bibliyofil

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

bibliyofil kütüphanesine ekledi.
Devlet-i Aliyye

Devlet-i ‘Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor.İnalcık Osmanlı Klasik Dönemini sadece siyasi tarih olarak ele almıyor. Siyasi tarihin toplumsal–ekonomik alt-yapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları karşılama şekilleri ve şehirleşme konularında da analizler yapıyor. Tarihsel sorunları açıklamada geçmişten gelen geleneksel zihniyet ve kurumlar çerçevesinin tespitine girişiyor.

Devlet-i ‘Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcıkın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devletinin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
bibliyofil kütüphanesine ekledi.
Osmanlılar-Fütühat, İmparatorluk, Avrupa ile İlişkiler

ALTMIŞ YILIN ÜRÜNÜ; HALİL İNALCIK OSMANLILARI YAZDI... Halil İnalcık, Osmanlı sosyal-ekonomik yapısını, onu belirleyen belli başlı kurum ve kanunları, tahrir sistemini, Osmanlının kuruluşuna dair merak edilen soruları, Osmanlı fetih yöntemlerini, tarihten günümüze Avrupa ile ilişkilerle alakalı bugüne kadar bilinmeyen birçok şeyi OSMANLILAR kitabında anlatıyor. Bu kitabı okuyanlar umuyoruz ki, Osmanlı İmparatorluğunun ortaya çıkışı ve gelişimi, fetih yöntemleri, devlet sistemi ve nihayet ezeli rakibi Hıristiyan Avrupa ile ilişkileri üzerine altmış yıla varan araştırmalarımın genel çizgisini bulacaktır. Prof. Dr. Halil İnalcık Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri... Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece teşekkür etmek düşer. Immanuel Wallerstein O yıllarda Yunanistan cahiliye dönemindeydi, İnalcıkın Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar kitabı çıkmıştı. Seminerde tanıştığım, bilgisiyle beni büyüleyen bu genç adam Türklere hayranlık duymamı sağladı. Prof. Dr. Elizabeth Zachariadou Çok etkileyici, biraz ciddi ve çok fazla gülmeyen bir insan olarak hafızama kaydettim. Aramızda çok fazla yaş farkı vardı, bir süre dostluk anlamında sorunsuz bir ilişki sürdürdük ve bu dostlukta, ilginçtir, yaş farkını hiç hissetmedik. Onunla ilgili yaygın deyiş Osmanlı Tarihinin Babasıydı... Bu zaten çok açıktı. Prof. Dr. Gilles Veinstein Halil İnalcık, Ankara Üniversitesi DTCF ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde 1942-1972 yılları arasında tarih hocalığı yaptıktan sonra 1972-1986 dönemlerinde Chicago Üniversitesinde profesör olarak görev almıştır. 1993de Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümünü kurmuş olup burada Osmanlı tarihi üzerine dersler vermektedir. 28 kitap ve 400e yakın makalenin yazarı olan İnalcıkın, İngilizce yayınlanmış olan The Ottoman Empire - The Classical Age (Osmanlı İmparatorluğu-Klasik Dönem) ve An Economic and Social History of Ottoman Empire (Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi) adlı eserleri Yunanca, Arapça ve Lehçeye çevrilmiş bulunmaktadır. Osmanlı tarihi alanında önde gelen pek çok akademisyene hocalık yapan Halil İnalcıkı Türkiye, ABD, İngiltere, Sırbistan ve Arnavutluk Akademileri üye seçmiş olup ayrıca şimdiye kadar 18 üniversite fahri doktorluk tevcih etmiştir. Türk bilimini Dünya ölçüsünde temsil eden İstanbul doğumlu tarihçimiz bugün 94. Yaşını idrak etmektedir.

ALTMIŞ YILIN ÜRÜNÜ; HALİL İNALCIK OSMANLILARI YAZDI... Halil İnalcık, Osmanlı sosyal-ekonomik yapısını, onu belirleyen belli başlı kurum ve kanunları, tahrir sistemini, Osmanlının kuruluşuna dair merak edilen soruları, Osmanlı fetih yöntemlerini, tar... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
bibliyofil kütüphanesine ekledi.
Bu Ülke

Meriçin aynı kaynaktan fışkırdılar dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriçin bütün çabasına her zaman yön vermiştir: Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği. Bu Ülke, Meriçin sürekli etrafında dolandığı Doğu-Batı sorunu yanında, sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli tesbit ve aforizmalarını da içeriyor.

Meriçin aynı kaynaktan fışkırdılar dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriçin bütün çabasına her zaman yön vermiştir: Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün t... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
bibliyofil kütüphanesine ekledi.
Jurnal 1. Cilt

Cemil Meriçin düşünce ve duygu dünyasının mahremi... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de seçen bu insanın toplumla hesaplaşması. O itiliş ile o seçiş arasındaki bağlar ve gidip gelmeler... Jurnal biyografik değeriyle kalmıyor; o, içeriğiyle ve diliyle, aynı zamanda bir Cemil Meriç kitabı.

Cemil Meriçin düşünce ve duygu dünyasının mahremi... Yazarın kendi hayatıyla ilgili buhranları, arayışları, sorgulamaları ile içiçe, Türk düşünce hayatıyla ilgili tespitleri, sıkıntıları, isyanları. Yalnızlığa (ve marjinalliğe) itilen, ama belki de s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
bibliyofil kütüphanesine ekledi.
Dublörün Dilemması

... Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına sahibizdir.

İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. Mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. O restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar... Hepsine teker teker Kolombiya kravatı takmak istiyorum! [Kolombiya kravatı: Meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: Kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.]

Gerçi zamanla esnekleştim. Ulaşılması ve vazgeçilmesi en zor nimetin sükunet olduğunu anladım galiba. Tamam, zenginlere merhamet duyacak kadar güçlü değilim hâlâ, fakat sayıların artışındaki boşunalığın eşiğini görebiliyorum. İbrahim Kurban'dan öğrendiğim kadarıyla, yeşil banknotlar kamuflajdan başka bir şeye yaramıyor: Aptallığı, beceriksizliği, acizliği, yalnızlığı kamufle ediyorlar... Ayrıca, yetimlik zaman aşımına uğramaz, haddizatında yetim olmayanlar da yetimliğe doğru seyreder. Yani kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir: Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz...

... Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
bibliyofil okumak istiyor.
Kaosa Mütevazı Bir Katkı

11 Ağustos 1999 gecesi evimin salonunda kahve içip gazete okurken anonim bir culexin saldırısına uğradım. Bu gözüdönmüş kan emiciyi haklamak için elimdeki gazeteyi katladım ve karşı saldırıya geçtim. Zorlu bir mücadele sonunda onu can alıcı bir gazete darbesiyle duvara mıhladım. Mezkur culexin kanı salonumun duvarlarından birinde küçümsenebilir bir leke bırakmıştı ve zaten benim gibi barbarca bir görmüş-geçirmişlikle mücehhez bir gazete okuru için böyle mikro cinayetlerin sözünü etmek bile makro lüzumsuzluk demekti. Derken, tekrar gazetemi okumaya koyuldum ve en arka sayfanın sağ alt köşesinde culexin kalıntılarına rastladım. Kalıntıların bulunduğu yerde bir böcek ilacı reklamı ya da haşere zehirleme servisi ilanı olsaydı amma matrak olurdu fakat yoktu; onların yerine Marsın bir Avustralya firması tarafından parsellenip satıldığına dair bir haber vardı. Merkezi Melbournede bulunan Mars & Authory adlı kuruluş tarafından satışa çıkarılan arsaların fiyatı 6,5 - 29 $ arasında değişiyormuş. Durumdan kuşkulanan Avustralya Senetler ve Yatırım Komisyonu, söz konusu firmanın faaliyetlerini ineleme kararı almış ve müfettişler, Marstan arsa almak için firmaya ödeme yapan müşterilerle temasa geçmiş filan. Culexten geriye kalan parçaların kuruduğunu farkettim ve bir fiskeyle gazetemden sıyırdım onları.

11 Ağustos 1999 gecesi evimin salonunda kahve içip gazete okurken anonim bir culexin saldırısına uğradım. Bu gözüdönmüş kan emiciyi haklamak için elimdeki gazeteyi katladım ve karşı saldırıya geçtim. Zorlu bir mücadele sonunda onu can alıcı bir gazet... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 11 ay
Daha Fazla Göster

bibliyofil şu an ne okuyor?

bibliyofil şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.