thefanos

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 3 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
thefanos okuma durumunu güncelledi.
Zorba

Sayfa: 101/348
%29

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Profil Resmi
thefanos şu an okuyor.
Zorba

Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi.

Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır, denebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir; insanı arayışın serüvenidir... Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti, diyor yazar. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. Bugün Nikos Kazancakis'in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Zorba'nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.

Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi.

Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Profil Resmi
thefanos bir kitabı yarıda bıraktı.
Bilge Adamın Korkusu (Kralkatili Güncesi: 2. Gün)

“Her bilge adamın korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi.”

Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian’la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın alındığından daha küçük bir yaşta Üniversite’den atıldım. Başkalarının gündüz gözüyle ağızlarına almaktan bile korktukları yollardan ay ışığı altında geçtim. Tanrılarla konuştum, kadınlar sevdim ve ozanları ağlatan şarkılar yazdım.

Benim adım Kvothe. Belki beni duymuşsunuzdur.

Bir kahramanın fantastik edebiyattaki emsalsiz öyküsü kendi ağzından işte böyle başlıyor. Şimdiyse Bilge Adamın Korkusu’nda, yani Kralkatili Güncesi’nin ikinci gününde kudretli bir asilzadeye karşı girilen mücadelenin giderek kızışması Kvothe’yi Üniversite’den ayrılmaya ve şansını başka yerlerde aramaya zorluyor. Başıboş, beş parasız ve yalnız kalan Kvothe, Vintas’a giderek çok geçmeden saray sosyetesinin iç siyasetine bulaşıyor. Nüfuzlu bir soylunun gözüne girmeye çalışırken bir suikast teşebbüsünü açığa çıkartıyor, rakip bir gizemciyle yüzleşiyor ve Kralın Yolu’nda yolculara kimin -veya neyin- pusu kurduğu gizemini çözmek için bir grup fedaiye öncülük ediyor.

Tüm bunlar olurken Kvothe bir yandan da cevaplar bulmaya; gizemli Amyrlerle, Chandrialılarla ve ebeveynlerinin ölümüyle ilgili hakikatleri ortaya çıkarmaya çalışıyor. Yolu üzerinde efsanevi Adem askerleri tarafından yargılanıyor, Edema Ruhların onurunu korumak zorunda kalıyor ve Fey alemine seyahat ediyor. Orada Felurian’la, yani Kvothe’ye dek hiçbir erkeğin direnemediği ve hiçbir erkeğin yanından sağ salim ayrılamadığı fey kadınıyla tanışıyor.

Bilge Adamın Korkusu’nda Kvothe kahramanlık yolundaki ilk adımlarını atıyor ve kendi ömrü dahilinde efsane haline gelmenin hayatı bir adam için ne kadar zor kılabileceğini öğreniyor.

“Her bilge adamın korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi.”

Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian’la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de ak... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Profil Resmi
thefanos bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Profil Resmi
thefanos okumuş.
Açlık

Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un, kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yandan da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır. Behçet Necatigil'in usta kaleminden, örnek bir çeviri okuyacaksınız bu ciltte.

Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un, kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yandan da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dün... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Profil Resmi
thefanos okumuş.
Sergüzeşt

Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edememenin acısını yüreğinde de duyar. Romanın, zamanı aşan ve bugüne seslenen insanı ve sosyal yönü de buradan gelir. Bir yandan doğunun gizemli ve içe dönük yapısı, öte yandan batının gerçekçi yaklaşımı edebiyatımızda ilk kez Sergüzeşt'te işlenmiştir. Sergüzeşt, gerek ele alınan tema, gerek yarattığı Dilber tipi, gerek romantizmden gerçekçiliğe kayış tarzı ve biçemi ile edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.

*****

Edebiyatımızın ilk gerçekçi romanı olan ve Türk Romancılığının gelişmesinde önemi bir rol oynayan Sergüzeşt suçsuz ve talihsiz bir aşkın acıklı öyküsüdür. İnsan ticaretinin ve esirliğin olanca kötülükleri romanda acıklı tablolar halinde sergilenir. Cevdet Kudret Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman adlı yapıtında Sergüzeşt için şu yargıları veriyor: Sergüzeşt'te, Türk Romancılığının Romantizmden Realizme geçmesi açıkça görülmektedir. Fakat eserde henüz her iki akımın özellikleri de vardır. Sezai, bir yandan Batı edebiyatında tanıdığı realizm akımının yöntemini benimsemiş, bir yandan da Namık Kemal'in üslubunun etkisinden daha kurtulamamıştır.

****
"Hemen hızla evden çıkarak vapur iskelesine yöneldi. Aşkın şiddetli duygularıyla coşmuş bir hâlde bulunan bu tecrübesiz genç zihinlerde, hiçbir şüphe ve tereddüt oluşmamıştı. Vapur iskeleden hareket etti. Celal Bey'e o gün herşey ışık içinde, hayat içinde görünüyordu. Sevgilisinin yüzüne saatlerce hayran hayran bakan gözlerine, Marmara nın sonundaki ufuklar açılarak uzaktan uzağa sonsuzluk vaadediyordu. Köprüden başka bir vapura bindiği zaman, sanki ilk defa görüyormuş gibi, Boğaziçi kendisine şahane bir manzara sunuyor ve hiçbir zaman dikkat etmediği heyecan verici yerlerini buluyor ve iki sevgiliyi sessizliği ve güzelliği ile mutlu edecek saraylar keşfediyordu. Gök, sevdiğini kendisine her yönde gösterecek kadar şeffaf; hava, sevgilisinin yaşama sevincini arttıran saçının yüzüne dokunuşu kadar güzeldi. Heyhat!"

"Rus şirketinin Batum'dan gelen ticari vapuru Tophane önlerinde demirledi. Vapurun gelmesini sandallarda sabırsızlıkla bekleyen birkaç kişi hemen güverteye atladı. Bunlardan biri uzun boylu, geniş omuzlu, siyah seyrek bıyıklıydı; etekleri ayaklarına kadar uzun, beli gayet dar bir Çerkez paltosu giymişti. Başında kendi milletine özgü bir kalpak, elinde gümüş saplı bir kırbaç bulunan Çerkeze 'Hoşgeldiniz', dedi, 'cariyeler nerede?'
Evinden ve yurdundan acımasızca koparılan küçük Çerkes kızı Dilber, bir esir gemisine bindirilerek İstanbul'a getirilir ve bir konağa satılır. Bu konak küçük Dilber'in yeni zindanıdır bundan böyle. Samipaşazade," 1888'de yayınlanan Sergüzeşt romanında, o yıllarda rağbet gören esaret konusunu işlemiş ve esaretin insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir.

*****

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.

*****

Sami Paşazade Sezai (1862-1893) Yazar, çalışmalarında en çok; Namık Kemal ve Victor Hugo'nun etkisinde kalır. Abdülhak Hamid'e hayrandır. Özellikle Hugo'nun romantik hümanistliğinden etkilenerek çevresinin insanlarına ve konularına bakar. İkinci Tanzimat kuşağının Servet-i Fünûn'a bağ olan yakınlıklarında özetlenebilecek olan Samipaşazade Sezai, Çamlıca ve Adalar tasvirlerine ağırlık veren hikâye ve roman dekoru içinde acınası kederlere şefkatle eğilir ve gözlemden yola çıktığı konularda gerçekçi yönteme yaklaşır. Hikâye ve roman kahramanlarına duygusal yakınlıklar besleyerek, onlara acıdığını belli eden sözler söyleyerek, ele aldığı konuyu kendi düşüncesine göre sonuçlandıran ana fikri açıkça belirleyerek, anlatımda süse ve gösterişe önem vererek, betimlemelerde aşırıya kaçarak, ara sıra yerli yersiz açıklamalar yapıp bilgi vererek dengesiz bir roman yapısını sürdürür. Bu özellikleriyle romantizmle realizmin bocalama noktasında görünür. Sergüzeşt'te özgürlük ve tutsaklık konuları işlendiğinden, siyasal iktidarın baskısına uğrayan ilk romanlardan biridir.

Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edem... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
Daha Fazla Göster

thefanos şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (3 yazar)

Favori yazarı yok.