Kırmızı Pazartesi

7 puan

Kitabın isminin Türkçeye tam çevirisi “Olacağı Bilinen Bir Cinayetin Kroniği” gibi bir şeymiş. “Kırmızı Pazartesi” ismi bence daha güzel ama çevirilerde yazarın bu kadar sınırlarının dışına çıkmak ne kadar doğru tartışılır. Gerçek bir olaya dayanan kitabın orijinal adı aslında kitabın kısa bir özeti de. Daha ilk satırda “Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 5.30'da kalkmıştı.” diyerek kitabın sonu söyleniyor ama kitabın esas konusu bu cinayetten ziyade herkesçe bilinen bu cinayete toplumun duyarsızlığıydı. Herkesin genel tavrı bu olaya bulaşmamak ve nasılsa birileri ilgilenir mantığıyla sessizliğe bürünmekti. Sonradan yapılan soruşturmada herkes kendince “Elbet başkası uyarmıştır diye düşündüm”, “Namus meselesi olunca karışmak istemedim” veya “Onların bu cinayeti işleyebileceğini düşünmedim” gibi bahanelere sığınarak vicdan rahatlatması yapıyor. İşin ilginç yanı katil olan ikiz kardeşler bu göz göre göre gelen cinayeti işlemelerine engel olmaları için davranışlarıyla içten içe herkese yalvardılar. Ama tabii ki kimin umurunda? Cinayet zamanı geldiğinde ise bu umursamaz halkın bir maç seyrediyormuş gibi toplanıp olayı seyretmesi insanı ayrı bir çileden çıkaran detaydı.

Kitap genel olarak fena değildi ama bir yerden sonra fazla gereksiz ayrıntıya girilmiş gibi geldi bana. Bunun yerine psikolojik durumlara ağırlık verilseydi daha çok hoşuma gidebilirdi. Yine de okunulması gereken bir kitap. Günümüzde de bağırarak geldiği halde herkesin sağır olduğu cinayetler yok mu?

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »