200 sayfada anlatılacak bir konu 550 sayfaya yayılırsa böyle oluyormuş... ne yazık ki keçiboynuzu gibi bir kitap; ne gizemi gizem, ne aşkı aşk... buket hanım roman yerine ekoloji ders kitabı yazsa daha iyiymiş. karakterler, muhabbetler samimiyetsiz geldi, kitap bir türlü beni içine alamadı. tek iyi yanı, leblebiden ibaret bildiğim çorum'u merak ettirmesi, yazılıkaya ve çorum müzesini gezilecekler, lengerde keşkek ve iskilip kebabını denenecekler listeme yazdırması oldu. vaktiniz bolsa okuyunuz.
Tuna Kiremitçi'nin eski tarzı ile ilgisi olmayan roman. Biraz Alper Canıgüz, Murat Menteş vs. esintileri hissediliyor, bu da romantik yazar Kiremitçi'nin üzerinde sakil duruyor. Arada güzel enstantaneler olmakla beraber (Doğu'nun Paris'i muhabbeti, Shakespeare öykülerine göndermeler vs.) edebi değeri zayıf bir roman. Plajda okumak için seçilebilir.
çok akıcı, ancak çok fazla isim ve karakter olması insanı zorluyor.