Kendine Ait Bir Oda

9 puan

Okuduğum ilk Virginia Woolf kitabı. Benim için iyi bir başlangıç oldu.
Okuması zor bir kitap itiraf etmeliyim ki. Bu kitap okunmadan önce belirli bir bilgi birikimine sahip olmalı ve gerektiği yerlerde araştırmalar yapılmalı ki, daha iyi kavranabilsin.
Kişisel gelişim kitaplarından haz etmem ama bu kitap benim istediğim türde bir kişisel gelişim kitabıdır. Kitapta en hoşuma giden kısımlar ise Shakespeare analojisi, "Kadınlar ve Kurmaca Yazın" başlığının kurmaca bir yazı adı altında irdelenmesi ve bütün nesnelliğinin yanı sıra söyleşi tadında ilerlemesi. Alıntılar alarak kitap hakkında bir kaç güzel noktaya değinmek istiyorum.

Kitapta sanılanın aksine feminist bir akım değil, objektif bir yaklaşım vardır:
"Ama heyhat, yapmamaya karar verdiğim bir şeyi yapmıştım; hiç düşünmeden kendi cinsimi övmeye dalmıştım. <<Son derece gelişmiş>> - <<olağanüstü karmaşık>> - bunların övgü sözcükleri olduğu yadsınamaz ve kişinin kendi cinsini övmesi her zaman kuşku uyandırır, çoğunlukla aptalca bir şeydir çünkü; dahası bu durumda kişi söylediklerini nasıl doğrulayabilir? Kişi haritaya bakıp Kristof Kolomb Amerika'yı keşfetti ve bir kadındı diyemez; ya da eline bir elma alıp Newton bir kadındı diyemez; ya da göğe bakıp yukarıda uçaklar gidiyor, uçakları kadınlar yaptı diyemez. Duvarda kadınların boyunu tam olarak ölçecek bir işaret yoktur. İyi bir annenin niteliklerini ya da bir kızkardeşin doğruluğunu ya da bir evdeki kahya kadının becerilerini ölçüye vurabileceği düzgünce santimlere bölünmüş bir mezura yoktur."

Kadının bastırılmışlığının en çok olduğu alanlardaki cümleleri üzerinde düşünülesiydi:
"Çünkü bekaret birtakım toplumlarca bilinmeyen nedenlerden icat edilmiş bir fetiş olabilir."
"O son derece ilginç konu, erkeklerin kadınların eldeğmemişliğine verdikleri değer ve bunun kadınların eğitimi üzerindeki etkisi tartışılmak üzere kendini ortaya koyuyor."

Şöyle güzel satırlar da var kitapta:
"Ve böylece romanlar çokluk panzehir olmak yerine bir uyuşturucu olduklarından ve kızgın bir damgayla dağlayıp harekete geçirmek yerine kişiyi derin uykulara gönderdiklerinden..."

Son olarak, bence kitabın asıl anlatmak istediği ise şu satırlardır:
"Ve amatör bir anlayışla, ruhun, biri eril biri dişil iki gücün içinde bir arada var olacağı bir tasarım çizmeye koyuldum: erkeğin aklında, erkek kadına baskın çıkıyor; kadınınkinde ise kadın erkeğe baskın çıkıyor. Her ikisi bir arada uyum ve tinsel işbirliği içinde yaşarlarsa normal ve rahat bir ruh hali ortaya çıkar. Kişi erkekse, aklının kadın olan bölümü de etken olmalıdır ve bir kadın da aynı ölçüde içindeki erkekle ilişkide bulunmalıdır. Belki de Coleridge üstün bir aklın çifte cinsiyetli olduğunu söylerken bunu kastetmişti. Ancak bu iç içe geçme gerçekleştirilirse akıl tam anlamıyla verimli olabilir ve tüm gücünü kullanabilir. Belki de katışıksız eril olan bir zihin, yine katışıksız dişil olan bir zihin gibi, yaratıcı olamaz."

Her kadının okuması gereken kitaptır.


Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »