Bu bok hengâmede, bu deliler, aptallar, eşekzadeler ve kısırlıklara rağmen sen varsın be Ahmedim. Sen yazıyorsun. Veyl onlara ki seni okumadan ölüp gitmişler. Veyl!
Ümitvar, kuşbaz, domates çorbası kokulu Didemim. Koynumda büyütürüm âh ağacını. Ahtım olsun, nerede soluk alırsam, yükü ağırlaşsın diye insansoyunun, sesim titreye titreye bağıracağım şiirini.
Naif. Nazenin. Nazende. Daha ne kadar incelikli kelime varsa, onların hepsi işte. Dostun göğsüne yaslanır gibi.
Bozkır rayihâsı. Gülüşümün kıyısında, kirpiğimin ucunda, boğazımın ortasında ince sızı. Okuyun, bu mevsim kuş olup gitmeden evvel bir trenle.
Barış Bıçakçı okuduk. Sinek ısırığı ayarında sızılara naif bir düşkünlüğümüz var.
Nilgün Marmara'nın o hepimizden farklı işleyen benliği ile inşa ettiği bol imgeli şiirlerinin toplandığı kitap. Her şiir ile kafanıza bir çivi çakacak. Anlaşılması güç ve hırpalanmış kadının, anlaşılması güç ve hırpalayan kitabı. Anadilinizde yazan iyi bir kadın şair arıyorsanız, o kadın güzeller güzel Nilgün Marmara'dan başkası değil. "Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi/Yiten bu işte"