Darkshadow, 73 adet değerlendirme yapmış.  (2/11)
Kurtadamlar (Dresden Files, #2)
Fırtına Büyücüsü (Dresden Files, #1)
Fırtına Büyücüsü (Dresden Files, #1)

7

http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/12/4-ukg-blog-turu-1-frtna-buyucusu-jim.html HARRY DRESDEN-BÜYÜCÜ Kayıp Eşyalar Bulunur. Paranormal Soruşturmalar. Danışma. Tavsiye. Makul Fiyatlar. Aşk İksirleri, Bitmez Tükenmez Servetler, Partiler ya da Diğer Eğlenceler İş Kapsamı Dışındadır. Harry Dresden'in kartvizitinde yazanlar bunlar. Eğer normal yollarla çözülemeyecek bir sorununuz varsa arayacağınız tek numara onunki olmalı. Tabii bunda şehirdeki tek bu işleri yapan büyücü olmasının etkisi büyük. Harry Dresden, bir büyücü olmasına büyücü evet ama mali sorunları var. Mesela ne mi? Kirasını ödeyemiyor. Anlayacağınız Harry'nin işleri şu sıralar pek açık değil. En son perili olduğu şüphelenilen bir evi araştırmak için tutulmuştu ancak ondan da bir sonuç alamadı. Harry'nin acil bir işe ihtiyacı var. Ama özel bir iş, polisin vereceği değil. "Polis mi?" dediğini duyar gibiyim. Chicago'da özel dedektiflik benzeri "özel büyücülük" işi yapan tek kişi Dresden. Dolayısıyla, paranormal olayların dur durak bilmediği bu şehirde, polisin de ara sıra bu konularda uzman birine ihtiyacı oluyor. Ciddi ancak gizli sıcak kadınlardan Chicago Özel Soruşturmalar bölümünün müdürü Karrin Murphy burada devreye giriyor. Herkes ona çoğu zaman ucube gözüyle bakarken, gerektiğinde çekinmeden Harry'i yardıma çağıran Yüzbaşı Murphy'nin ta kendisi. Küçük bir ücret karşılığında elbette. Gelelim işin "ucubelik" kısmına. Önce ufak bir empati seansı yapalım. Bir büyücüsünüz. Ve bunu her yerde belli ediyorsunuz. Yani gizli saklınız yok. Hattâ işinizi bu tuhaflık üzerine kurmuşsunuz. İnsanlar size ne gözle bakacaktır? Siz her şeyi onlardan farklı görüp de çoğu zaman onlardan üstünlüğünüzü fark ettirmeden hissettirirken? Evet, cevabı ben de biliyorum. Chicago'da Harry Dresden'i tanıyıp da yaptığı işi düşününce irkilmeyecek orta zekâlı bir ortalama insan yoktur herhalde. "Ee. Şey, adınız Harry Dresden mi? Ee, büyücü?" Kadının ses tonu özür diler gibiydi. Sanki bana hakaret etmekten ölesiye korkuyordu.. Hayır, diye düşündüm. Ben Harry Dresden, ee, tüyücü. Büyücü Harry yan kapıda. Huysuz davranmak büyücülerin sahip olduğu bir ayrıcalıktır. Fakat kiralarını geciktirmiş serbest çalışan danışmanların sahip olduğu bir ayrıcalık değildir, bu yüzden zekice bir şey söylemek yerine telefondaki kadına, "Evet, hanımefendi. Size bugün nasıl yardımcı olabilirim?" dedim.. Fırtına Büyücüsü'nde, Harry'nin bu boş geçen iş yaşamında ufak bir hareketlenmeyle ilk 10 küsür sayfa geride kalıyor. Önce, gizemli bir kadın ser verip sır vermeyen bir telefon görüşmesiyle onu tutmak istediğini söylüyor. Daha sonra Harry'nin ofisine geldiğinde, yine gizemli bir şekilde, kayıp kocasını bulmasını istiyor. (Kayıp kocayı bulmak? Pek de paranormal gelmiyor kulağa, değil mi? Harry de öyle düşünüyor ama kabul etmekten başka çaresi yok.) Fakat bunun normal bir kayıp vakası olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Sonra da Murphy'nin çağırısı geliyor. Bu seferki çok daha kötü. Çünkü birisi kara büyü kullanarak iki insanı "uygunsuz" bir pozisyonda öldürmüş. Jim Butcher'ın cinayet mahallini anlatışı bende kitabı bırakıp alkışlama isteği uyandırdı. Harry'nin oradayken hissettiklerini birebir anlayabiliyorsunuz. Eğer hiç ilgilenmediyseniz açıklamak zordur. Büyü hayatla, hepsinden önemlisi bir insanın bilinci, zekâsı ve duygularıyla yaratılır. Bir hayatı bu şekilde, kaynağını yine kendinden alan büyüyle sona erdirmek iğrençti, neredeyse bir şekilde ensest yapmak gibiydi. Kitapta, bu iki farklı olay son derece başarılı bir şekilde birbirine bağlanmış. Yani oturup da "bu nasıl oldu böyle?" diye düşündürtmüyor. Öyle iyi anlatıyor ki Harry, soruşturmalarda ucu açık tek bir yer bile kalmıyor. Kendi dışında tabii. Bundan daha önce bahsetmiş miydim? Hayır mı? Harry Dresden'in ne iş yaptığını, nerede yaşadığını, boş zamanlarında neler yaptığını biliyoruz. Lâkin bilmediğimiz şeyler de var. Mesela, Harry'nin geçmişi. Dresden Dosyaları'nda paranormal yaratıkların neredeyse hepsine yer verilmiş. Büyücülerden başka vampirler, şekil değiştiriciler, periler, iblisler ve aklıma gelmeyen çok daha fazla yaratık mevcut. İlk kitapta derinlemesine anlatılmamış olsa da, büyücülerin uymak zorunda olduğu bir yasa olduğunu ve Beyaz Konsey'in bu yasalara uymayan büyücüleri cezalandırdığını öğreniyoruz. Harry'nin Beyaz Konsey'le bir sorunu var. Arada bir kitabın heyecanına kapılıp unutsak da, bu sorunun ne olduğu kitap boyunca aklımızın ucunda bir soru işareti olarak kalıyor. Bir de Harry birkaç defa Yok Diyar isimli, muhtemelen paranormal yaratıkların asıl yuvası olan bir yerde söz ediyor fakat bu da Fırtına Büyücüsü'nde tam anlamıyla cevap bulamayan sorulardan. Serinin bu ilk kitabında kendinizi pek çok kez Harry ile birlikte şanssızlıklar silsilesi içinde bulmanız muhtemel. Kim demiş büyücüler doğuştan şanslıdır diye! Harry Dresden bu tezi tek başına çürütebilir. Çünkü genelde kendisi hiçbir şey yapmamışken kötü olaylar Harry'mizi buluyor, üstüne üstlük peşinden ayrılmıyor. Neyse ki bir şekilde kendini kurtarmayı beceriyor da biz de rahat bir nefes alıyoruz. Büyücülüğe inanmıyor olsanız bile Dresden Dosyaları'nı okuduktan sonra inanma ihtimaliniz yüksek. Neden mi? Bir kere öyle her şey birden oluvermiyor. Harry'nin kabiliyetleri çerçevesinde, onun seviyesinde bir büyücünün neler yapabileceğini, bunu yapabilmek için nelere ihtiyacı olacağını okuyoruz. Örneğin, Harry'nin büyücülük işlerinde bol bol yardımını gördüğü bir asası ve beş köşeli yıldız şeklinde bir tılsımı var. Ve iksirler! Fırtına Büyücüsü'nde malzemeleri bulduğumda yapabileceğim kadar detaylı bir iksir hazırlama seansı yazmış Jim Butcher. Tabii yanımda Bob olmadıkça işim o kadar da kolay olmayabilir. Bob, bir kafatası. Aslında kafatasının için sıkışmış bir hava ruhu. Dresden'ın bilgisayarı olarak görev görüyor. Eh, büyücülük yetenekleri yüzünden etrafındaki tüm elektronik cihazlar bozulunca bilgisayar kullanması pek de mantıklı olmazdı. Kitaptaki en eğlenceli unsurlardan Kafatası Bob. Uzun lafın kısası, Dresden Dosyaları'nın ilk kitabı Fırtına Büyücüsü paranormal kitap severlerin pek çok ihtiyacını karşılayacak türde. İçinde polisiye, bolca büyü, talihsizlik, entrika ve daha fazlası var. En güzeli ise eğlenceli üslubu. Harry'nin tuhaf espri yeteneği sayesinde çoğu kez yüzümde minik bir gülümseme oluşmadı değil. Benim ismim Harry Blackstone Copperfield Dresden. İsmimi söylerseniz riski size aittir. İşler tuhaflaştığında, geceleri size çarpan bir şey ışıkları yaktığında, başka hiç kimse size yardım edemediğinde beni arayın. Numaram rehberde var..

Bazı Kızlar Isırır (Chicago Vampirleri Serisi, #1)
Keskin Bıçak / Altın Pusula Karanlık Cevher Dizisi 2. Kitap
Kuzey Işıkları - Altın Pusula Dizisi 1.kitap
Yüz Bin Krallık (Miras Üçlemesi-1)
Yüz Bin Krallık (Miras Üçlemesi-1)

10

http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/10/kitap-yorumu-yuz-bin-krallk-nk-jemisin.html Uzun süredir ara verdiğim epik fantezi türüne müthiş bir dönüş yapmamı sağladı Yüz Bin Krallık. Kitap çoktan favorilerim arasında yerini aldı bile. Ve etkisini üzerimde bırakan kitaplar listesine de girdi tabii. N.K. Jemisin yepyeni bir dünya yaratmış. Kahramanımız Yeine Darr'ın yaşadığı bu dünyanın adı Yüz Bin Krallık. Pek çok ülkeye bölünmüş bu dünyanın bir zamanlar üç adet tanrısı var imiş. Aydınlığın Tanrısı İtempas, Karanlık Tanrı Nahadoth ve Alacakaranlık Tanrısı Enefa. Ancak bu üç kardeşten ikisi İtempas'tan farklı bir yol izlemeyi tercih etmiş. Böylece Tanrılar Savaşı başlamış. Tanrılar Savaşı'nda galip gelen İtempas olmuş. Nahadoth ve onun yarattığı diğer Tanrılar, Aydınlık Tanrısı tarafından esir alınırken, Enefa öldürülmüş. Yeine, Yüz Bin Krallık'ın küçük ve barbar kabilelerinden biri olan Darr'ın reisi. Ancak o aslında tam bir Darr'lı değil. Damarlarında Arameri kanı taşıyor. Arameriler İtempas'ın yarattığı düzende dünyayı yöneten soy oluyor. Yani bu ırktan gelenler Yüz Bin Krallık'ı yöneten hanedanı oluşturuyor. Yeine'nın, büyükbabası Dekarta tarafından saraya çağrılmasıyla başlıyor kitap. Dekarta, şu anki Arameri hükümdarı. Ülkeyi yöneten soylu meclisin başı. Ancak artık çok yaşlanmış ve varislerini belirleme zamanı gelmiş. Kızı, yani Yeine'nin annesi, çok yakın bir zamanda hayatını kaybetmiş. Ki hayatta olsa bile bir şey ifade etmeyecek aslında. Çünkü, kızı yıllar önce Arameri olmayan bir erkek için sarayını, dolayısıyla varis olma hakkını kaybetmiş. Bu yönden düşünülünce Yeine'nin tekrar saraya çağrılması tuhaf gibi görünüyor. Zaten o da bu konuda hayli kafa yoruyor. Şimdi Dekarta onu, kuzenleri Scimina ve Relad'la beraber varislik yarışlarını dahil ediyor. Altından bir bit yeniği çıkacağı kesin, değil mi? Yüz Bin Krallık'ın başkenti Gökşehir'de, soyluların yaşadığı sarayın adı Göksaray. Ve bu sarayda aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Bir kere bol bol entrika dönüyor. Artık Yeine'nin de dahil olmak zorunda olduğu entrikalar... Göksaray'da, meclis üyelerinden hizmetlilere kadar herkes az çok Arameri kanı taşıyor. Fakat daha düşük soylu olanlar, daha düşük işlerde çalışıyorlar. Bir de Tanrılarımız var elbette. Göksaray'ın koridorlarında onlara da rastlamak mümkün. Ama beklenileceği gibi tüm ihtişamlarıyla karşımızda dikilmiyorlar. Aksine, İtempas'a yenik düşmüş Tanrılar Arameriler tarafından dışlanıyor, çoğu zaman kullanılıyorlar. İtempas'ın onlara verdiği cezalardan biri de Aramerilerin emir kipi kullanarak söylediği her şeyi yapmak zorunda olmaları. Bu arada bu sürgün Tanrılara Enefadehler deniyor. Yeine'nin Enefadehler'le tanışması çok uzun sürmüyor. Çocuk ruhlu Tanrı – benim de çok sevdiğim – Sieh'le ve kesinlikle kitaptaki favori karakterim Karanlık Tanrı Nahadoth'la tanışıyor. Nahadoth, her belirişinde heyecanlandığım kişi olarak gönlümde dev gibi bir yer edindi. Ciddi söylüyorum; adam – Tanrı mı desem? - karizmatik, KARANLIK, gizemli, seksi ve çok daha fazlası. Sarayda hapis olmasına rağmen böyle, bir de özgür olduğunu düşünün... Yeine'ye geri dönecek olursak, bana Amazonları hatırlatan bir kabileden geliyor kendisi. Haliyle güçsüz olması beklenemez. Hançeri sürekli sırtında ve hisleri de tetikte. Lâkin, tüm dikkatini verse bile Göksaray'daki tehlikeler her yanını sarmaya devam ediyor. Kuzenleri, onu varislik yarışında alt etmeye çalışıyor; Dekarta'nın ve diğer saray ahalisinin ondan bir şeyler sakladığı kesin ve Enefadehler onu istiyor. Ayrıca, annesinin ölümüyle ilgili sır perdeleri aralanmak için onu bekliyor. Yeine'nin artık Darr'a dönmesi çok zor gibi gözüküyor. Yüz Bin Krallık'a bayıldım! Detaylarla renklendirilmekten kaçınılmamış. N.K. Jemisin resmen yepyeni bir mitoloji yaratmış ve okurken hiçbir şekilde yadırgamıyorsunuz. Tanrıların düştüğü hallere hayıflanıyor, Yeine'yle sırları keşfettikçe yerinizden zıplıyorsunuz. Son zamanlarda okuduğum en özgün ve en başarılı kitaplardan Yüz Bin Krallık. Çok çok çok sevdim. Miras Üçlemesi'nin devam kitaplarının çıkmasını ip değil, halatla çekiyorum! Kitap için DEX'e sonsuz teşekkürler!

Başlayanlar
Başlayanlar

6

http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/09/kitap-yorumu-baslayanlar-lissa-price.html#more Distopyaları seviyorum! Başlayanlar, iki kitaptan oluşacak bir serinin ilk kitabı. Roman, genç yetişkin, distopya türünde sevdiklerim arasında hemen yerini alıverdi. Başlayanlar'da Biyolojik Savaş sonrası düzelmeye çalışan, yıkık bir dünya mevcut. Bu savaşın getirdiği bir hastalık yüzünden yeryüzündeki tüm orta yaşlılar hayatlarını kaybetmişler. Geriye sadece gençler, yani Başlayanlar, ve yaşlılar, yani Sonlayanlar, kalmış. Sonlayanlar, gelişen teknoloji sayesinde yüz yaşının üstüne çıkabiliyorlar. Üstelik tüm zenginlik kaynakları onlara hizmet ediyor. Lüks evlerde oturuyor, en yeni model arabalara biniyor, günlerini gün ediyor. Başlayanların tamamına yakını ise onların tam tersi bir hayat sürdürüyor. Zengin büyük anne veya babaları olmayan gençler, kaçak hayatı yaşayıp deyim yerindeyse "sokaklarda sürünüyorlar." Yani durumları içler acısı. İşte Callie de bu Başlayanlar'dan biri. Yedi yaşındaki erkek kardeşi Tyler ve arkadaşları, Callie'nin yaşındaki Michael ile beraber terk edilmiş binalardan birinde yaşıyor. Çok az yemek yiyorlar, o da artıklardan ne bulurlarsa. Sürekli pislik içindeler. En kötüsü ise her an yetkililerin yaşadıkları yeri basıp onları içeri tıkma tehlikesi var. Ve Tyler hasta, Callie her geçen gün geriye kalan tek yakının çöküşünü izlemek zorunda. Kardeşini iyileştirecek parayı bulmasının tek bir yolu var: Beden bankasına gitmek. Başlayanlar'da zengin Sonlayanlar isterlerse, illegal yollarla çalışıyor gibi görünen ama aslından devlet desteği gören, Taze Hedefler adlı bir kuruluşa giderek seçtikleri Başlayanlar'dan birinin bedenini kiralayabiliyorlar. Böylece belirli bir süre boyunca genç bedeninde kalıyor, onu istedikleri gibi kullanıyorlar. Callie, bu beden kiralama işine sıcak bakmasa da (Nasıl baksın ki? Bedeninizin siz uyurken başka biri tarafından kullanıldığını düşünün. Ne olacağı belli değil ve çok ürkütücü.) Tyler için Taze Hedefler'in yolunu tutuyor. Geçtiği bir dizi işlemden sonra kiracısının ellerine teslim ediliyor Callie. Ancak ilk iki denemeden sonra, sıra bir aylık kiralamaya geldiğinde, bir sorun çıkıyor. Callie yeniden bedeninde uyanıyor. Henüz kiralama süresi dolmamış ve etrafta tuhaf şeyler dönüyor. Fark ediyor ki, bir tür teknik arızadan ötürü böyle bir hata olmuş. Fakat aynı zamanda kiracısı hâlâ bedene bağlı. Yani şimdi Callie'nin bedenini ikisi birden paylaşıyor. En beteri ise, Callie kiracısının onun bedenini cinayet işlemek için kullanacağı sinyallerini alıyor. Kitap boyunca, Callie'nin kiracısının - Helena - kimi öldürmek istediği ve bunu neden yapmak istediği sorularına yanıt buluyoruz. Aslında hedefi bulmak çok zor değil. En azından ben çabuk tahmin ettim. Ama bu cinayet girişiminin altında bir sürü pislik var. Onları bulmak da elbette Callie'ye düşüyor. Başlayanlar'da birkaç yerde hızlı geçişler vardı; ayrıca şu beden değişiminin biraz daha detaylı anlatılmasını isterdim. Hayli ilgimi çekti bu konu lâkin başlarda tam kafamın içinde canlandıramadım. Bunlar dışında kitabın kurgusunu ve Callie'yi sevdim. Kitabın akışını da beğendim. Kısacası Başlayanlar, distopya severlerin okumak isteyeceği türde bir kitap.