sseda

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
sseda okumuş.
Cumhuriyet: Türk Mucizesi

* Emperyalizmi, paralı askerlerini, işbirlikçilerini yenmek, bu hayasızca akının kökünü kazımak, kurtuluşun sadece bir parçasıydı. Gerçek kurtuluş için Batı ülkeleri ile baş edebilecek kadar güçlü olmak, yoksulluğu, ilkelliği, geriliği, çağdışılığı, bilgisizliği yenmek, aklı özgür kılmak, aydınlanmayı yaşamak, bağnazlığa son vermek, hoşgörüyü yerleştirmek, kadın-erkek eşitliğini sağlamak, yüzde doksan üçü okur-yazar olmayan halkı bilgilendirmek, eğitmek, yurttaş olmalarını sağlamak, millet olmak, sanayileşmek, salgın hastalıkları kırmak gerekiyordu. Bunlar ancak barış döneminde başarılabilirdi.
* Mudanya Anlaşması ile Lozan Andlaşması görüşmeleri sırasında Müttefiklerin tutumları, davranışları, oyunları, tuzakları, üslupları unutulmaması gereken olaylardır. Lozan bu yüzden eşi bulunmayan, uzun ve çok çetin bir boğuşma halinde geçmiştir. Kuva-yı Milliye ruhu ile emperyalizm, Çanakkaleden, Anadoludan sonra, Lozanda da karşılaşmış ve Kuva-yı Milliye ruhu galip gelmiştir. Lozanda barış, ‘canavarın karnından sökülüp çıkarılmıştır.
* Mecliste gelenekçiler ile cumhuriyetçilerin çekişmesi, saltanatın kaldırılması, Ali Kemalin yakalanması, Vahidettinin ve hainlerin kaçması, karşı-devrimin oluşmaya başlaması, Milli Mücadeleyi başlatan kadronun ikiye bölünmesi iç sorunların başlıcasıdır.

* Emperyalizmi, paralı askerlerini, işbirlikçilerini yenmek, bu hayasızca akının kökünü kazımak, kurtuluşun sadece bir parçasıydı. Gerçek kurtuluş için Batı ülkeleri ile baş edebilecek kadar güçlü olmak, yoksulluğu, ilkelliği, geriliği, çağdışılığı, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
sseda okumuş.
Vurun Kahpeye

Romanımızın kilometre taşlarından Vurun Kahpeye, Kurtuluş Savaşının sürdüğü cephelerden birinin, belki de en önemlisinin bağrında geçer: bir taşra kasabasında. Halide Edib Adıvar'ın son derece gerçekçi, ayrıntılara inen gözlem gücüyle yazılmış bu unutulmaz roman, Anadolu aydınlanmasının gerçek kahramanlarına, halkın aydınlanması için hayatlarını hiçe sayan kadınlara adanmış bir ağıt, dönüp dönüp yeniden okunacak bir belge niteliğinde.

Bir yarıyıl ödeviydi Vurun Kahpeye: Okuyacak, özetini çıkaracak, belli başlı kişilerini tahlil edecektik. Bilmem böylesi ödevler yine veriliyor mu? Ödev dosyasında derlediğimiz ödevden, yazdıklarımdan, bugün tek satır, tek sözcük hatırlamıyorum. Ama Aliye'nin yemini -hemen hemen sözcüğü sözcüğüne- ezberimde: Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!
SELİM İLERİ

Romanımızın kilometre taşlarından Vurun Kahpeye, Kurtuluş Savaşının sürdüğü cephelerden birinin, belki de en önemlisinin bağrında geçer: bir taşra kasabasında. Halide Edib Adıvar'ın son derece gerçekçi, ayrıntılara inen gözlem gücüyle yazılmış b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
sseda okumuş.
Silahlara Veda

Büyük savaşlar, büyük acıları, trajedileri getirirler ve ardından da büyük romanları...Ernest Hemingway ate günlerini, umut ve acılarını paylaştığı insanlarla birlikte cephede yaşadı. Savaşın ruhsal ve toplumsal yıkımlarının bile insanın içindeki sevmek ve yaşamak tutkusunu silemediğini gördü. Silahlara Veda, o acılarla dolu günlerin, o ölümsüz insanların trajedisidir.

******

Hemingway, I. Dünya Savaşı yıllarında İtalyan ordusu saflarında çarpıştı. O günlerdeki ve Türk-Yunan savaşındaki izlenimlerinden yararlanarak birbuçuk ay kadar kısa bir zamanda SİLAHLARA VEDAyı yazdı. Üzerinde yaklaşık altı ay kadar çalıştı. Roman, haklı olarak kısa zamanda büyük bir ün kazandı.
Savaşın insanlar üzerindeki yozlaştırıcı etkisi, ordunun çözülüşü, umut ve umutsuzluk, acı ve sevinç, hiç bir yapıtta böylesine yalın bir sarsıcılıkla anlatılmamıştır.

************

Silahlara Veda, Hemingwayin en önemli romanlarından biridir. Silahlara Vedada sıcak savaşın ortasında iki genç insan hem kendi sevgi dolu dünyalarında, hem de savaşın her şeyi yerle bir eden acımasız dünyasında yaşarlar; bütün zorlukları aşarlar sevgileriyle. Bir yanda insanı yok eden savaş, bir yanda insanı insan yapan sevgi... yaşama sevinci... bu çelişkili yaşam içinde bu iki insanı çeke sürükleye götüren olaylar... romanı en güzel savaş romanlarından biri yapan bir sonuç.

************

Birinci Dünya Savaşı, İtalya... İtalyan ordusunda gönüllü ola-rak görev almış bir Amerikalı Teğmen, Henry. Yine onun gibi gönüllü olarak çalışan İngiliz Hastabakıcı Catherine.Bir savaş, her yanda ölüm, her yanda acı, kaybedilen dostlar, sevgililer. Henry ve Catherine, savaşın vahşeti ve anlamsızlı-ğı içinde birbirleri için dost, arkadaş, sevgililer.Bir savaş, aşkın yeşerip çiçek açması için ne kadar uygun bir topraktır? Bir noktadan sonra, savaş artık bütün anlamını, bütün gerçeklerini yitirip, dost düşman demeden sadece adam öldürüp, kendini kurtarmaya çalışmaya dönüşünce, insan akıl sağlığını nasıl korur?Hemingway, sade, anlaşılır ve son derece akıcı bir yazım tar-zıyla, dünya edebiyatında çığır açmış bir yazardır.Belki de onun bütün romanlarını bu kadar güzel, bu kadar et-kileyici kılan, onun yazdığı hemen her şeyi dizginlenemez macera ruhuyla yaşamış, içinde hissetmiş olmasıdır.

******

Büyük savaşlar, büyük acıları, trajedileri getirirler ve ardından da büyük romanları...Ernest Hemingway ate günlerini, umut ve acılarını paylaştığı insanlarla birlikte cephede yaşadı. Savaşın ruhsal ve toplumsal yıkımlarının bile insanın içindeki sev... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
sseda okumuş.
Cevdet Bey ve Oğulları

Abdülhamit’in son yıllarında küçük dükkan sahibi, ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Bey’in ve oğullarının, yüzyıl başından günümüze uzanan “üç kuşaklık” hikayesi, bir anlamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin özel hayatının da hikayesidir. Nişantaşılı bir ailenin serüvenleri üzerinden ev içleri, yeni apartman hayatı, Batılılaşan büyük aileler, Beyoğlu’na çıkıp alışveriş etmeler, radyo dinlenen pazar öğleden sonraları...

Abdülhamit’in son yıllarında küçük dükkan sahibi, ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Bey’in ve oğullarının, yüzyıl başından günümüze uzanan “üç kuşaklık” hikayesi, bir anlamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin özel hayatının da hikayesidir. Nişantaşılı bir aile... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
sseda okumuş.
Kılıç Yarası Gibi

Kısa sürede çok ses getiren Kılıç Yarası Gibi, Ahmet Altanın romancılığında farklı bir aşama; tarihe değişik bir bakış açısıyla bakan, onun insan yüzünü gören bir çalışma. Klasik romanın yeniden doğuşu diyebileceğimiz Kılıç Yarası Gibi, insanı, insan ilişkilerini, duygularını ve aşkı derinlemesine işleyen, yoğun içerikli bir roman. On dokuzuncu yüzyıl sonlarında, Ermenilerin Osmanlı bankasını basmaları ve romanın başkişilerinden Şeyh Efendinin düğünüyle başlayan roman örgüsü, yirminci yüzyıl başındaki Osmanlı döneminin tarihini, tarihsel kişilerini, siyasal ve askeri gelişmelerini fon alarak, bir yandan Şeyh Efendinin, öte yandan saray erkânından Reşit Paşanın ailesinin alabildiğine renkli ve gizemli bir biçimde birbirine bağlı yaşamlarını izliyor, roman boyunca titizlikle örülmüş bir dantel gibi işliyor. Bu romanı benzersiz kılan, kendi dilini yaratmış olması yanında, yakın tarihimizin gölgede kalmış pek çok olayına ışık tutarken, kurmacayı müthiş bir ustalıkla gerçeklerle yoğurmuş olması. Kılıç Yarası Gibi, okura, çoktandır özlediğim, okumak istediğim roman dedirtecek türden bir çalışma. İnanıyoruz ki, yalnız Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatında da hak ettiği yeri bulacak.

Kısa sürede çok ses getiren Kılıç Yarası Gibi, Ahmet Altanın romancılığında farklı bir aşama; tarihe değişik bir bakış açısıyla bakan, onun insan yüzünü gören bir çalışma. Klasik romanın yeniden doğuşu diyebileceğimiz Kılıç Yarası Gibi, insanı, insan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
sseda okumuş.
Şeytan ve Genç Kadın (Yedinci Gün #3)

Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu köyün dış dünyadan soyutlanmış, kendi halinde, çoğunluğu yaşlı, zamanın dışında bir yaşam süren insanları. Köydeki tek genç kadın, küçük otelin barında çalışan güzel Chantaldır. Gelip geçen avcılarla ya da turistlerle gönül eğlendiren genç kadının tek dileği bu sıkıcı yerden kurtulmaktır. Beklenmedik bir anda köye gelen, gerçek kimliğini gizleyen bir yabancı, köy halkına, hepsinin yaşamını altüst edecek, onları kışkırtacak, değer yargılarını kökünden değiştirtecek bir öneride bulunur. Yabancı, köy halkına yedi gün süre tanımıştır. Bu süre içinde bu insanlar, yaşam, ölüm, adalet ve dürüstlükle ilgili temel sorunlarla yüzleşecek, yaşam çizgilerini değiştirecek bir karar almak zorunda kalacaklardır. Yabancıya kucak açan köy halkı, onun tehlikeli oyununa alet olurken, İyi ile Kötü ikilemi, bu basit insanların örneğinde evrensel boyutlara açılıyor. Paulo Coelho, İyi ile Kötü arasındaki savaşı ve insanın Tanrı ile karşılıklı ilişkisini konu edinmiş Şeytan ve Genç Kadında.

Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu köyün dış dünyadan soyutlanmış, kendi halinde, çoğunluğu yaşlı, zamanın dışında bir yaşam süren insanları. Köydeki tek genç kadın, küçük otelin barında çalışan güzel Chantaldır. Gelip geçen avcılarla ya da tur... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Daha Fazla Göster

sseda şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.