gülru

1 takip ettiği ve 4 takip edeni var. 26 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

gülru şu an okuyor.
Yedinci Gün

“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. ”
İletişim’den gönderilen kitaptan tadımlık bölüm ise şöyle: “İhsan Sait muhabere borusundan motör kabinine, ‘Yarım yol tornistan!’ emrini verince yine nişângâh başına geçti ve attığı tenvîr fişeği artık söndüğünden, işini sağlama bağlamak için hedefine bu kez üç adet 220 puntluk bomba bıraktı. Birbiri ardı sıra işitilen patlamalar kabinin camlarını zangırdatmıştı. Derken sancak alabanda edip artık boş olan hangarın üzerine doğru tam yol seyretti. Havanın aydınlanmaya başladığı o saatte, senelerini geçirdiği hangara son bir kez baktı ve nişângâhtan rüzgârı hesaplayıp, 660 puntluk bombaları hangarın ve imâlâthânenin üzerine yolladı. Korkunç patlamalar o kadar şiddetliydi ki, her bir patlamada sarsılan zeplinin zarar görebileceğinden korktu. Aşağı baktığında hangardan, imâlâthâneden, barakalardan eser kalmadığını gördü. Demir Minâreler artık tarih olmuştu!”

“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
gülru kütüphanesine ekledi.
Yedinci Gün

“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. ”
İletişim’den gönderilen kitaptan tadımlık bölüm ise şöyle: “İhsan Sait muhabere borusundan motör kabinine, ‘Yarım yol tornistan!’ emrini verince yine nişângâh başına geçti ve attığı tenvîr fişeği artık söndüğünden, işini sağlama bağlamak için hedefine bu kez üç adet 220 puntluk bomba bıraktı. Birbiri ardı sıra işitilen patlamalar kabinin camlarını zangırdatmıştı. Derken sancak alabanda edip artık boş olan hangarın üzerine doğru tam yol seyretti. Havanın aydınlanmaya başladığı o saatte, senelerini geçirdiği hangara son bir kez baktı ve nişângâhtan rüzgârı hesaplayıp, 660 puntluk bombaları hangarın ve imâlâthânenin üzerine yolladı. Korkunç patlamalar o kadar şiddetliydi ki, her bir patlamada sarsılan zeplinin zarar görebileceğinden korktu. Aşağı baktığında hangardan, imâlâthâneden, barakalardan eser kalmadığını gördü. Demir Minâreler artık tarih olmuştu!”

“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
gülru okumuş.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
gülru bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
gülru okumak istiyor.
Ziyan

‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.
Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!

‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sak... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
gülru kütüphanesine ekledi.
Ziyan

‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kâğıdı gibi buruşmuş derimizde mor diş izleri, bekliyoruz.
Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek. Tekrar donmak.
Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Fiilleri çekmeye bile. Herkes kalsın yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri nefesimle. Yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!

‘‘Beyaz gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin bile ak sak... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

gülru şu an ne okuyor?

Yedinci Gün

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.