HBU

6 takip ettiği ve 6 takip edeni var. 61 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

HBU bir kitabın resmini değiştirdi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
HBU kütüphanesine ekledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
HBU kütüphanesine ekledi.
Atlantis'ten İstanbul'a

Karların oluşturduğu çığlar ve dağların tepelerindeki buzullar, yapıştıkları kayaları da beraberinde sürükleyerek koca bir nehir gibi, gece boyunca, odayı da içine alan geniş bir alana aktı, durdu.

Ardından lapa lapa yağmaya başlayan kar, öyle bir örtüp de saklamıştı ki her şeyi; sabah olduğunda, obanın bulunduğu topraklar üzerinde binlerce yıldan beri hiç kimsenin yaşamadığı sanılırdı.

Geride hiçbir iz bırakmadan, hep birlikte yok olmuşlar, gecenin sessizliği tekrar Uygur ellerine egemen olmuştu...

Karların oluşturduğu çığlar ve dağların tepelerindeki buzullar, yapıştıkları kayaları da beraberinde sürükleyerek koca bir nehir gibi, gece boyunca, odayı da içine alan geniş bir alana aktı, durdu.

Ardından lapa lapa yağmaya başlayan kar, öyle bi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
HBU kütüphanesine ekledi.
İllet

İstanbul'un simgelerinden biri olan ve aşkı, romantizmi, yalnızlığı anımsatan Kızkulesi'nin ölümler, infazlar ve karanlıklarla dolu geçmişine daha önce göz atmış mıydınız? İyiye ve estetiğe hitap eden, yıllarca en saf hislerle benimsenmiş objelerin, karanlıklarla dolu görünmez bir geçmişe sahip olabileceği ihtimali pek düşünülmez. Aslında bazı bildiklerimiz sadece buzdağının görünen kısmıdır. Ailelerinin geçmişinden habersiz yaşayan şimdiki nesil, İstanbul'a tekrar musallat olan illet ile birlikte kendilerini yüzyılı aşkın bir tarihin, cinayetlerin, ilkel inanışların, mitolojik tanrıların, şeytani planların içinde bulur.İstanbul, 1893'ten sonra yine boğaz sularından yayılan benzer bir istilayla yüzleşmek üzeredir.

"Kolera metrelerce yükseklikteki azgın bir dalga, İstanbul ise bu dalgaya tutulmuş küçük bir sandaldı. Sandala vuran o azgın dalgalar ara sıra gelip gidiyor; her defasında sayısız canı bedeninden ayırıp götürüyordu. Kızkulesi ise ilk defa 1831'de bu illetin ortasında yer almış; bir anda, hastalığa yakalananların şehre uzaktan baktıkları soğuk, ulaşılmaz ve mikroplu bir karantina adasına dönüşüvermişti. Kulenin gizli tarihi; herkes tarafından bilinen zarafetin, yalnızlığın, hüznün, romantizmin üstüne, çok az kişinin bildiği suçluluk mazisi eklemişti."

İstanbul'un simgelerinden biri olan ve aşkı, romantizmi, yalnızlığı anımsatan Kızkulesi'nin ölümler, infazlar ve karanlıklarla dolu geçmişine daha önce göz atmış mıydınız? İyiye ve estetiğe hitap eden, yıllarca en saf hislerle benimsenmiş o... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
HBU kütüphanesine ekledi.
Ateş Denizi

Ateşten Dönemlerin Romanı...
Bu ateş denizinin iki yakası var...
Bazen bir nehir gibi akıyor ve önüne geleni sürüklüyor. Bazen kara bir rüzgâr onun başını döndürüyor. Ateş, içindeki balıklan da yakıyor. Akılla ruh cenk ediyor orada. Doğu ile Batı ateş iğneleriyle birbirine geçiyor. Aşk, bazen yokluk elbisesi giyiyor. Bazen bir yağmura dönüyor. Edebiyat, tarih, müzik alev almış at gibi koşuyor. Ses bir ruh bulutu gibi sürükleniyor meçhulde. Kültür tarihinin son bestesi.
"Gazetelerin birinci sayfaları bir aydır öztürkçe, öztürkçe soyadı, radyolarda alaturkanın yasaklanması, öz Türk musikisinin yaratılması, millî opera, Ayasofya Camiinin müze yapılması, iki gündür de ağa, hacı, hafız, hoca, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi, molla, hazretleri gibi lakap ve unvanların kaldırılması hakkında haberlerle dolup taşıyordu. Ama mesela Muştaki zelzele felâketi kısacık bir haberle geçiştirilmişti."
Bir yüzyıl yangınlarla, savaşlarla, işgalle boğuşmuş, perişan bir İstanbul.
Cumhuriyetle birlikte her gün yeniden kurulan bir ülke. Her sabah yeni bir değişime uyanan aydınlar. İnkılâp ruhunun kimi zaman serseri kurşunlarının gölgesinde hayatta kalma çabaları. Üniversite reformuyla Darülfünundaki görevinden kovulan Galip Beyin evrakından yola çıkılarak yazılan bir serencam.
Beşir Ayvazoğlunun kaleminden, 1930lu yılların Türkiyesine dair, belge niteliğinde bir roman.

Ateşten Dönemlerin Romanı...
Bu ateş denizinin iki yakası var...
Bazen bir nehir gibi akıyor ve önüne geleni sürüklüyor. Bazen kara bir rüzgâr onun başını döndürüyor. Ateş, içindeki balıklan da yakıyor. Akılla ruh cenk ediyor orada. Doğu ile Batı a... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
HBU kütüphanesine ekledi.
Agnes Grey

Agnes Greyde Anne Brontë, Viktorya dönemi İngilteresinde, bir mürebbiyenin toplumsal sınıflar arasına sıkışmış yaşantısını anlatır. Romancı olan diğer kardeşleri Emily ve Charlottea göre, daha doğrudan ve naif bir üslupla yazan Anne, kendi hayat hikâyesinden sahneleri de malzeme olarak kullanır. Katı bir sınıf sistemine sahip, okuryazarlık oranının düşük olduğu Viktorya döneminde Brontë kardeşler, aldıkları eğitime rağmen mütevazı bir yaşam sürdürmüşlerdi. Romanlarını pastoral yaşam, ilişkilerdeki görünmez kurallar, kaba, doğal ama özgür ruhlar, ahlaki yargılar üzerine kurmuş, yazdıklarıyla toplumlarının dönüşmesine de katkıda bulunmuşlardı. Entelektüel yoğunluk, duygusal açlık ve ahlâki sorumluluk arasında kurulmaya çalışılan dengenin yansıtıldığı Agnes Grey, toplumsal yaşama dâhil olmaya çalışan kadınlar üzerine gerçekçi gözlemleriyle, romantik bir klasiğin ötesine geçmektedir.

Agnes Greyde Anne Brontë, Viktorya dönemi İngilteresinde, bir mürebbiyenin toplumsal sınıflar arasına sıkışmış yaşantısını anlatır. Romancı olan diğer kardeşleri Emily ve Charlottea göre, daha doğrudan ve naif bir üslupla yazan Anne, kendi hayat hikâ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Daha Fazla Göster

HBU şu an ne okuyor?

Konuşmalar

%6
Sayfa 10.

GİO Ödülleri 2013 - Seçilmiş Öyküler

%17
Sayfa 79.

Puslu Kıtalar Atlası

%0

Favori Yazarları (14 yazar)

Favori yazarı yok.