cerisama

Detayları:  35 yaşında,
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

cerisama okumuş bitirmiş.
Bir Geyşanın Anıları

Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların, iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak için eğitildikleri; aşk hayallerine küçümsenerek bakıldığı, dış görünümü görkemli bir dünya gözlerimizin önüne seriyor. Kitap çıktığı günden itibaren Amerika ve Avrupa listelerinde bir numara olmuştur.

Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların, iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 7 yıl, 6 ay
cerisama okumuş.
Kiraze

Kiraze, 1492 yılında İspanyadan kovulan binlerce Seferad yahudisinin çileli yaşam mücadelesinden yüzyıllık bir kesit sunuyor. Bu insanların kimi Hollandaya, kimi Kuzey Afrikaya, kimi de II. Beyazidin daveti üzerine Osmanlı toprakalrına ulaşabilmenin peşindeydiler. Çoğu, daha yola çıkmadan Engizisyonun acımasız elleriyle ya da yollarda sefalet içinde yok olup gitti. Esther Kira da, ağır zulümlerden geçip İstanbula varabilmiş bir Sefarad Yahudisinin kızıydı. Kısa zamanda hırsı, zekası ve cazibesiyle, Osmanlı sarayını derinden etkileyen Yahudilerin en önünde yer almayı başardı. Önce Hürrem Sultanın yakın ilgisini kazandı, daha sonra Safiye Sultanın akıl hocası, sırdaşı oldu. İktidar, zenginlik ve gücün ne anlama geldiğini biliyordu çünkü. Ama 88 yaşındayken patlayan bir sipahi isyani her şeyin sonu oldu. Bu roman, Sefarad Yahudilerinin yaşadıklarına ışık tutarken, o dönemde Osmanlı ve Avrupa saraylarının dinsel, siyasal ve toplumsal hayatı nasıl etkileyip kontrol ettiğini sergiliyor ve okuru derinden sarsan, muhteşem bir resim çiziyor. Neler yok ki bu resimde: Sultanların ve kralların gerçek yüzleri... Batı-Doğu, Müslüman-Hıristiyan çekişmeleri, ölümcül entrikalar... İsyanlar, ayaklanmalar, yangınlar ve 1509 büyük İstanbul depremi... Lalalar, cariyeler, odaklılar... Aşk, seks, ensest... ve yönetilenlerin tüyler ürperten kaderleri... Kiraze, bu konuda bir Türk yazarın kaleminden çıkmış ilk roman...

Kiraze, 1492 yılında İspanyadan kovulan binlerce Seferad yahudisinin çileli yaşam mücadelesinden yüzyıllık bir kesit sunuyor. Bu insanların kimi Hollandaya, kimi Kuzey Afrikaya, kimi de II. Beyazidin daveti üzerine Osmanlı toprakalrına ulaşabilmenin ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
cerisama okumuş.
Guguk Kuşu

Jack Nicholson'un başrol oynadığı ve büyük bir başarı kazanan filme konu olan roman, otoritelerin sağır ve dilsiz olduğunu düşündükleri, yarı Amerikalı yarı Kızılderili şef Bromden'in akıl hastanesindeki yaşamını konu alıyor. Büyük Hemşire tarafından yönetilen bu insanların dünyasına günün birinde kumarbaz McMurphy'nin de katılmasıyla olayların günlük akışı değişir. McMurphy bu insanları sürü gibi görmekte, kendisi ise aksine sert karşı çıkışlarıyla onlar adına bu gri dünyaya adeta kükreyen bir tutum izlemektedir. Bu tutumun sonucunda bazen hüzünlü, bazen neşeli ve kahramanca gelişen olaylar insanın özgürleşmesine yönelik birçok soruyu da beraberinde getirir. McMurphy'nin bireysel olarak hastanedeki sisteme karşı çıkışları, onu iyileştirmek adına yapılan baskının yoğunlaşmasına sebep olur. Bu çelişkinin çözümünü veya yansısını ise yarı Amerikalı yarı Kızılderili şef Bromden'in değişiminde izleyebiliriz.

******

Guguk Kuşu, günümüz insanının toplumla çelişkilerini ortaya koyan bir roman. Kimin dediği olacak? Toplumun mu, gönlüne göre yaşayanın mı? Bir akıl hastanesindeki özgür ruhlarla disiplin sağlamaya çalışan yönetim arasındaki mücadeleyi olağanüstü bir ustalıkla anlatan Ken Kesey, bu ilk yapıtıyla Amerikan ‘karşıt-kültürünün efsanelerinden biri oldu. Roman 1975 yılında Milos Forman tarafından sinemaya aktarıldığında, başta delişmen dalavereci McMurphy rolüyle şeytani ve karizmatik oyunculuğunun temellerini atan Jack Nicholson ile katı ve sadist ruhunu taş bebek güzelliğinin altında saklayan Büyük Hemşire Ratched'ı canlandıran Louise Fletcher olmak üzere, film 5 Oscar ödülü kazanarak, bir başyapıt haline geldi.

******

Jack Nicholson'un başrol oynadığı ve büyük bir başarı kazanan filme konu olan roman, otoritelerin sağır ve dilsiz olduğunu düşündükleri, yarı Amerikalı yarı Kızılderili şef Bromden'in akıl hastanesindeki yaşamını konu alıyor. Büyük Hemşire ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
cerisama okumuş.
Koku

Patrick Süskind'in, Almanya''da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransasında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka'da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.

Patrick Süskind'in, Almanya''da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleş... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
cerisama şu an okuyor.
Bir Geyşanın Anıları

Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların, iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak için eğitildikleri; aşk hayallerine küçümsenerek bakıldığı, dış görünümü görkemli bir dünya gözlerimizin önüne seriyor. Kitap çıktığı günden itibaren Amerika ve Avrupa listelerinde bir numara olmuştur.

Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların, iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
cerisama okumuş.
Emma

Jane Austen, 1815'te, 39 yaşındayken tamamladığı Emma'nın en sevdiği romanı olduğu söyler. Aşk ve Gurur ve Mansfield Parkı gibi romanların yazarının gözbebeğidir Emma. Bir taşra kasabasındaki üç genç kızın gerçek aşkı arayışını anlatan roman, bir yandan insan yaradılışının zayıf yönlerini, bir yandan da 19. yüzyıl İngiliz toplumunun katı ve ikiyüzlü geleneklerini inceden inceye alaya alır.

Büyük İngiliz şairi Lord Tennyson, Jane Austen'ı, Shakespeare'den sonra en büyük İngiliz yazarı diye nitelemişti. Jane Austen külliyatı, Sir Winston Churchill'in başucundan eksik olmazdı. Yapıtları çoktan Dünya Klasikleri arasındaki yerini almış olan Austen günümüzde İngiliz edebiyatının Mozartı olarak tanınıyor. İngiliz romanının doğuşu 18. yüzyılın ilk yarısında Daniel Defoe, Samuel Richardson ve Henry Fielding'in ya­pıtlarıyla başlatılırsa da, romanın gün­delik yaşamın sıradanlığı içinde sıra­dan insanları gerçekçi bir bakışla ele alan modern bir türe dönüşmesi Jane Austen'la gerçekleşmiştir.

Austen, al­tı romanıyla, İngiliz toplumundaki or­ta sınıf yaşamını edebiyata yansıtmış, aile edebiyatının olanaklarını orta­ya koymuştur. Austen'ın roman­larını 18. yüzyıl geleneklerinden çok, mo­dernliğe yakın kılan da kadın kahra­manları ile toplumsal çevreleri arasın­daki gerilim üstünde yoğunlaşmala­rıdır. Nükteli, gerçekçi ve her çağa seslenen üslubunun, böylesine ustaca anlatılan öykülerin ve böylesine güzel kurulmuş romanların verdiği doyu­mun yanı sıra o modern yaklaşım da Austen'ın yapıtlarının günümüzde bi­le her türden okura seslenebilmesi­nin nedenlerinden biridir. Austen'ın ro­manlarının sağlam yapısı ve dar çev­relerde yaşayan sıradan insanların tra­ji­komik yaşamını tüm çıplaklığıyla sergilemesini sağlayan teknik yetkin­liği, günümüz eleştirmenlerini de hay­ran bırakmaktadır.

Jane Austen, 1815'te, 39 yaşındayken tamamladığı Emma'nın en sevdiği romanı olduğu söyler. Aşk ve Gurur ve Mansfield Parkı gibi romanların yazarının gözbebeğidir Emma. Bir taşra kasabasındaki üç genç kızın gerçek aşkı arayışını anlatan roma... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
Daha Fazla Göster

cerisama şu an ne okuyor?

Otostopçunun Galaksi Rehberi (#1-5)

%0

Favori Yazarları (1 yazar)

Favori yazarı yok.