Meleklerin Kanı (Lonca Avcısı, #1)

En Son Değerlendirmeler

10 puan

Meleklerin Kanı
Geçen hafta bitirdim bu kitabı , gerçekten güzel bir konusu vardı.Artemis Yayınları serinin devamında çok ara vermezse bayağı ilgi görecekler gibi hissediyorum.Ama takıldığım bir nokta varki Allah hak getire! Çevirisine öldüm. İçerisinde ‘’ KANKA ve CANİKOM ‘’ kelimeleri geçen bir kitapla da karşılaştım sonunda.Belki kelimeler uygun yerlerde kullanıla o kadar gözüme batmazlardı ama ‘’Senin … yatak kankan olmak istemiyorum.’’ Cümlesi anlamsızdan bile öte!
Neyse kitaba gelirsek ; kitap oldukça etkileyici bir konuya sahipti.Baş Melekler tarafından vampire dönüştürülen insanlar dönüşümden kısa bir süre sonra efendilerinin buyruğuna karşı gelip , asileşiyor ve kaçıyorlar.Şehirde ise bunların izini sürmek Elena Deveraux adındaki avcı kızımıza düşüyor.Elena bir Lonca Avıcısı’dır ve Lonca üssüne bağlı çalışmaktadır.Avcı denilmesine kanmayın.Elena’nın işinin açılımı Baş Meleklerden kaçan vampiri yakalamak , sonrada onu efendisine teslim etmektir , vampire herhangi bir şekilde zarar vermez.-En azından kendini korumak zorunda kalmadığı sürece..-
Yazarın kurgusunda yarattığı New York’da işler oldukça ilerlemiş durumda.Öyle ki insanlar vampirlerin ve meleklerin varlığından haberdarlar.Özellikle de melekler insanlar için tapılası durumdalar.Elena , Lonca’daki en iyi iz sürücü avcılardan biridir.Asi bir vampir kaçtığından onun kokusunu alabileceği herhangi bir şeyi kokladıktan sonra vampirin nerede olduğunun bir önemi olmaz.En kısa süre içerisinde onu bulur enseler ve efendisi olan Baş Melek’e teslim eder.Eee tabi bu da oldukça yüklü bir kazanç sağlar.Elena’nın Lonca’daki Direktörü –ve en yakın arkadaşı- Sara , bir gün Elena adına New York’un en korkulan Baş Melek’i Rapheal’den bir iş teklifi ve oldukçada yüksek bir ödeme alır.Elena ise bir başmelekle iş yürütmenin bedellerini bildiği için başına gelecekleri az buçuk tahmin eder.Ama ödeme o kadar cazip gelir ki sevgili avcımız asi bir vampiri daha yakalamaya çalışmaktan ne çıkar diye düşünür.Tabi bulması gereken bir vampir ise..

Elena işinde oldukça iyi bir Lonca Avcısı olmasının yanı sıra çok sert ve boyun eğmez bir kadın.-Bu kişiliğine ve Rapheal’in sağ kolu vampir Dmitri’ye kafa tutmasına hayran kaldım.-Küçükken yaşadıkları ve ailesinin kendisini reddetmesi yüzünden kimseye taviz vermiyor.Dediğim dedik , vampirmiş , baş melekmiş hiç sallamayan birisi.Rapheal ise işinde iyi olan bu Lonca Avcısı onların sorununu çözecek gibi görününce onunla bir görüşme ayarlar.Elena’dan kayıp bir meleği hatta ‘’baş melek’’i bulmasını ister.İşte işler bu kısımdan sonra sarpa sarar.Elena daha önce hiçbir meleğin izini sürmemiştir.Bir baş meleğin izini sürmekse ona imkansız görünür ama Rapheal , Elena’ya bu işten kaçış olmadığını çok net ifade eder.Birde işi kabul ettikten sonra Rapheal ile uğraşması ve onun baştan çıkarmalarına karşı koymaya çabalaması Elena için oldukça zorlu bir süreç oluşturur…

Yalnız Rapheal’e bayıldım.Elena ne kadar dediğim dedikse , Rapheal’de o kadar hırslı.Elena’yı kafaya koyduktan sonra pes etmek gibi bir durumu kabul etmedi , etmiyor.Elena’yı elde edene kadar durmak yok.Ama tabi birde bu sırada Elena’nın onun içindeki insan yanını ortaya çıkarıp onu insanlaştıracağını öğreniyor..
Bu seriye bayıldım.Soluksuz okunan bir kitaptı.Sonunda soru işaretleri ile bitti devamı gelene kadar çatlamazsam iyidir.

9 puan

http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/09/kitap-yorumu-meleklerin-kan-nalini-singh.html

Meleklerin Kanı, uzun zamandır okunacaklar listemde bulunan kitaplardandı. Ancak okumam ancak Türkçe çevirisi çıktıktan sonra mümkün olabildi. Tabii ben yine İngilizce versiyonunu okudum. Bu yüzden bazı terimleri birebir aktaramayabilirim.

Meleklerin Kanı/Angels' Blood, Lonca Avcısı/Guild Hunter serisinin ilk kitabı. Nalini Singh, Psy-Changeling serisiyle tanınan ve "paranormal romance" okurları arasında çok sevilen bir yazar. Lonca Avcısı/Guild Hunter ise hem "paranormal romance" hem de "urban fantasy" türlerine girebilecek türde başarılı bir seri. Açıkçası bu kitap sayesinde urban fantasy'i ne kadar sevdiğimi tekrar hatırladım. Bundan sonraki kitap seçimlerimde büyük etkisi olacak bu farkındalığın.

Elena Deveraux, bir Lonca Avcısı. Ona "vampir avcısı" da diyebilirsiniz. Tabii Elena, vampirlerin kalplerine kazık saplamıyor. O farklı türden bir yöntem kullanıyor. Tüm Lonca Avcıları'nın kullandığı yöntemi: Vampirleri götürüp başmeleklere teslim ediyor.

Nalini Singh'in yarattığı yeni dünyada insanlar meleklerin de vampirlerin de var olduklarından haberdarlar. Bu dünyanın yöneticileri başmelekler diyebiliriz. Lonca Avcıları ise başmeleklerin işlerini yapmalarına ve huzuru korumaya yardımcı oluyorlar bir nevi. Yoldan çıkmış bir vampir oldu mu onu yakalayıp başmeleklere teslim ediyorlar. Bu arada vampirleri de melekler yaratıyor. Yaratılmaya layık görürlerse.

İşte Elena bu dünyanın içinde yetişmiş bir genç kadın. O tam bir Avcı. Sevdiğim cinsten bir kadın karakter. Güçlü, kimsenin altında ezilmeyen ve ağzına geleni söyleyen türden. Pek çok Lonca Avcısı'nın aksine onda doğuştan Avcı içgüdüleri var. Vampirlerin kokularını çok uzaktan alıp, ayırt edebiliyor. Bu da onu konum olarak hayli yükseklere taşıyor elbette.

Elena'nın sıradan Avcı ritüelleriyle renklenmiş yaşamını başaşağı etmek için tek bir şey gerek: Bir başmelek. Raphael burada sahneye çıkıyor. Şehrin en güçlü başmeleklerinden biri, Elena'yı yanına çağırıyor. Elena kendisi için tehlike çanlarının çaldığını düşünüyor. Çünkü herkesin hergün bir başmelekle görüştüğü söylenemez.

Başmelek Raphael, Elena'yı öylesine çağırıyor olamaz, değil mi? Ondan istediği bir şey var. Yeni bir av için Elena'ya ihtiyacı var. Ama bu seferki av, sıradan bir vampir değil. Raphael'in Elena'dan istediği şey, bir başmeleği avlaması. Elena'nın Avcılık yetenekleri bu sefer o kadar da işe yaramayabilir gibi görünüyor.

Lonca Avcısı'nın melekleri öyle temiz, cennetten inme, kötülük namına bir şey bilmeyen yaratıklar değil. Onlar için tek bir sözcük kullanılabilir: Tehlikeli. Archangel Tower (Başmelek Kulesi)'daki varlıkları insanların yüreğine ağzına getirmek için yeterli. Raphael de bu imajı destekleri nitelikte bir karakter olarak sunuluyor önümüze. Onun için bir insanın hayatı hiç de değerli değil. Ama Elena'da onu çeken bir şeyler var. İkili arasındaki kedi-fare oyunu işte buradan ileri geliyor.

Meleklerin Kanı'nda kafamı kurcalayan bir şey de vardı, söylemeden geçmeyeyim, meleklerin kanatları! Anladığım kadarıyla sürekli ortada bu kanatlar, okuduğum diğer melek kitaplarının aksine. Öyleyse koca koca kanatlar, normal binalara nasıl sığıyor? Hadi ulaşım için hava yolunu tercih ediyorlar, anladım ama bu içeri sığma meselesi çok kafama takıldı. Tabii düşünmesi bana zevk veriyor, Raphael'i dev gibi kanatlarıyla küçücük apartman dairesinde düşünüp düşünüp sırıtıyorum.

Kitaptaki yan karakterler, en az ana karakterler kadar hoşuma gitti. Nalini Singh, kurgudaki hassasiyeti karakterlerine de göstermiş. Raphael'in komutasındaki güçlü vampir Dmitri, Venom, melek Illium, Elena'nın arkadaşı Sara ve Ransom okuması çok eğlenceli kişiliklerdi.

Meleklerin Kanı, sevdiğim bir türe geri dönüş yapmamı sağlayan ve bayılarak okuduğum bir kitap olarak kütüphanemdeki yerini aldı. Kitap, Gece Avcısı, Ateş, Anita Blake gibi yetişkinlere yönelik paranormal serileri sevenlerin ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayacaktır.

Sağlam bir kurgu, sağlam karakterler. Lonca Avcısı/Guild Hunter serisine devam etmemem için hiçbir neden göremiyorum.

9 puan

Melekli kitaplardan hoşlanmam ama bu kitap benim için milad oldu konun işlenişi olsun beni mest etti.Biraz da bu tarz kitapları 14-19 yaş aralarına yazdıkları için okumaya başlamadan önce bir önyargım vardı ama hepsini yıktı bu kitap. En kısa sürede serinin 2. de çıksın diye bekliyorum

Profil Resmi
10 puan

çok beğenerek okudum sürükleyici sıkılmadan okuyacağınız bir kitap

10 puan

Ben böyle kitap daha önce okumadım tek söyleyeceğim bu!!!!!!

7 puan

Yorumumun tamamı için --->
http://rapunzelinkulesinden.blogspot.com.tr/2015/06/nalini-singh-meleklerin-kani-yazar-nail.html

Kitapta çoğunlukla tanıdığımız türler karşılıyor yine bizi; vampirler, melekler, vampir avcıları... Bir çoğunuz belki artık bunlar sıktı diyor olabilirsiniz ama hayır, ön yargılı olmayın :) Çünkü yazarımız her ne kadar vampirler ve meleklerle ilgili dişe dokunur bir numara çekmemiş de olsa vampir ve melekliğin arası diyebileceğim Kan Melekleri'ni yaratmış. Ayrıca kitabın bir kaç değişik yönü daha var ki bu kitaptaki melekler ve vampirler insanlardan saklanmak zorunda değil. Gayet rahat bir şekilde kocaman kanatlarıyla gökyüzünde rahatça uçabiliyorlar ve bana göre en önemli farklılık yazarımızın yaratmış olduğu dünya bir çeşit hiyerarşiyle yönetiliyor. Dünya baş melekler tarafından bölünmüş durumda ve her baş melek kendi bölgesinin kralı gibi bir şey. Ve bunlarda bizi tatmin edecek derecede bana göre. Yalnız kitabın hemen hemen yarısına kadar pek böyle vurdulu kırdılı olaylar yok, yazarımız Elena ve başmelek Raphael arasında ki çatışmaya biraz fazlaca yer vermiş olsa da sonuna doğru bu açığı kapatmayı başarıyor. Sonunda da şaşırtıcı bir sürpriz saklı bizim için.

Elena, Raphael'in sözlerinde geleceğini görebiliyordu. "Benim anılarımı almazsın," diye hatırlattı ona. "O aşamaya geldiğimizde bana istediğini yapabilirsin ama anılarımı almaya kalkma."
"Ölmeyi mi tercih edersin?"
"Evet."
"Öyle olsun"

10 puan

http://kralicekitap.blogspot.com.tr/

Elena Deveraux, bir vampir avcısı. Fakat bu kitabı okurken klasik vampir-avcı tabularınızı yıkın! Çünkü kendisi daha önce okuduğunuz/izlediğiniz diğer avcılara pek benzemiyor. Elena vampirlere kazık saplamıyor. Onların izini sürüp, paket yapıp daha sonra da efendilerine -yani meleklere- geri götürüyor. Yine bir görev sonrası yeni bir görevle ilgili mektup alıyor. Fakat ne yazık ki bu görevi veren kişi ve görevin içeriği Elena'nın arkasına bakmadan kaçacağı türden. Kitap tam da burada başlıyor diyebiliriz. Başmelek Raphael, Elena'nın başarılarından ve yeteneklerinden haberdar olduğunda, ona sonuna kadar gidilmesi gerçekten zorlu bir görev veriyor. Ne bu zorlu görev derseniz, Elena'nın yeni görevi; bir BAŞMELEĞİ avlamak!

Çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim kitap ile ilgili. Girersem bolca spoiler verme eğilimim var ne de olsa. Öyle çok farklı, çok mükemmel kurgusu veya karakterleri var demiyorum ama okursanız kesinlikle seveceksiniz! Her şeyden önce akıcılığı ve olayların devamlılığı sürekli tetikte kalmanızı sağlıyor. Sadece baş karakterler değil yan karakterler de bir o kadar eğlenceli ve dikkat çekici. Özellikle Dmitri ve Illium kesinlikle benim için Raphael'le yarışır durumdalar. Lafı fazla uzatmadan, kitapta aradığınız her şeyi -aşk, şehvet, gerilim, tutku, mizah..- bulacağınıza da eminim.

8 puan

Artemisin çevirisi daha iyiydi :(

Profil Resmi
6 puan

Taze bitmisken genel yorumumu yapayım, ceviri ozellikle zorlayıcı idi cok kotu olmada ortalamada kalmıstı ve bariz bi sekilde okuma rahatlıgına darbe vuruyordu, genclerin okuyabilicegi meleklere ve vampirlere yeni bir bakıs acısı getirmis. Kesinlikle akıcı ve konu rahat ilerliyor tahmin edilebilir bir son olsada 2. Kitap icin mukemmel bir yerde bitmis lakin kitabın turkcesi daha cıkmamıs cıkıcak gibide gozukmuyor.. serileri arka arkaya okumayı seviyorsanız bekleyin benim gibi arastırmadan okumaya baslamayın

10 puan

Simdi ben gecenin bilmem kacinda ciglik atsam @artemisyayinlari beni duyarmi ? Salya sumuk oturup aglasak serinin devamini cikartirmi ki ???? Neden guzel seri devamlari cikmaz ki ? Ah Artemissssss Nasil anlatsam nasi dile getirsem bilemedim Elena tam bir guclu kadin karakteri !!! Tapilasi !
Raphael ise ah ( gidin kendinizi naska bas melek bulun o benim ) bir bas melek . Otoriter buyurgan alici ve kesinlikle verici degil
Kitabimizi #UtopikKizlar.saolsun herkes bilsin tanisin diye tur hazirlamislardi ve bende sonunda alip okudum serinin devami olmadigi icin.okuma konusunda istemiodum amaaaa Raphael'e karsi koyamafim.daha fazla.
Son sayfalardan.kisa bi alinti paylasim ve gerisine siz karar verin ! /
Tam o sirada neaon tabela, binadan buyuk bir gurultuyle koptu. Elena yalniz basina dusmuyordu, kollarinda oldugu Raphael'le butunlesmis dudaklari birbirine kenetlenmisti. Kanatlari nerdeyse mahvolmus, ruhu bir olumlununkine karismis bir sekilde Raphael de Avci'yla birlikte asagi yuvarlandi.
" Bu olumse Lonca Avcisi, " diye konustu zihninden, melek atesi kemiklerini kavuruyordu, kalbine dogru yol aliyordu, " o zaman seninle oteki tarafta gorusecegiz. "

10 puan

http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/nalini-singh-meleklerin-kan-guild.html

Normalde melekli şeytanlı kitaplar okumam biliyorsunuz, okuduklarım da zaten sayılıdır. Ancak Meleklerin Kanı, ilk basımından sonra çok söz ettirmiş ilk çıkan yayınevi dolayısıyla almaya cesaret edememiştim. Seri bitmeden okumam diyordum ki imdadıma Yabancı Yayınları yetişti. Serinin devamını kısa sürece getireceklerinin güvencesiyle okudum kitabı ve her bir satırından ayrı bir haz aldım kitabın.

Süperdi! Ve şimdi heyecanla 2. kitabı bekliyorum.

Nalini Singh'in Kara Zırh kitabını okumuştum, gerçi o kısa bir şekilde kurgulanmıştı ama yine de kalemini sevmiştim. Kurgusal gücünü de... Ondan sonra Meleklerin Kanı'nı okumak, tatmin edici uzunluk, heyecan verici bir kurguda kitap oldu benim için.

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekise; vampir avcısı olan Elena bir gün baş melek Raphael tarafından bir iş teklifi alır ve geri çevirme şansı yoktur. Bundan daha önemlisi de... bu sefer bir vampir avlamayacak olması ve kaybetme gibi bir şansının olmamasıdır. Bu av peşinde koştururken neyin içine düştüğünü öğrenmeye başlayan Elena hem kendi hayatını hem meleklerin hem insanların hayatının nasıl bir tehlikede olduğunun da farkına varır. Her gecikme bir şeyleri kaybettiklerini gözler önüne sererken bu kovalamacanın içinde baş melek Raphael ile aralarındaki kıvılcım onların inkar edemeyeceği ve ret edemeyeceği boyuta kadar çıkmaya başlamaktadır.

Kitap, avcı Elena'nın son aldığı işi tamamlama, çekimine kapıldığı baş melek Raphael ile baş etme ve düşmanıyla olan savaşlarını konu alıyor.

Nefes kesici bir heyecan içinde sürüklenirken, Elena ve Raphael'in arasındaki çekime kapılıyorsunuz.

Ben kitabı çok beğendim, bütün beklentilerimi karşılamanın yanında o kadar övgüden sonra sevemeyecek bir yer olacak mı diye düşünmedim değil ama her satırından ayrı bir keyif aldım. Son kitabına kadar merakla alıp okuyacağım bir seri :)

Şiddetle tavsiye ediyorum, kesinlikle okuyun. Üstelik ikinci kitap Başmeleğin Öpücüğü çıkmışken. Hatta ikisini beraber alıp peş peşe okumanın hazzına varın =) Şahsen ben aldım ve heyecanla kısa zamanda okumayı planlıyorum =)

10 puan

“…Bir başmelek gerçekten sevince.”

İkinci okuyuşum ama araya uzun zaman girdiği için (Artemis sayesinde kitabı unutuyordum!) ilk kez okuyormuşum moduna girdim. Serinin devam kitabının da kasımda çıkacağını öğrenince çok mutlu oldum. Şayet, Raphael ve Elena’dan daha fazla ayrı kalmak istemiyorum. Her şey daha yoğundu. İlk okuyuşumda fark edemediğim detayları bulmak, yeni, olay kurgusuna aşina olmadığım bir kitapmış hissi yarattı bende. Ama her şeyden önce o kapak ve ayraç beni benden aldı. Resmen ‘ben kaliteyim’ ‘beni alıın’ dedirten bir kapaktı. Yabancıya teşekkürler.
Konuya gelirsem (bu arada okumayan kaldıysa üzüldüğümü açıkça belirteyim hayatınızda Raphael ile henüz tanışmamış olanlara şiddetle tavsiyemdir. Bu eksikliği yaşamayın  ) Elena Deveraux doğuştan bir vampir avcısı. Koklayıp, yer tespiti yapıp, sonrada onları haklıyor. –Çok havalı değil mi?- En iyisi desem olur belki. Bana göre öyle de kendisi  Yine günlerden bir gün avını yakalayıp görevini tamamladıktan sonra yeni bir iş teklifi (teklif değil de bir emir desek) gelir. Geri çevirmesi mümkün olmayan bu teklifi, şehrin –seksi, sert, mükemmel gözlere ve kanatlara sahip- başmeleği Raphael yapar. Ve gerisi için alıp okumanız icap eder  Bütün olaylar Ellie’nin başka bir avı (sıradan olmayan bir av) yakalaması gerektiğini anladığında başlıyor ve aynı heyecanlı tonda devam ediyor. Son sayfalarda nefesinizi tutacağınıza eminim. Bana göre kusuru, arada tekrar eden birkaç kelime ve çok belli olmasa da çeviri hatalarıydı. Ama okunmayacak derecede değil.
Elena, kendisini duygusal açıdan tutan bir kız. Raphael ise kötü çocuk diyebiliriz. İlerleyen sayfalarda öyle olmadığını sizlere yeterince kanıtlıyor orası ayrı. Yine de Elena’ya oyuncağım demesi bir ara hadi be oradan dedirttin. Ama öyle bir bölüm var ki Raphael ‘güzel seviyor’ dedirten bir sahne. Hemen koşun alın!


“Kötülük tahmin etmesi kolay bir şey.” Yalandı. Çünkü bazen kötülük, sinsice içeri sızan ve en kıymet verdiklerinizi elinizden çalan, geriye bir duvara vuran yankılar bırakan pis bir hırsızdı. – Elena


“Suratıma bakmayacak mısın Elena?”
“Hayır.” Elena yukarıyı seyretmeye devam etti.
“Sana bakınca her şey karman çorman oluyor.”


“Dmitri adeta duble kremalı bir çikolatalı pasta gibi. Dışından güzel görünüyor, hepsini yemek istiyorsun ama esasında, şekerden miden bulanıyor.” Dmitri’nin duyulara hitap eden doğası boğucuydu, ağırdı, insanı çektiği kadar iten bir battaniyeydi.
“Eğer o pastaysa ben neyim?” Elena’nın dudaklarına, çenesine değen acımasız, tensel hazları canlandıran dudaklar.
“Zehir,” diye fısıldadı Elena. “Güzel, baştan çıkarıcı bir zehir.”
Raphael tam arkasında öylesine kıpırtısız oldu ki, Elena’nın aklına fırtına öncesi sessizlik geldi. Fakat fırtına çarptığında Elena’nın içinde en derine giren, onu çırılçıplak bırakan, ipeksi bir sesle geldi. “Yine de ben pastaya yumulacağına, zehirde boğulmanı yeğlerim.”


“Beni yatak arkadaşı yapmaya çalışıyordu. Geri çevirdim.”
“O teklifi tam olarak nasıl geri çevirdin?”
“Boğazını keserek.” Elena ile tanışın :))

9 puan

OMG!!!

5 puan

sadece 2 kelime:
RUHUMA HİCRAN!

10 puan

Okuyalı bayağı olmasına rağmen kitabın ismini duymam derin bir nefes alıp kalbimin sıkışmasına neden oluyor. bunun tek nedeni de yok. kitap başlı başına bir şaheser bana göre. hani bir kitap yada film vardır tekrar tekrar izleyip okusanız da sıkılmazsınız ya, bu kitap da tıpkı onun gibi. Hiçbir şekilde yabana atılmayacak ve bekletilmemesi gerek bir kitap. Eğer okumuşsanız ne dediğimi eminim ki anlamışsınızdır.

8 puan

Fantastik dünyasına meleklerle farklı bir bakış açısı getiren meleklerin kanı , ilk başlarda çok basit bir dille yazılmış gibi gelsede - bu çeviri yüzünden de olabilir emin olamadım- sayfalar ilerledikce farklı bir konu okumanın verdiği merakla bir solukta bitiverdi. 2. Kitap la daha net bir fikrim olabolir diye dusunerek direk gecis yapiyorum😉

8 puan

Konu güzel devamıni kesinlikle okimak istiyorum ....
ama sanki çevirirken eski türkçe kelimler kullanmak beni biraz yordu ,acip baktim ne demek istemiş diye .tabii kültür acisindan iyi birşey 😄

geri ileri