kadıkızı

Profil Resmi
Detayları:  Kadın
63 takip ettiği ve 39 takip edeni var. 1 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
kadıkızı, 2013 Okuma Hedefi için kendine 35 kitap hedef koydu.

Hedefe doğru 13 kitap okumuş. okuduğu kitaplar

%37
2013 Okuma Hedefi

2013'de kaç kitap okumayı planlıyorsunuz?

2013'de kaç kitap okumayı planlıyorsunuz?

10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
kadıkızı okumuş.
Kitaplara Giden Tren

Tarık Dursun K., edebiyatımıza öykü ve romanlarıyla yepyeni açılımlar kazandıran bir usta.
Elli yıllık verimli yazınsal serüveninin yanı sıra gazetecilikten yayınevi yöneticiliğine, senaryo yazarlığından film yönetmenliğine kadar birçok alanda kendini kanıtlayan Tarık Dursun K., aynı zamanda sıkı bir kitap okuru elbette. Üstelik okuduğu kitaplarla ilgili düşüncelerini kitapseverlerle paylaşmaya büyük önem veriyor.

Kitaplara Giden Tren, bu değerli ustanın edebiyat ve kültür dünyamızda kimi zaman yankılar uyandıran, kimi zaman okurların dikkatinden kaçan, ama mutlaka okunması gerektiğine inandığı kitaplarla ilgili değerlendirme yazılarından oluşuyor.

Kitaplar arasında keyifli bir yolculuğu düşleyenler için...

Tarık Dursun K., edebiyatımıza öykü ve romanlarıyla yepyeni açılımlar kazandıran bir usta.
Elli yıllık verimli yazınsal serüveninin yanı sıra gazetecilikten yayınevi yöneticiliğine, senaryo yazarlığından film yönetmenliğine kadar birçok alanda kendi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
kadıkızı okumuş.
Evrensel Denemeler

Eski bir Roma deyişi “Söz uçar, yazı kalır” der… Bizim kültürümüzde de “Âlim unutur ama kalem unutmaz” şeklinde paralel bir deyiş vardır. Marx’ın dediği gibi; katı olan her şeyin buharlaştığı, internet evreninin suya yazı yazmaya benzediği post-modern bir çağda, eski geleneklere hâlâ hürmet eden bir yazar, defterindeki yazıları somutlaştırmaya karar verdi. Peşinen kabul edilen varsayımları sorgulamaya çalıştı ve düşündüğü konuları mümkün olduğu kadar farklı açılardan inceledi.
Doğaldır ki bu düşünceler yazarın kişisel hayatıyla biçimleniyor; ama yazar kendini zaman-mekân ve bilgi dünyasında koordinatlandırmaya çalışarak, kişisel-yerelden insaniyete ve evrensele doğru bir yolculuğa bırakıyor.
Bu yazılar, 2000-2012 yılları arasında, dünyanın hakiki merkezi olan İstanbul’da kaleme alındı… Bütünü görmeye çalışan; “Nereden geldik, nereye gidiyoruz?” sorunsalını kurcalayan; başka eser ve fikir sahiplerinin metinlerine göndermeler yapan ve disiplinlerarası yaklaşımı benimseyen bu denemeler, umuyoruz meraklısına hoşça vakit geçirtir. Ve umuyoruz ülkemizde, özgün, yerel ama aynı zamanda evrensel bir düşünce sentezinin mayalanma sürecine karınca kararınca katkıda bulunur.

Eski bir Roma deyişi “Söz uçar, yazı kalır” der… Bizim kültürümüzde de “Âlim unutur ama kalem unutmaz” şeklinde paralel bir deyiş vardır. Marx’ın dediği gibi; katı olan her şeyin buharlaştığı, internet evreninin suya yazı yazmaya benzediği post-moder... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
kadıkızı şu an okuyor.
Sinyora da Vinci

''Tek Kelimeyle Mükemmel.''
-DIANE HAEGER

1452 yılında, Vinci’nin ufak bir köyünde, babasız bir çocuk doğurduğumda on beş yaşındaydım. Adı Leonardo’ydu ve dünyayı değiştirmek onun kaderiydi.

Evlenmemiş bir anneydim ve akıl almaz eziyetler çektim. Oğlumu benden aldıklarında gidecek yerim yoktu. Hiçbir hakkım, umudum ve geleceğim de... Herkes, bunun, benim sonum olduğunu düşünüyordu. Ama çocukluğumdan beri sakladığım sırları bilmiyordu hiçbiri. Oğlum büyüyüp sıradışı yeteneklere sahip bir adama dönüşürken, onu korumak için tehlikeli planlar yapmak zorundaydım. Ve yaptım da.

Kimse farketmedi. Kimse bilmedi.

Bazılarınız bana yalancı diyebilirsiniz. Çünkü anlatacaklarım benim konumumda bir kadınla bağdaştırılamayacak kadar tuhaf. İstediğim de buydu. Tam anlamıyla bu.

Adım Caterina. İşte benim hikayem.

''Tek Kelimeyle Mükemmel.''
-DIANE HAEGER

1452 yılında, Vinci’nin ufak bir köyünde, babasız bir çocuk doğurduğumda on beş yaşındaydım. Adı Leonardo’ydu ve dünyayı değiştirmek onun kaderiydi.

Evlenmemiş bir anneydim ve akıl ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
kadıkızı okumuş.
Kinyas ve Kayra

Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.

Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anlad... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 11 ay
Profil Resmi
kadıkızı okumuş.
Otomatik Portakal

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. Uqueer as as clockwork orange. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da canlı anlamına gelen orang sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.
Anthony Burgess

Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess anti-kahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu nadsatV... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.

Anthony Burgess (1917-1993) İngiliz romancı, besteci, eleştirmen. 1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynnei'n geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dili... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 11 ay
Daha Fazla Göster

kadıkızı şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (27 yazar)

Favori yazarı yok.