ali burhan inci

3 takip ettiği ve 6 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

ali burhan inci kütüphanesine ekledi.
Beyaz Diş

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.\n\nBir kızıl derili kurt kırmasının dramatik öyküsünü anlatır.\n\nUnutulmaz bir serüven öyküsü olan Beyaz Diş, bir Kızılderili kurt kırmasının öyküsünü anlatır. Savaşçıların en büyüğü olan Beyaz Diş, vahşete vahşetle... karşılık verir. Ta ki, şefkate şefkatle karşılık verme şansını bulana dek...Beyaz Diş, modern dünyanın vahşetini kendi üslubuyla apaçık betimleyen ve bu karikatürize edilmiş gerçekliği geri püskürten unutulmaz bir başyapıttır.\n\n\n\nOkumaktan büyük keyif alacağınız birbirinden güzel hikayelerden oluşan Resimli Çocuk Klasikleri VCD Film hediyesi ile sizler için hazırlandı.\n\nABDli yazarlardan Jack London (1876-1916), yaşam kavgasını anlatan roman ve öykülerinin yanı sıra; hayvanların yaşam kavgasındaki ilkel içgüdüyü betimlemekte de büyük ustalık göstermiş dünya edebiyatının önde gelen adlarından biridir. Anatole Franceın deyişiyle, Jack Londonun yapıtlarının tümünde kımıl kımıl yaşam ve düşünce kaynar. Doğa-insan ilişkisini ele aldığı Beyaz Diş yazarın yabancı dillere en çok çevrilen romanları arasındadır.\n\n\n\nBeyaz Diş, kurt olarak doğmuş ve vahşi doğada yetişmiş bir hayvanın, efendisi tarafından sevgi ve dürüstlükle evcilleştirilmesinin öyküsünü anlatmaktadır.

Beyaz Diş dünyaca ünlü bir romandır. Bu öykünün bu kadar sevilmesinin nedeni, yazarın, gücü ve cesareti sayesinde hayatta kalan kahramanlarını, unutamayacağımız birer efsane haline getirmesidir.\n\nBeyaz Diş: Kanadanın kuzeyindeki vahşi ormanlardaki yaşamın büyüleyici bir romanı. Kurt ile köpek melezi olan Beyaz Diş, hem insan hem de hayvan düşmanlarına rağmen vahşi Yukonda hayatta kalabilmek için doğuştan gelen gücü ve cesaretiyle birlikte içgüdülerine güveniyor. Sürükleyici ayrıntılarla, Jack London, çetin ve acımasız bir ortamda türler arasındaki hayatta kalma savaşının vahşi gerçeklerini göz önüne seriyor. Vazgeçilmez çocuk klasiği Beyaz Diş, Jack Londonın en değerli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.\n\n1906 yılında Beyaz Diş yayınlandığında, Jack London artık ünlü bir yazar olma yolunda önemli adımlar atmış, sadece Amerikada değil, dünyanın başka ülkelerinde de popülerleşmeye başlamıştı. Beyaz Diş, Kuzeyin acımasız vahşi dünyasında hayatta kalma mücadelesini anlatan en başarılı, en büyüleyici romanlardan biridir. Yazar bize, boyun eğmez, amansız bir doğal ve sosyal çevrede, insan ve hayvanın yaşama mücadelesini etkileyici bir gerçekçilikle sunar.\n\nBeyaz Diş, San Franciscoda gemiden indi. Şaşkınlıktan öylece kalakalmıştı. Zaten güç denen şeyi, nedenini kendi de bilmeden içgüdüsel bir kavrayışla tanrılara ait bir özellik olarak kabul etmişti. Ancak San Francisconun çamurlu kaldırımlarında yürürken beyaz adamların tanrısal gücü hiç bu kadar şaşırtıcı gelmemişti ona. O bildiği odundan yapılmış kulübelerin yerini kule gibi yükselen binalar almıştı. Caddeler binbir türlü tehlikeyle doluydu. El arabaları, otomobiller, kocaman atların çektiği büyük at arabaları... Caddelerde vızır vızır dolaşan, diğer araçların arasında bağırıp çağırarak kendisine yol açan elektrikli dev taşıtlar, tıpkı kuzeyin uçsuz bucaksız ormanlarından tanıdığı vaşaklar gibi çığlık çığlığa ilerliyorlardı.\n\nKaranlık ladin ağaçları ormanı, donmuş nehrin her iki yakasında yer alıyordu. Arazi öylesine cansız, ıssız ve soğuktu ki hüzün kelimesi bile onu tanımlamada yetersiz kalıyordu. Sessizlik her yanı sarmıştı. Ama yine de bu uzak yabani topraklarda dirençli bir yaşam vardı.\n\nİlkel bir dünyaya kavuşmak için uygarlıktan kaçacağı yerde, insanların arasına katılmak için ormanı terkeden vahşi bir köpeğin acı, buruk, şaşılası bir yaşama tutkusuyla dolu çarpıcı öyküsüdür Beyaz Diş. Gözleme ve deneye dayanan o yalın gerçekçiliğiyle Jack Landon insanın insanla ve doğayla olan mücadelesini yine destansı boyutlara ulaştırıyor. Bir bakıma Vahşetin Çağrısının devamı sayılan bu sürükleyici romanı bir solukta okuyacağınıza eminiz.\n\nGece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti.Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu ve doğanın harekete geçtiğini görmek için bütün duyularını zorladı. Issızlık içinde dehşetli bir tehlikenin pusuda olduğu hissi onu korkutuyordu. Panik içinde kampa doğru çılgınca koşmaya başladı. Koşa koşa ormandan çıktı ve ay ışığıyla aydınlanmış, gölgesiz ve karaltısız bir düzlüğe geldi. Ama kamp yoktu ortalıkta..Arka ayakları üzerine çöktü, burnunu aya doğru kaldırdı.Yalnızlığının verdiği buruklukla beraber korkusu da artmıştı.Geçmişteki acıları ve geleceğin korkularını anlatan uzun ve acıklı bir uluma tutturdu. Bu onun, ilk uzun ve acı dolu ulumasıydı.. ...\n\nKendi cinsinden ve insanlardan nefret gördüğü, hiç durmadan onlarla mücadele ettiği için büyümesi çabuk fakat tek yönlü oluyordu. İçindeki şefkat ve sevginin filizlenmesi olanaksızdı. Böyle şeyler için en küçük bir umudu bile yoktu. Kuvvetliye boyun eğmek, zayıfı ezmek kuralını öğrenmişti. Gri Kunduz kuvvetli bir tanrıydı. Bu yüzden Beyaz Diş ona boyun eğiyordu. Fakat kendisinden küçük olan köpek, ezilmesi gereken zayıf bir yaratıktı. Onunki kuvvet yönünde bir gelişmeydi. Devamlı acı çekmek, hatta mahvolmak tehlikesine karşı koyabilmek için, yırtıcı ve savunmacı özellikleri aşırı derecede gelişmişti. Diğer köpeklerden daha çabuk hareket ediyor, daha hızlı koşuyordu. Onlara oranla daha hileci, daha öldürücü, daha çevikti. Çelik gibi kasları, ipince sinirleri olan, cesur, zalim, yırtıcı ve akıllı bir hayvan olup çıktı. Bütün bu niteliklere sahip olması şarttı, aksi halde ne ayakta durabilecek ne de içinde bulunduğu bu düşman çevrede yaşayabilecekti.\n\n\n\nHayatın rengi, her insan için farklıdır ve her gün farklı bir biçimde çıkar karşısına... Peki, başka varlıkların gözünden bakınca nasıldır hayat? Onların da bizler gibi kederleri, sevinçleri ve kavgaları var mıdır?Beyaz Diş bu soruların cevabını arıyor. Yarı kurt, yarı köpek Beyaz Dişin gözüyle dünyayı, yaşamı ve her şeye rağmen ayakta kalma mücadelesini anlatıyor. Her şeyin ortasında sandığımız insanı her zamankinden farklı bir yerde buluyorsunuz bu eserde... Zira insan, bu kitapta bir başka insanın değil, bir kurdun gözlerinden anlatılıyor ve yargılanıyor.Dünya klasiklerinden biri sayılan Beyaz Diş, dışımızdaki dünyayı bize yaklaştıran, bize farklı açılardan bakmayı öğreten bir eser. Bu romanı okuduktan sonra, hayata bakışınız değişecek ve diğerlerinin dünyasını daha iyi anlayacaksınız.\n\nIrmak, boydan boya buz tutmuştu. Kuzeyin bu akıllara durgunluk veren karlarla kaplı yolları vahşetin tanımıydı sanki...Herşeye karşın yaşam sürüp gidiyordu. İşte ileride bir köpek sürüsü kızağı sürükleyip götürüyordu. Kızakta iki adam ve bir tabut vardı....\n\nuzeyin soğuk ormanlarında yaşam kavgası...Açlık ve hayatta kalma çabası...Beyaz Diş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı dolaşıyor. Ormanda yapayalnız, hayatta kalmaya çalışıyor. Bir gün, na dek yaşadığı mağaranın duvarını geçip hayata atılıyor e her şeyi en başından keşfetmeye koyuluyor. Vahşi doğanın çetin şartları, yaratılışındaki sertliği gün geçtikçe daha çok besliyor. Ve sonunda Beyaz Diş, amansız bir kurt oluyor. Derken efendiyi, yani insanı tanıyor.Usta yazar Jack London, Beyaz Dişte bir kurt ve ona sahip çıkan farklı efendiler üzerinden evcilleşmenin imkânını sorguluyor.\n\n

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
ali burhan inci okumuş.
Üsküdar`da Bir Attar Dükkanı

Yazar, ebru sanatının son ustalarından Mustafa Düzgünmanlara âit attâr dükkânı ve çevresindeki şahsiyetlerle ilgili hâdiseleri kendine has tatlı bir üslûpla anlatmaktadır.Türkiye Yazarlar Birliği 1996 Hatırat Dalında Birincilik Ödülü.

Yazar, ebru sanatının son ustalarından Mustafa Düzgünmanlara âit attâr dükkânı ve çevresindeki şahsiyetlerle ilgili hâdiseleri kendine has tatlı bir üslûpla anlatmaktadır.Türkiye Yazarlar Birliği 1996 Hatırat Dalında Birincilik Ödülü.

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
ali burhan inci okumuş.
Sevda

Sevda; aşk. hayal ve gençlik rüyaları peşinde hayatını çıkmazlara atan bir genç kızın dram dolu. acı dolu ve ibret dolu hayatını dile getirmektedir. Olaylar zinciri o kadar etkileyici. o kadar şaşkınlık verici ve o kadar ibret dolu ki. insan kendini tutamıyor Bu kadar da olur mu? diyerek kendinden geçiyor.Aslında bu kitap günümüz gençliğinin yaşamakta olduğu hayatı anlatmaktadır. Bir anlamda her genç bu kitapta kendini görecektir; kendi hayatından sahnelulacaktır. Daha da önemlisi bu sahneleri ibretle ve dehşet içinde izleyince kendi hayatını da sorgulama ihtiyacı hissedecektir.Bu kitabı okuyan her kişi. bir an önce dostlarına da okutma çabasına düşecektir.Gözyaşlarıyla ve ibretle bir kitap okumak istiyorsanız. buyurun...Bir başka hayat hikayesinde buluşmak üzere...

Sevda; aşk. hayal ve gençlik rüyaları peşinde hayatını çıkmazlara atan bir genç kızın dram dolu. acı dolu ve ibret dolu hayatını dile getirmektedir. Olaylar zinciri o kadar etkileyici. o kadar şaşkınlık verici ve o kadar ibret dolu ki. insan kendini ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
ali burhan inci şu an okuyor.
Ruhlar Kuyusu - Gerçeklik Teorisi

Yarın, gelecek hafta, gelecek ay, gelecek yıl ve gelecek yüzyılda neler olacağını;
Hatta dün, geçen hafta, geçen ay, geçen yıl ve geçmiş yüzyılda neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız!
Siz bu kitabın kapağını açtığınız andan itibaren, bilin ki dünya aydınlık bir sabaha uyanmakta.
Bir zamanların hasta adamı artık iyileşti, gücü ve kudreti eskiden olduğu gibi yerine geldi.
Dünyanın neresinde olursa olsun, mazlumun çığlığını duyan, ona kulak veren bir millet var artık.
Bilin ki kandan, gözyaşından, acılardan beslenenler yok olmaya mahkûmlar.
Her nerede birbirini öldüren kardeşler gördüyseniz, arkasındakiler onlardı.
Her nerede açlıktan ölenler varsa, ekmeğini çalanlar onlardı.
Nihayet yıllardır ülkemizde ördükleri kirli ağları deşifre edildi. Ne yaptılar, nasıl yaptılar, nerelerde yaptılar; hepsi ortaya döküldü.
Bütün dünya görsün ve bilsin ki, asıl mücadelemiz şimdi başlıyor.
Soru sormanıza lüzum yok!
Soracağınız soruların cevaplarını bu sözlerin arasında mutlaka bulacaksınız. Kalanını da gerçekleştikçe göreceksiniz zaten...
Okurları tarafından aylardır beklenen, Usta gazeteci Turgay Güler tarafından kaleme alınan sıra dışı üçlemenin son kitabı Ruhlar Kuyusu Mart 2014'te okurlarıyla buluşuyor.

Mayıs 2013'te raflarda yerini alan serinin 2.kitabı Sır Küpü ile onbinlerce okura ulaşan haftalarca çok satanlar listesindeki yerini koruyan sıra dışı üçlemenin son kitabı yine kitap listelerini alt üst edecek.

Kasım 2013'te yayınlanması planlanan Ruhlar Kuyusu, ülke gündeminde yaşanan sıra dışı gelişmeler sonucunda Mart 2014'de ertelenmişti. Ülke Tv kanalında yaptığı programlar ile hatırı sayılır bir hayran kitlesi bulunan Turgay Güler, bu kitabında ki ön görüleriyle yine gündemi saracak.

Yarın, gelecek hafta, gelecek ay, gelecek yıl ve gelecek yüzyılda neler olacağını;
Hatta dün, geçen hafta, geçen ay, geçen yıl ve geçmiş yüzyılda neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız!
Siz bu kitabın kapağını açtığınız... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
ali burhan inci bir yazarı favorilerine ekledi.

Çağdaş Türk romancı, öykücü ve şair. Aynı zamanda 1942-1946 yılları arasında TBMM'de Kahramanmaraş milletvekilliği yaptı.

23 Haziran 1901'de İstanbul'da doğdu.1923 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Liselerde ve yüksek okullarda çeşitli dersler okuttu. 1939 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne atandı. 1942-1946 yılları arasında Maraş Milletvekili olarak görev yaptı. Bir süre Milli Eğitim müfettişliği yaptı. Sonra 1949 yılında Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki görevine döndü. Gençlik yıllarında Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'in talebesi ve dostu olmuş, Batı edebiyatından Paul Valéry ile Marcel Proust'u kendisine üstad olarak seçmiştir. Bu yazarlar edebiyatta güzellik ve mükemmeliyete önplanda yer verirler. Onlara göre edebiyat, tıpkı resim ve musiki gibi "güzel sanat"tır. Onlardan farkı, boya ve ses yerine, insanı ve hayatı anlatmada bu iki vasıtadan çok daha zengin olan dili kullanmasıdır.

Tanpınar şiiri hayatının en büyük ihtirası haline getirmiş, fakat asıl kabiliyetini şiir estetiğine göre yazdığı mensur eserlerde göstermiştir. İlk şiiri 1920’de yayımlanmıştır. Geniş okuyucu kitlesi onu umumiyetle lise kitaplarına ve antolojilere giren "Bursa'da Zaman" şiiri ile tanır. Altmış kadar şiirinden ancak otuz yedisi ile, tek şiir kitabını ölümüne yakın çıkardı: Şiirler (1961; Bütün Şiirleri adıyla genişletilmiş olarak 1976). Şiirlerinde bir imaj ve müzik kaygısı taşıdığı, hikâye ve romanlarında da, başta zaman teması olmak üzere, psikolojik anları, bilinçaltını aradığı, yansıttığı görülür.

Çeşitli baskıları olan eserleri Dergah Yayınları’ nda toplanmaktadır. Enis Batur 1992 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar'dan “Seçmeler” adlı bir kitap hazırladı. Yazar ile ilgili yayınlanmış en son eser 2007 yılının sonunda çıkan "Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa"dır. Eser Tanpınar'ın 1953 yılında yazmaya başladığı ve 1962 yılında vefatına kadar tuttuğu notlardan oluşmaktadır. Hayatı boyunca sağlığından şikâyetçi olan Tanpınar, 23 Ocak 1962 günü geçirdiği kalp krizi ile Haseki Hastanesi'ne kaldırıldı. Ertesi sabah, ikinci bir krizle hayata veda etti. Namazı Süleymaniye Camii'nde kılınan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın cenazesi Rumeli Hisarı Kabristanı'nda, hocası ve dostu Yahya Kemal'in yanı başına defnedildi. Mezartaşı üzerinde çok bilinen şiirinin iki mısraı hakkedilmiştir:
"Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında".

Çağdaş Türk romancı, öykücü ve şair. Aynı zamanda 1942-1946 yılları arasında TBMM'de Kahramanmaraş milletvekilliği yaptı.

23 Haziran 1901'de İstanbul'da doğdu.1923 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Liselerde ve yüksek ok... tümünü göster

9 yıl, 2 ay
ali burhan inci okumuş.
Kütük

Ömer Seyfettin, öykücülüğümüzün büyük ustası ve sade dilcilik akımının öncüsüdür. Rumelide bulunduğu yıllarda Yunan, Sırp, Bulgar ayrılıkçı komitelerinin gizli çalışmalarını sezmiş, ileride yazacağı yapıtlar için gözlemler yapıp malzemeler toplamıştı. Ulusçu ve idealist bir yaklaşımla, birçok öykülerinde bunları işledi. Doğru bulduğu tarihsel ve toplumsal değerleri savundu, yanlış bulduklarını eleştirdi, yerdi. Çökmekte olan bir devletin bireylerini yurt ve ulus sevgisi aşılayarak moral vermeye, bölücü, ayrılıkçı akımlara karşı, ulusal bütünlüğü savunmaya çalıştı.

Ömer Seyfettin, öykücülüğümüzün büyük ustası ve sade dilcilik akımının öncüsüdür. Rumelide bulunduğu yıllarda Yunan, Sırp, Bulgar ayrılıkçı komitelerinin gizli çalışmalarını sezmiş, ileride yazacağı yapıtlar için gözlemler yapıp malzemeler toplamıştı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

ali burhan inci şu an ne okuyor?

Ruhlar Kuyusu - Gerçeklik Teorisi

%0

Favori Yazarları (3 yazar)

Favori yazarı yok.