kevok

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
kevok okumak istiyor.
Mağara

Cipriano Algor küreği bir tarafa bıraktı ve ellerini küllere daldırdı. Pişmiş kilin ince, başka hiçbir şeye benzemeyen pürüzleri geldi eline. Sonra biblolardan birini başparmağı, işaretparmağı ve ortaparmağıyla tutarak ana rahminden çocuk çıkarır gibi bir hassasiyetle ayırdı. Hemşireydi çıkan. Biblonun gövdesindeki külleri silkeledi ve yüzüne üfledi, kilden heykelciğe kendi soluğunu, kendi kalp atışlarını verir, canından can, kanından kan katar gibiydi... Yaşlı çömlekçi Cipriano Algor kent yakınlarında bir köyde, kızı Martha ve Merkezde güvenlik görevlisi olarak çalışan, ayda sadece birkaç gün onlara katılan damadıyla birlikte yaşamaktadır. Ailesi üç kuşaktan beri çömlekçilikle ekmeğini kazanan Algor, babasından kalma bir fırın, geleneksel aletler ve sevgiyle sürdürür üretimini. Güzellikleri basit adımlarla, binlerce yılın bilgisini harmanlayarak ortaya çıkarır. Ama ürettiklerini alabilecek tek yer olan Merkez artık çömlek siparişi vermez. Çünkü çağın malzemesi plastiktir artık; plastik dayanıklıdır, ucuzdur, güzeldir. El emeği, göz nuru; ataların ruhunun imbiğinden süzülen çömlekler ise kolay kırılan, modası geçmiş nesneler! Cipriano Algor ile ailesinin gerçek ve değerli olanı temsil ederek hâkim değerlere karşı verdiği mücadeleyi anlatan Mağara, Jose Saramagonın en masalsı romanlarından biri ve okuruna büyüsünü kaybetmemiş bir dünyanın kapılarını açıyor.

Cipriano Algor küreği bir tarafa bıraktı ve ellerini küllere daldırdı. Pişmiş kilin ince, başka hiçbir şeye benzemeyen pürüzleri geldi eline. Sonra biblolardan birini başparmağı, işaretparmağı ve ortaparmağıyla tutarak ana rahminden çocuk çıkarır gib... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
kevok okumak istiyor.
Martı

Babam ve üvey annem size gelmemi istemiyorlar. Buradakilerin bohem bir hayat sürdüklerini söylüyorlar... Aktris olmamdan korkuyorlar... Ama bu göl, sanki bir martıymışım gibi beni kendisine çekiyor... Bir martının denizi özlediği gibi özlüyorum burayı... Kalbim sizinle dolu.Göl kenarındaki çiftlikte bir araya gelen, farklı karakterlerdeki kahramanlarıek ortak noktası sanattır. Yazar, yönetmen ve oyunculardan oluşan gruptaki herkes farklı bir yaşam ve sanat anlayışına sahip olsa da bir martının sudan ayrılamaması gibi o noktaya bağlanmıştır.Eserlerinde geçiş dönemi Rusyasının alt üst olan yapısını, yıkılan toplumsal katmanları ustalıkla sergileyen Çehov, bu eserde ayrıca sanat anlayışını da çok net biçimde kahramanlarının ağzından anlatır.

******

(...) Bir martıyım ben. Yo, hayır, hayır... Hatırlıyor musunuz, bir martı vurmuştunuz? Rastlantı sonucu bir adam geliyor, yapacağı bir şey olmadığı için can sıkıntısından öldürüyor onu... Küçük bir öykünün konusu olabilir bu... Ama bu öyle değil... (Alnını ovuşturur.) Neler söylüyorum ben?.. Sahneden söz ediyorum. Artık değiştim ben... Şimdi gerçek bir aktrisim. Haz duyuyorum sahnede olmaktan. Heyecanla, kendimden geçerek oynuyorum ve harika buluyorum kendimi. Şimdi burada olduğum sürece hep yürüyorum, durmadan yürüyorum ve ruhsal yönden günden güne nasıl güçlendiğimi hissediyorum... Şimdi biliyorum Konstantin, anlıyorum, bizim işimizde ‒oynuyor olsak da, yazıyor olsak da‒ önemli olan ün, parlaklık, hayalini kurduğumuz şeyler değil, sabretmeyi bilmektir. Kaderine razı ol ve inan... İnanıyorum ben, artık acı duymuyorum, görevimi düşündükçe yaşamdan korkmuyorum.
Bir grup insan tiyatroya yeni bir biçim getirme hayalleri kuran genç yazar Treplevin tiyatro oyununu izlemek üzere bir çiftlik evinde toplanır. Oyun çiftlik evinin parkına kurulan bir sahnede oynanacaktır. Seyircilerin arasında Treplevin kendini beğenmiş aktris annesi İrina Nikolayevna Arkadina ve onun sevgilisi ünlü yazar Boris Alekseyeviç Trigorin de vardır. Bu iki insanın varlığı hem Treplevin büyük umutlar bağladığı oyunun yarıda kesilmesine hem de orada bulunan diğer herkesin hayatının geri dönülmez şekilde değişmesine neden olacaktır.

************

TREPLEV: Nina, nefret ettim sizden, lanetler yağdırdım; mektuplarınızı, fotoğraflarınızı yırtıp attım. Ama her an, bütün benliğimin, size sonsuza kadar bağlı ol- duğunu biliyordum. Sizi sevmemek elimde değil Nina. ] Sizi kaybedeli, yazdıklarımın yayınlanmaya başladığı i andan itibaren, hayat dayanılmaz bir şey oldu benim i için... Sanki ansızın koparıldım gençliğimden ve bazen bu dünyada doksan yıldır yaşıyormuşum gibi geliyor I bana. Size sesleniyor, ayaklarınızın altındaki toprağı I öpüyor; nereye baksam yüzünüzü, ince gülüşünüzü görüyorum, hayatımın en güzel yıllarını aydınlatan o tatlı gülüşünüzü...



******

Babam ve üvey annem size gelmemi istemiyorlar. Buradakilerin bohem bir hayat sürdüklerini söylüyorlar... Aktris olmamdan korkuyorlar... Ama bu göl, sanki bir martıymışım gibi beni kendisine çekiyor... Bir martının denizi özlediği gibi özlüyorum buray... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 1 ay
Daha Fazla Göster

kevok şu an ne okuyor?

kevok şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.