supertrampt

Profil Resmi
Detayları:  istanbul,
2 takip ettiği ve 4 takip edeni var. 28 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
supertrampt okumak istiyor.
Kolera Günlerinde Aşk

Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgârlarının esintileri arasında, Gabriel Garcia Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, Kolera Günlerinde Aşk, Gabriel Garcia Marquez'in başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.

Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 6 ay
Profil Resmi
supertrampt okumak istiyor.
Brecht'i Anlamak

Brechti Anlamak yıllar sonra yeni basımına yer verdiğimiz bir Metis klasiği. İlk kez 1984te yayımlamıştık. Kitabın önemi yirminci yüzyılın en çok tartışılan sanat ve estetik kuramcılarından Benjamin ile bir tiyatro kuramcısı ve uygulamacısı olarak son derece etkili olan Brechti, aynı zamanda dost olmuş, tartışmış ve birbirini etkilemiş bu iki özel şahsiyeti bir araya getirmesi... Brechtin sanatını Benjamin anlatıyor:Brecht için neyin belirleyici olduğunu bir çırpıda söylemek isteyen bir kişinin şu cümleyi kullanması akıllıca olacaktır: Onun konusu yoksulluktur. Düşünürlerin, varolan pek az sayıdaki geçerli düşüncelerle; yazarların, sahip olduğumuz pek az sayıdaki sağlam formülasyonlarla; devlet adamlarınınsa insanların yetersiz enerji ve zekâlarıyla nasıl yetinmek zorunda olduklarıdır tüm çalışmalarının teması... Brechtin yoksulluğu bir tür üniformadır ve onu bilinçli olarak giyen herkese yüksek bir rütbe verir. Kısacası, insanın makine çağındaki fizyolojik ve ekonomik yoksulluğudur. Devlet zengin, insanlarsa fakir olmalıdır; devlet pek çok şey yapabilmeli ama insanlara az şey yapabilme izni vermelidir. Bu, Brecht tarafından formüle edildiği, verimliliğinin araştırıldığı ve çelimsiz ve dağınık görünüşüyle ortaya çıkarıldığı şekliyle, yoksulluğun genel insan hakkıdır.

Brechti Anlamak yıllar sonra yeni basımına yer verdiğimiz bir Metis klasiği. İlk kez 1984te yayımlamıştık. Kitabın önemi yirminci yüzyılın en çok tartışılan sanat ve estetik kuramcılarından Benjamin ile bir tiyatro kuramcısı ve uygulamacısı olarak so... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 6 ay
Profil Resmi
supertrampt okumak istiyor.
Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de Çocukluk

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük düşünürlerinden Walter Benjamin'in kırk yaşında yazmaya başladığı Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'deki Çocukluk, onun kendi çocukluğunu hangi bakış açısından gördüğünün ipuçlarını veriyor. Benjamin'in “fotoğraflı özyaşamöyküsü“ olarak tanımladığı bu kitabı oluşturan kısa düzyazı metinler, salt kişisel bilgiler içermenin ötesinde, yüzyılın dönümünde burjuva ortamındaki çocuk bireyin toplumsal ruh halini de sergiliyor.

Kitabı yayıma ilk hazırlayan Adorno'ya göre, Benjamin'in anılarında çizdiği tabloların üzerine “Hitler devletinin gölgesi“ düşmüştü: “Benjamin'in anlattıklarında uyanmaya yeltenen sahneleri saran hava ölümcüldür. Buralara mahkumun bakışları değer ve o buraları mahkum olmuş biri olarak algılar.“

Benjamin'in yaşarken kitap olarak yayımlandığını göremediği, dönemin gazetelerinde bölük pörçük tefrika edilen Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de Çocukluk'un iki otantik versiyonu basılmış bulunuyor (elinizdeki, GieBen versiyonunun çevirisi), ama kitap son biçimini kendi kendine bulabilmiş değil; o da, Nazi baskısından bunalarak yaşamına son veren yazarı gibi, tarihin “kasap tezgahı“ üzerinde bir kurban.

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük düşünürlerinden Walter Benjamin'in kırk yaşında yazmaya başladığı Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'deki Çocukluk, onun kendi çocukluğunu hangi bakış açısından gördüğünün ipuçlarını veriyor. Benjamin'in “fo... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 6 ay
Profil Resmi
supertrampt bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 6 ay
Profil Resmi
supertrampt okumuş bitirmiş.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Bir İdam Mahkumunun Son Günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden Victor Hugonun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik eseridir. Victor Hugonun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: İdam cezasının hem trajik, hem de saçma yanını göstermek. Onun büyüklüğünde, onun dehasında bir yazar için böyle bir tezi insani ve etik boyutlarıyla sergileyerek kanıtlamak hiç de güç değil. Ama bu romanın büyük önemi başka özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu eser, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği. Daha önce böyle bir yöntem bilinmiyor. Demek ki bu özelliğiyle bir yol açıcı, bir öncü bu roman. Roman kahramanının da dediği gibi, bir tür zihinsel otopsi olan bu romanda, modern edebiyatın ilk iç monoloğu ile karşılaşıyoruz. Bir İdam Mahkumunun Son Günü, bir edebi yenilik olan Samuel Beckett ve Georges Batailleı haber veriyor. Bu da romanın bir başka önemli özelliği. Bataille ve Becketti tanıdıktan sonra bu romanı daha iyi kavrıyoruz. İdam mahkumunun kendisine ironik bir gözle bir başkası olarak bakışı ise, Victor Hugonun Arthur Rimbauddan kırk yıl önce Ben Bir Başkasıdır düşüncesini yaşamış olduğunu gösteriyor.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden Victor Hugonun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik eseridir. Victor Hugonun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: İdam cezasının hem trajik, hem de saçma ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 6 ay
Profil Resmi
supertrampt okumuş.
Huzur

Tanpınarın bu çok tanınmış romanı bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının huzursuzluklarını dile getirmektedir. Huzurun kahramanlarından Mümtaz roman boyunca kendisini huzura kavuşturacak bir iç nizamı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler içiçe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtazla Nuranın aşklarıdır. İstanbul bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.

Tanpınarın bu çok tanınmış romanı bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının huzursuzluklarını dile getirmektedir. Huzurun kahramanlarından Mümtaz roman boyunca kendisini huzura kavuşturacak bir iç nizamı aramaktadır. ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

supertrampt şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (3 yazar)

Favori yazarı yok.