Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım (Yedinci Gün #1)

7 puan

Paulo Coelho ‘nun okuduğum 3. kitabı bende uyandırdığı hislerime dayanarak yazar ve yazdığı kitaplar için; kendisinin çıktığı içsel yolculuk ve hac serüveni etkisiyle evrensel ahlak ilkesi, mistisizm, sufizm, felsefik düşünceler ve tabi altını çizebileceğiniz özlü sözleriyle okuyucuyu kitaba ve kendisine bağlayıcı bir yeteneği var diyebilirim. Yazarlıktan önce şarkı sözü yazıyor olması da ayrı bir hoşluk. Hatta hazır hala hayattayken bir kişisel gelişim kitabı yazsa hiç fena olmazdı smile ifade simgesi
Kitapta yer alan dini öğretiler ve kahramanımızın sonu gelmeyen melankolik halleri ara ara sıksa da geneli itibariyle sonsuzluğa uzanan bir aşkı anlatan güzel hikâyesi var. Beni en çok etkileyen yanı iç sesimiz yani “öteki”. Kimi zaman bende içimdeki “öteki”yle “ne kadar kabulleniyorum, ne kadar susturabiliyorum” gibi bir çelişkiye düşmüşümdür.
Kitabın verdiği mesaj ise; “her gecenin bir sabahı vardır” bu yüzden bizi mutsuz eden ne varsa değiştirebilme gücümüz ve zamanımız da vardır.
Ve son olarak kitapta maymunlarla ilgili yapılan bir deneyin gerçekliği bana hiç inandırıcı gelmedi. Deneyin doğruluğuna inanan ve anladığını anlatabilecek arkadaşlar varsa benimle iletişime geçsinler lütfen smile ifade simgesi
Kitaptan Altını Çizdiklerim:
-Evren istediği kadar saçma görünsün, düşlerimizi gerçekleştirmek için verdiğimiz savaşımızda bizim yanımızdadır.
- İnsanın kendi bedenine egemen olabilmesi, aklına da egemen olması anlamına gelir.
- Dünya üzerinde bu kadar çok acı varken, Tanrıya nasıl inanabilirim?
- Hayır, hayal kurmuyorum beni sevmediğini biliyorum ama hayatta uğruna savaşılmayı hak eden bazı şeyler vardır ve sen buna değersin.
-İnancı ne olursa olsun kişi Tanrı'ya saf bir sevgi ile bağlandığında Tanrı ona hakikatin kapılarını açar ve ona mucizelerini sunar.
-Aşk her zaman yenidir. Yaşamımızda bir kez on kez sevmiş olmamızın önemi yok,kendimizi her zaman bir bilinmezle karşı karşıya buluruz.Aşk bizi cennete de cehenneme de götürebilir,ama her zaman bir yere götürür.Onun kabullenmemiz gerekir çünkü varlığımızı besleyen o dur.Ondan kaçarsak gözümüzün önünde meyve dolu dallarıyla duran o ağaca baka baka,elimizi uzatıp,istediğimiz meyveyi koparmaya cesaret edemeden açlıktan ölürüz.Nerede olursa olsun,aşkı arayıp bulmamız gerekir.Bu bize saatlerce,günlerce,haftalarca süren düş kırıklıklarına,üzüntülere mal olsa da.Çünkü biz aşkın peşine düştüğümüz anda, o da bizi karşılamaya çıkacaktır.Ve bizi kurtaracaktır..
- Sevmek tehlikelidir. Sevmek; uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün, daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun. Ama yavaş yavaş onun varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Böylece, onu üç saat düşünüp, iki dakika unutmaya başlarsın. Yakınında değilse, bağımlılarının uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »