nidacokan

Profil Resmi
2 takip ettiği ve 2 takip edeni var. 9 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
nidacokan okumuş.
Düşüş

Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok Düşüşü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce ve duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamenceın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. Düşüşün yayımlanmasından bir yıl sonra Camusnün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek. ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü

Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (195... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Profil Resmi
nidacokan okumuş.
Mihmandar / Bir Eyüp Sultan Romanı

''Peygamber'in mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!'' -

''Ey Emîr! Sakın Allah'ın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele eyle ve düşman karşısında can kaygusu çekme. Bana gelince, senden ve senin ait olduğun şu dünyadan hiçbir şey istemediğimi bil ve herkese böylece ilan et. Şurada can oynatan cengâverlerden son arzum odur ki Azrail (a.s) bize uğradıktan sonra na'şımı Konstantiniyye surlarına yakın götürsünler. O gün savaş hattı nerede oluşursa, bedenimi o noktaya kadar taşısınlar ve orada, savaşan mücahitlerin arasında beni defneylesinler. Ta ki atlarımızın ayakları bedenimi çiğnemiş olsun, Bizans dokunamasın. Ayrıca, eğer yapabiliyorlarsa, cenazemi kendi atımın arkasında bir sedyeye bağlayıp taşısınlar. Tıpkı Kutlu Nebi'yi getiren Kusvâ'nın Medine'de bizim hanemizi bulduğu gibi o da benim için nereye gideceğini ve nerede duracağını bulacaktır.''

''Peygamber'in mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!'' -

''Ey Emîr! Sakın Allah'ın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere adalet ile muamele... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Profil Resmi
nidacokan okumuş.
Yavaşlık

Yavaşlıkın kıssasından çıkan hisse şu: Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Kundera, gerçek libertinliğin gücünü görüntünün zorba güçsüzlüğünün karşısına, Epikurosun hazlarını otomobilin karşısına çıkartıyor. (Jean-Pierre Tison, LIRE) Varoluşun dayanılabilir hafifliğinin savunusu. Diderot ile Gogol yüzümüze ayna tutuyorlar: Sanıldığı kadar çirkin değiliz... (Alain Bosquet, MAGAZINE LITTERAIRE) Yavaşlık, ciddi bir roman değil, bir şaka: Gevezeliğin can sıkıcı ciddiliğinde yitmekte olan hazzın gizini, haz aracılığıyla ve haz için yeniden bulmaya çalışan bir kitap. Don Kişot da bir şakaydı. (Pierre Lepape, LE MONDE) Milan Kundera, Roman Sanatından bu yana, kurmaca (fiction) ile denemeyi, deneyim ile imgelemi birleştiren bir roman biçimini ileri sürüyor. Ona göre roman sanatı bütün olanaklarını tüketmiş değil, keşfedilmeyi bekleyen daha bir yığın yol var. (Antoine de Gaudemar, LIBERATION)

Yavaşlıkın kıssasından çıkan hisse şu: Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen k... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
nidacokan yarım bırakmış.
Yavaşlık

Yavaşlıkın kıssasından çıkan hisse şu: Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Kundera, gerçek libertinliğin gücünü görüntünün zorba güçsüzlüğünün karşısına, Epikurosun hazlarını otomobilin karşısına çıkartıyor. (Jean-Pierre Tison, LIRE) Varoluşun dayanılabilir hafifliğinin savunusu. Diderot ile Gogol yüzümüze ayna tutuyorlar: Sanıldığı kadar çirkin değiliz... (Alain Bosquet, MAGAZINE LITTERAIRE) Yavaşlık, ciddi bir roman değil, bir şaka: Gevezeliğin can sıkıcı ciddiliğinde yitmekte olan hazzın gizini, haz aracılığıyla ve haz için yeniden bulmaya çalışan bir kitap. Don Kişot da bir şakaydı. (Pierre Lepape, LE MONDE) Milan Kundera, Roman Sanatından bu yana, kurmaca (fiction) ile denemeyi, deneyim ile imgelemi birleştiren bir roman biçimini ileri sürüyor. Ona göre roman sanatı bütün olanaklarını tüketmiş değil, keşfedilmeyi bekleyen daha bir yığın yol var. (Antoine de Gaudemar, LIBERATION)

Yavaşlıkın kıssasından çıkan hisse şu: Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen k... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
nidacokan okumuş.
Kırmızı Pazartesi

Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişileri, kendi özyaşamlarına dönerler, en sonunda da canlarının istediğini yaparlar. Ben hiçbir romanımda bu romanımdaki kadar ipleri elimde tutamadım. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konusu çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir roman bu. Üstelik oldukça da kısa. Sonuçtan hoşnutum. Bundan önce de en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum; ve bunu da sık sık söyledim. Şimdi de en iyi romanımın Kırmızı Pazartesi (Gronica de Una Muerte Anunciada) olduğunu sanıyorum.

Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
nidacokan okumuş.
Freud'un Kız Kardeşi

Bağlayıcı olması beklenir kardeşliğin. Öyle umulur. Kardeşler birbirlerine borçludur ya; bir soluk, bir omuz, bir teselli...

Yine de düşünceler karmaşıklaşınca zihinde, unutulabilir borçlu addedildiğimiz görevler.

Bu kitap, dünyaca ünlü psikanalist Sigmund Freud'un ve onun dört kız kardeşinin gerçekte de yaşanmış sarsıcı öykülerini anlatmaktadır. Freud, İkinci Dünya Savaşı döneminde Viyana'ya girmek üzere olan Hitler'in yaratacağı yıkımdan kurtarılmak için Londra'ya götürülür. Ona Londra'ya geçmesi için yardım eden kimseler, yanına almak istediği insanların isimlerini bir liste haline getirmesini isterler. Freud o listeyi hazırlar. Eşi ve çocukları dışında eşinin ailesi, doktoru, doktorunun ailesi, hizmetçileri, hatta küçük köpeği bile vardır listede. Ancak dört kız kardeşi yoktur.

Freud'un seçimi kardeşlerinin kaderini nasıl şekillendirecektir?

O karanlık günlerde verilen bir sınavdır belki de yaşananlar; kardeşlikle ilgili bir sınav. Belki de bir iç savaş; galibi de mağlubu da belli olmayan...

"Nefis bir roman... Beni böylesine etkileyen başka bir kitap hatırlamıyorum."
-Vesna Mojsova-Cepiısevska (Makedonya)-

"Ustaca ve çarpıcı."
-Knack (Belçika)-

"Smilevski değişik ve ayırt edici tarzıyla, iç yaşamımıza ve fikir dünyamıza güzel bir bakış açısı getiriyor."
-Boek (Hollanda)-

"José Saramago gibi kuvvetli, çok yönlü ve detaycı bir yazar."
-La Repubblica Gazetesi (İtalya)-
(Tanıtım Bülteninden)

Bağlayıcı olması beklenir kardeşliğin. Öyle umulur. Kardeşler birbirlerine borçludur ya; bir soluk, bir omuz, bir teselli...

Yine de düşünceler karmaşıklaşınca zihinde, unutulabilir borçlu addedildiğimiz görevler.

Bu kitap, dünyaca ünlü psikana... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

nidacokan şu an ne okuyor?

nidacokan şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.