Elveda Güzel Vatanım

8 puan

Bildiğimiz ya da Ahmet Ümit’ten beklendiği manada polisiye kurgu olmadığı için tarihi/polisiye olarak sınıflandıramayız. Ama Teşkilat-ı Mahsusa’dan anlatmaya başladığını göz önünde bulundurursak bu kitap için en uygun tanım “polisiye tarihi” olur.

Ahmet Ümit çetrefilli bir konuya el atarak Osmanlı’nın son demleri ile Cumhuriyet’in ilk sancılı yıllarını aşk, devrim, Agatha Christie ve tabi ki Beyoğlu eşliğinde ele almış. “Hayatın en güzel bencilliğidir aşk” gibi kitabı haşat ettirecek kadar altı çizilmelik güzellikle cümleler bir yana, bu toprakların ilk devrimi olan Meşrutiyet’in neden bizde Fransa’da durduğu gibi durmadığının da çok isabetli bir tespiti yapılmış. Bastille’i basan kadınıyla erkeğiyle işçi, esnaf ve köylülerin aksine Meşrutiyet’i ilan edenlerin sadece aydın kesim olması ne kadar Cumhuriyet’in ilanının ilk adımları olsa da bu toprakların değişmez yazgısı “kul kültürü”nün baskınlığını bir kez daha hatırlatıyor. Eski İttihatçı edebiyatsever Şehsuvar Sami karakterinin mektuplarla anlattığı hayatı bu ülkenin tarihçesi gibi. Ayrıca başkarakterin önüne geçecek güzellikte bir Fuad karakteri var ki tam anlamıyla dönemin resmini çiziyor.

Düşündüren kitaplardan Elveda Güzel Vatanım. “Sahi nedir vatan” diye sorduran. “Kimin için neyin doğru olduğuna nasıl karar vermeli ki” diye sorgulatan. Özetle ben sevdim bu kitabı. Zaten Ahmet Ümit anlatsın sabaha kadar dinlerim de şöyle Kavim tadında, beynimizi patlatacak cinsten kriminal bir polisiye de istiyoruz artık.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »