"Çizgili Pijamalı Çocuk" daha önce filmini izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Filmi -özellikle son sahnesini- uzun bir süre aklımdan çıkaramamıştım. Kitabı da filmi kadar etkileyiciydi. Kitap her ne kadar da çocuk kitapları kategorisinde yer alsa da bence yetişkinler de mutlaka okumalı.
İkinci dünya savaşında, bir nazi toplama kampında komutan olarak görevlendirilen bir nazi subayının 9 yaşındaki oğlu Bruno, çok sevdiği Berlinden ve arkadaşlarından ayrıldığı için çok üzülür. Etrafında yaşanan gerçeklerden haberi olmayan Bruno yeni odasının penceresinden etrafı tel örgülerle çevrelenmiş toplama kampını ve oradaki çizgili pijama giymiş insanları görür ve duruma bir anlam veremez. Bir gün tel örgülerin etrafını dolanırken kamptaki Shmuel isminde bir çocukla tanışır. İki çocuk aralarındaki tel örgüye rağmen sohbet etmeye başlarlar...
Bruno'nun içinden, Shmuel'e sarılmak geçiyordu, sadece onu ne kadar sevdiğini ve son bir yıldır onunla konuşmaktan ne kadar keyif aldığını göstermek için.
Shmuel de Bruno'ya sarılmak, ona sayısız iyiliği, armağan ettiği yiyecekler ve babasını bulmakta yardımcı olacağı için teşekkür etmek istedi. (s.190)
"Benim en iyi arkadaşım sensin, Shmuel" dedi. "Hayat boyu en iyi arkadaşım."
"Ve sonra oda kapkara oldu ve yaşanan karmaşaya rağmen Bruno hala Shmuel'in elini sımsıkı tutuyordu ve dünyada hiçbir şey Bruno'yu onun elini bırakmaya razı edemezdi." (s.196) kitabın bu cümleleri bitirdi beni.
Kitabı alın ve Bruno ile tanışın derim. Hitler zamanında yaşanan olayların bir çocuğun gözüyle anlatımından çok etkileneceksiniz. Ve hayatımız boyunca tel örgülerle karşılaşmamız dileğimle iyi okumalar dilerim.