http://kitaptutkum.blogspot.com/2013/01/anita-blake-vampir-avcs-serisi.html
Kitaptan alıntılar blogumdadır!
Anita Blake serisinin bu kitabını çok beğendim. Öncelikle ikinci kitaptaki gibi parçalara ayrılmış kanlı cesetlerin ve zombilerin olmamasına çok sevindiğimi belirteyim. Bu kitapta ağırlıklı olarak vampirler ve kurtadamlar vardı. Şehirde başı boş başvampirler dolanmaktaydı. Amaçları; Şehrin Efendisi Jean-Claude’u yenerek yeni efendi olmaktı. Hedef Şehrin Efendisi’nin insan hizmetkarı olan Anita’yı ele geçirmek!
Jean-Claude’nin, Şehrin Efendisi olduğunu bilen yanındaki vampirler ve kurtadamlardı. Bu duruma çok şaşırdım. Yani biri Şehrin Efendisi, ancak çok az kimse onun kim olduğunu ve dahası adını biliyor! Onun ismini bilen tek insan Anitadır. Eğer Anita’yı ele geçirirlerse Şehrin Efendisi’ni de ele geçireceklerini düşünen bu vampir grubu her an Anita’nın peşindedir.
Bir de vampir avcısı arkadaşı Edward var. Tabi o da Jean-Claude’un peşinde! Şehrin Efendisinin adını öğrenmek için her şeyi yapacağını Anita’ya fazlasıyla göstermiştir. Ancak, bir vampir avcısı olan Anita’nın ismi vermek istememesine ve onunla öldürme işine girmemesine bir anlam verememektedir. Zira, Edward’ın Anita ve Jean-Claude arasında olanlardan haberi yoktur.
Bu kitapta bir de karşımıza Richard çıkar! Anita ile bir ilişki yaşamaya çalışan biri. Jean-Claude’un çevresinden ama ne olduğu kitabın sonunda ortaya çıktığı için buraya yazmıyorum.
Bir çember ve içinde Anita olduğunu düşünün. Çevresinde ise, Jean-Claude, Edward, Richard, patronu Bert, Lamia, şehre gelen ve cinayete sebep olan başvampirler ve bir kadim vampir olan Oliver vardır. Peki Anita bu çemberden, kendi doğruları ile çıkabilecek midir? İnsanlık için en doğru kararları verip, kimsenin canını yakmadan kötülerle başa çıkabilecek midir?
Yazarın bu kitapta hangi farklı fantastik öğeyi düşünüp yazacağını merak ediyordum ki karşıma Lamia çıktı! Lamia, bir yılan-insan. İki yüzyıldan beri etrafta görünmedikleri için nesillerinin yok olduğu düşünülüyor. Ancak acımasız bir kadın Lamia hayattadır ve o da Anita’nın peşindedir. Fare adamlardan sonra bir de karşıma yılan-insan çıktı. Diğer kitaplarda ne gibi öğeler çıkacağını merakla bekliyorum.
Anita her ne kadar Richard'ı seçse de benim favorim tabiki de Jean-Claude!
http://kitaptutkum.blogspot.com/2013/01/anita-blake-vampir-avcs-serisi.html
Kitaptan alıntılar blogumdadır!
Anita Blake serisinin bu kitabını çok beğendim. Öncelikle ikinci kitaptaki gibi parçalara ayrılmış kanlı cesetlerin ve zombilerin olmama... tümünü göster
Bir Anita Blake Vampir Avcısı RomanıÇok korkuyordum; ama neden? Gitmem gerekiyordu ve ne kadar erken gidersem, eve o kadar erken dönecektim. Jean-Claudeun işleri kolaylaştırabileceğine inanabilseydim. İşin içine o girince hiçbir şey kolaylanmıyordu. Eğer bu gece ondan cinayetlerle ilgili bir şeyler öğrenirsem, bedelini öderdim, parayla değil. Görünüşe göre Jean-Claudeda ondan fazla vardı. Hayır, onun istediği, daha acı verici, daha mahrem, daha kanlıydı.Anita Blakein maceraları aynı hızla devam ediyor. New York Times en çok satanlar listesinin zirvesinden inmeyen yazar Laurell K. Hamilton, okuyucuları doğaüstü zevk ve acılarla tanıştırıyor. Yaşı yılları bulan, aşırı güçlü bir vampirin şehre gelişi, bir savaşı kaçınılmaz hale getiriyor. Şehrin ruhu -ve Anitanın hayatı- kazığın ucunda kalıyor...Karanlık sokaklarda bir köşeye sinmiş, avlanmayı bekleyen yaratıkların korktukları bir tek kişi var: Anita Blake...Yetişkinlere yönelik bir Buffy the Vampire Slayer... Hareket hiç durmuyor.The New York Revievv of Science FictionCanavarca bir eğlence. Publishers Week
Bir Anita Blake Vampir Avcısı RomanıÇok korkuyordum; ama neden? Gitmem gerekiyordu ve ne kadar erken gidersem, eve o kadar erken dönecektim. Jean-Claudeun işleri kolaylaştırabileceğine inanabilseydim. İşin içine o girince hiçbir şey kolaylanmıyordu. ... tümünü göster
Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sebetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olan bir roman kahramanı. Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu, kurgusuyla, diliyle, konusu ve serüvenleriyle son zamanlarda okuduğunuz romanlar arasında en beğendiğiniz roman olmaya aday bir kitap. Yirmi altı yaşında ülkesinden ayrılıp Paris'e yerleşen Amin Maalouf, ekonomi ve toplumbilim okudu. Gazetecilik yaptı... İlk kitabını 1983'te yayımladı. Bugün bir klasik kabul edilen ilk romanı Afrikalı Leo (1986) Fransız-Arap Dostluk Ödülünü, Tanios Kayası (1993) Goncourt Ödülünü kazandı. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant ise pek çok dile çevrildi ve yazarı dünya çapında bir ilginin odağına yerleştirdi. Yazınsal sorunlarını kültür arkeolojisi temeli üstüne oturtan Lübnanlı yazar Amin Maalouf'u daha önce yine yayınlarımız arasında çıkan Afrikalı Leo, Doğunun Limanları, Semerkant, Tanios Kayası romanlarıyla Türkiyeli okurlar da çok sevdi ve benimsedi. Yazarın Ölümcül Kimlikler adını taşıyan deneme kitabı da bu yıl yayınlarımız arasından çıktı ve kısa sürede yeni baskısı yapıldı. Amin Maalouf'un bu yıl Fransa'da yayımlanan ve en az diğer kitapları kadar ses getiren romanı Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu şimdi sizin de kitaplığınızda. TADIMLIK Üç kez yanyana uyumuştuk, ama henüz bedenini keşfetmemiştim; o da benimkini hissetmemişti daha. Terzi Abbas'ın köyünde, bir meydan okuma duygusuyla, bütün bir gece elini tutmuştum; Tarsus'ta da kara saçlarını kolumun üstüne yaymıştı. Çekinme ve küçük başlangıçlarla iki uzun ay geçirilmişti, iki tarafta da şu ana ulaşmanın korkusu ve umudu içinde. Berberin kızının ne kadar güzel olduğunu yazmış mıydım daha önce? Hâlâ o kadar güzel ve sevecenlikte kazandığını, tazelikte yitirmemiş. Sevecenlikte ve öfkede demeliydim. Öfkenin peşinden gideninkine benzemez hiçbir sarılma. Onun sarılması -eskiden- açgözlü ve ele avuca sığmaz, küstah ve fütursuz olmalıydı. Bunun tadamadım ben; ama kadına ve kollarına dikkatle bakınca nasıl sarıldığını anlamak zor değil. Bugünse şefkatli olduğu kadar, evet, öfkeli bu sarılma; kolları kurtuluşa doğru yüzercesine sarılıyor insana, başı şimdiye kadar hep suyun altında kalmış gibi soluk alıyor; ve tüm umursamazlığı, yakıştırma.
Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da veb... tümünü göster
ceylan0158 şu anda kitap okumuyor.