kitapta da mevcut. Beni çok cezbetmedi. Yazarın diğer kitabı Pazarlık kütüphanemde duruyor. Umuyorum o aynı tadı vermez.