Karanlık Ateş (Ateş, #1)

En Son Değerlendirmeler

6 puan

Fena değildi.

10 puan

Karşınızda bir Ateş Serisi Müptelası durmakta...Şimdiye kadar okuduğum diğer fantastik serilerin hepsini solladı..Serinin çevrilmiş 3.kitabı İntikam Atesini de bitirdim..Öyle bir yerde bitti ki;saçımı başımı yolacağım..Bu serinin devamının uzamasına neden olan her şeye karşı son derece kızgınım..Bu seriyi kesinlikle arka arkaya okumalısnız..Bir kitaptan ötekine atlamalısınız..
Aksi takdirde yeni kitabın çıkması için benim gibi gün sayar hale gelebilirsiniz..

Filminin çekilmesi ise çok güzel olur..Vee eminim o çok sevilen Alaca Karanlık Serisini sollar bence..Bu seriyi Kedicik'ten,Gece Yarısı ve Dark serisinden de çok sevdim..Çok egzotik ve sırlarla dolu..

Çünkü bu seride aksiyon,macera bitmezken,duyguları da ihmal etmemiş..Hikayeye kurguladığı aşk öyle normal bir aşk değil okuduğum ilk üç kitapda bir aşktan dahi bahsedemeyiz..Ama bu ikili arasındaki Jericho Barrons ve MacKayla Lane arasındaki tutkuyu ve cinsel gerilimi o kadar güzel aktarmış ki..Sayfalar dolusu aşk sahnelerine değer bence..Onları okurken nefesiniz de kesiliyor..Birbirleri ile olan iletişimleri görülmeye değer pardon okunmaya değer..
Barrons'un türü ne vampir mi? melun mu? bir fae mi? bir karanlıklar prensi mi? anlayamıyorsunuz ki...Bu serinin 5.kitabı biteseye kadar böyle sürüyormuş.
Hikayeden biraz bahsetmek istiyorum :

MacKayla Lane sıradan bir güneyli genç kız.O gün telefon kız kardeşinin öldüğü ile ilgili haber gelesiye kadar sorunları ojesinin hangi ton pembe rengi olacağına,saç modelinin nasıl olacağı ile ilgili karar ibaretti...

Hayatı o telefondan önce ve sonrası olarak ikiye ayrılmıştı...Kız kardeşi İrlanda Dublin'de hunharca öldürülmüştü,canından çok sevdiği hayattaki tek dostu ablası Alaine yoktu artık..Ablası ve kendisi ile ilgili bilmediği çok şeyler vardı..Önce gerçekte hiç olmayan varlıkları görmeye başladı bu yabancı şehirde araştırma yaptıkça ablasının sandığı gibi kaygısız tasasız bir hayatı olmadığını sıradışı bir hayat sürdüğünü keşfetti.Ablası ölmeden bir mesaj bırakmıştı..O mesaj üzerine ablasının ölümünü araştırmaya ve bunu ona yapanı bulup ödetmeye karar verdi ama nasıl? Yalnızdı yabancı bir ülkedeydi..Ve burada kimseyi tanımıyordu..Yaptığı araştırmalar yüzeysel ve yetersiz kalmıştı ablasının ölümünü inceleyen dedektif dosyayı kapatmıştı hiç bir şekilde onu tekrar açmaya ikna edemiyordu. Ama kararlıydı ne yapıp edip Alaine'in katilini bulacaktı.. ta ki Barrons Kitapevi ne yağmurlu bir günde yolu düşeseye kadar...Ama bu iş yerinin sahibi hiç de tekin bir adama benzemiyordu..

Sonunda onunla birlikte çalışmaya karar verdi..Barrons onun sıra dışı özelliklerini anlamıştı Mac'i uzun yıllardır aradığı tüm bu gizemli olayların sebebi olan Sinsar Dubh'u bulmak için işbirliği yapacaktı..Karşılığında da Mac'ı koruyacaktı.. Barrons olmasaydı Mac ne kadar yaşayabilirdi bilemiyorum neredeyse Fiona'dan koruyamıyordu..Fiona mı kim?
Ama buna pek de sıcak bakmayan biri vardı Barrons'un yardımcısı Fiona Mac'ı ölümüne kıskanıyordu..Barrons ile aralarında özel bir şeyler vardı ama sanki o bu her neyse ona fazla anlam yüklüyordu...Barrons pratik adamdı yıılardır yardımcılığını yapan Fiona'yı işten atarken de tereddüt bile etmedi..Mac ile yapması gereken çok işler vardı..Önce Mac'in dış görünüşü değişti..O güzelim sarı saçları gitti yerine daha koyu ilgi çekmeyen saçlar geldi..Kıyafetindeki pembeleri neredeyse kaldırdı..Çünkü Barrons Pembeden nefret ediyordu.....Ama Mac ona doğum gününde güzel bir pembe pastada hediye edivermişti...

İkilinin işbirliği bazen çok verimli olabilse de sık sık şüphe ve güven sorunundan dolayı sekteye de uğrayabiliyordu..Çok yerde Mac Barrons tarafında kurtarıldı isede iş sadece onunla bitmiyordu..Hikayeenin başından beri ona tecavüz edip önceleri seks bağımlısı haline getirmeye çalışıp sonra işbirliğine başvuran Vlane vardı..Barrons ve Vlane'i aynı sahnede göremezsiniz..Birbirlerine tahammül edemezler..Bir de şehre geldiği ilk gece ona yardım etmeyen ve Mac'in olagan üstü güçlerini bilen Rowena vardı baştan beri ona yardım etmemişti..
Mafya Rocky Banion,Lord Masters vs..gibi sıradışı kişler hep Mac'in yoluna çıkan kahramanlardı romanda..
Heyecan aksiyon bir an bile azalmadığı gibi bildiğimiz usta ,çırak ilişkisi içindeki Mac-Barrons ikilisinin ilişkileri gün geçtikçe daha ilginç hale geliyordu..
Ben bu seriye ait ne varsa daha sayfalarca yazabilirim..yazarın kalemine,kurgusuna hayran oldum..Ama çok sevdiğimiz şeylere ulaşabilmek için bazen beklememiz gerekebiliyor..
Duyumlarıma göre son iki kitap yani 4-5.Kitaplar Artemis'ten çıkacakmış..Benim unudum yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım..
Artemis Yayınlarıda umarım bu seri ile bizi acı çektirmeye üzmeye çalışmaz..Çünkü hislerim bu yayın evinin bizi üzeceği yönünde..İnşallah yanılırım..

Değişik bir fantastik seri ve içinde de tutkulu bir aşk okumak istiyorsanız bu seri tam size göre..Ben çok beğendim...TAVSİYEMDİR...Sakın Es geçmeyin...

Profil Resmi
7 puan

Puan: 6.30

Yorumun aslı için: http://kordugumhayaller.blogspot.com/2012/10/karanlik-ates-darkfever-by-karen-marie.html

Kitap daha önce okuyup beğendiğim bir kitaptı. Genelde kapaklara çok takılmam ama bu serisinin kapaklarını sevdim. Bu yüzden orijinal kapak çıkınca hemen iki kitabını da sipariş ettim. Daha önce okusam da sanki hiç okumamışım gibi. Hatırlamadığım öyle yerler var ki kendime kızdım ama neyse bunları değil de kitabı konuşalım :)


Kitap okuduğum diğer bir çok seriye göre farklıydı çünkü bir günlük gibiydi ama aslında tam öyle değildi. Bazen geçmiş ve gelecek birbirine geçiyor, kızımız gelecekten daha önceki yaptıklarını yorumlayıp bilgilendiriyor bizi. Bu şekilde yazmak iyi ve kötü. Çünkü okurken ilerisi için bilgi almak heyecanlandırıyor ama okurken birden kesilmek bazı yerlerde gereksizdi. Aksiyon sahneleri bolca vardı ama beni sinir eden kısım –tabi son kısımlarda bir yer hariç- düşmanla yüz yüze gelip adam gibi kavgaların olmamasıydı. Daha çok yapacaklarını yaptılar ve ortamdan kaçtılar. Sanırım bunun nedeni kızımızın öyle bir duruma hazır olmaması ve daha birinci kitapta olmamızdı. Ama son kısımdaki yer ilerideki kitaplar için umut vericiydi.


Küçük bir kasabada sakin ve huzurlu bir hayatı olan MacKayla’ya gelen bir telefonla tüm hayatı değişiyor. Çok sevdiği ve biricik kız kardeşi Alina öldürülmüştür ve ölmeden önce kızımıza bir mesaj bırakmıştır. Bu mesaj ve yaşadığı üzüntü kızımızı kız kardeşinin intikamı için Dublin’e getiriyor, öldürüldüğü yere. Hikaye zaten bundan sonra başlıyor. Kızımız Alina’nın intikamı ve garip mesajını araştırırken tüm dünyası ters düz oluyor, güvenli hayatı birden puf diye uçuşuyor. Çünkü Dublin’de aslında olmaması gereken, efsanevi kötü yaratıkların yaşadığını öğreniyor. Öğrenmekle kalsa iyi bir de öldürülmekten kıl payı kurtuluyor. Hepsi de ne için, yazılışını bile bilmediği “şi-sa-du” diye bir şey ve aslında görmemesi gereken yaratıklar için!


Hiç mi iyi bir şey olmuyor derseniz hemen size var derim. Ben derim de Mac der mi orası meçhul! Çünkü ben sevsem de Mac pek “o”nu sevmiyor. Daha doğrusu sevmemek değil de güvenmiyor. O kim mi? Tabi ki de yakışıklı ve ultra gizemli, bask ve kelt soylarından gelme, kitapçısı olan ve bu tip ıvır zıvır dışında bir şeyini bilmediğimiz Jericho Barrons… Kendisi başta kızımızı bilmediği şeyler ve bu kötücül dünya konusunda uyarsa da Mac’in gitmeye niyeti olmadığını ve en önemlisi kızımızın kendi işine yaradığını görünce onu bırakmıyor. Yani hayır romantik bir prens değil! Peki ne derseniz, dedim ya daha önce ultra gizemli biri. Sözün kısası ben de bilmiyorum. Mac mi? Hele o hiç bilmiyor. Ben onu bu kadar yersem de arada, hani kırk yılda bir yapılan iyilikler gibi yaptığı şeyler oluyor –kızımızın hayatını kurtarmak gibi…


Bir de V’lane var ki sormayın. İyi mi kötü mü kara veremiyor insan. Sanırım bunun nedeni bir fae olması ve bizden çoook farklı bir dünya bakışına sahip olması. Yaptığı tüm şeylere rağmen bir parça seviyorum onu. Mac seviyor mu derseniz, üzgünüm bunu da sevmiyor. Tüm fae’lerden nefret ediyor ve her ne kadar etrafında yakışıklılar olsa da kızımız da tık yok. Ki zaten bu tip şeyler için ayıracak vakti de yok. Malum, kızımız hayatta kalmaya çalışıyor.


Bu kitapta en çok kime sinir oldum sorusunun yanıtı Mac’in karşısına sürekli çıkan ve onu olur olmaz şekillerle uyaran yaşlı bir teyze ve Fiona. Onlar da kim derseniz ben de hemen alın kitabı okuyun derim. Ve bu sefer ki yazımda çok bilgi vermediğimi biliyorum ama kitap o kadar dolu ki ne anlatayım şaştım. Yani evet, kitap okunması gereken bir kitap ve seri hem görsel hem de –edindiğim bilgilere göre- yaratılan dünyasıyla okunması gereken bir seri. Ki hali hazırda üç kitabı çevrildi. Orjinalinde ise seri bitti ve seride gözüken Dani isimli bir kızın hikayesini anlatan, devam tarzında yan serisi de var.

Profil Resmi
10 puan

Ateş serisini okumayan kişi, fantastik bir okuyucu değildir tam manasıyla diyorum yalnızca.
Ögün bir korgu, mükemmel bir dil, akıcı sayfalar, Barrons... Neden hala duruyorsunuz ki bu kitabı okumamak için?

Benim için Bones neyse, Marc neyse Barrons da öyle artık.

8 puan

Anlatımı çok sevdim. Okuyucuyla sohbet eder tarzda yazılan kitapları her zaman daha çok sevmişimdir. Sadece terimler o kadar fazlaydı ki... Yeni öğrenen birisi için o kadar fazla yabancı kelime olması bir anlığına beni koparır gibi oldu. Bir seri ve bu da onun ilk kitabı olduğu için yorumumu ona göre yapıyorum. Tek kitap olsaydı, belki de basit bir konuydu derdim... Ama Mac karakteri ne kadar bıcır bıcır görünse de, yazar bize onun ne kadar derin olduğunu aktarmış.

Kardeşinin öldürüldüğü yere gidip, onun cesedinin bulunduğu yere uzanması... Kesinlikle görüntü aklıma kazındı diyebilirim. Kardeşinden bahsettiği yerler bana çok samimi geldi. İçten, samimi ve gerçekten iç burkan cinsten...

Bir de son sahneye bayıldım!!!! Barrons'u halde görmek beni hem güldürdü, hem de müthiş bir keyif verdi. Oje süren Barrons istiyoruz! :)

Kısacası, sevdim. :)

7 puan

birşey söylememe gerek yok, okunması gereken bir seri eğer bu türü seviyorsanız...ingilizce bilenler orjinalini okumalı...

10 puan

Karen Marie Moning !!!

Seni ßir Çok Kez Öldürmek istedim biliyorsun değil mi ? Okuyucularını Çok sevdiğini ve bu yüzdende Biz mazoşist gibi işkence yaptığını var sayıyorum :D

Bu Kitaba başlarken oldukça teredütler yaşadım. İlk kitabı elime aldığımde evt dedim haklıymışım Sıkıcı !! Ama ßi kaç sayfa daha okumakta fayda var belki hareketlenir dedim veeeee ! ßingo !!!

Kitap Ortalarına doğru ßirden hareketlenmeye başladı ve ßen ne olduğunu anlamadan 2 kitabı bile bitirmiştim. 3 kitap ise bittiğinde !

Tanrımmm !!!! Karen Marie Moning Sen aklınımı Yitirdin !
O Kitabı sonunu o noktada bitirirken aklın nerdeydi ? ve nası bi açımasızlıktır ki bu bizi meraktan öldürme isteği arzusu içerisine girdin hiç bilmiyorum ... 4 Kitaba kavuştuğumde ellerimin arasında dunyanın en değerli kitabını tutuyor gibiydim

Örnegin; '' Sinsar dubh bende Barrons gel ve al ! '' demek istedim :D

Ah .. Nerden başlasam hangi Karakterini nasıl hangi yönleriyle yazsam bilemiyorum ama bildiğim tek şey ! Yine ßir İskoç ve yine bir dublin caddesi desem ve Karanlık Fantezi tarzında olan bu seriye resmen aşık oldum desem yeridir !

4 kitaba kavuştugumda kendıme sakin olmayı ve tane tane sındıre sındıre okumayı emrettim ! kitaba başladım ve en fazla 50 sayfa okuyacağım diye tembihledim... En Son Hatırladığım şey Kitabın bittişiydi kafamı kaldırdıgımda içeri güneş ışıklarının gizlice sızdığını görmemdi !

Kitap bitmişdi fakat bende bitmişdim Karen Marie Moning saolsun yine yapıcağını yapmış bizleri merak ötesi bir heycanda bırakıp gitmişti . Hayır anlamıyorum Karen Marie Moning bagri çatlatmadan bitireydin yaa ...

Şuanda serinin son ve 5 kitabının çevrisini beklemekteyim ve eminim ki onu su içer gibi okuyup oturup seri bittiği için Karen Marie Moning göndermelerde bulunacağım : ) ...

10 puan

muhhtşemm bi seriii
fantastik kitap severlere gözüm kapalı tavsiye edeceğim ktplrdan biri
grek konusu olsun gerekse işleniş biçimiyle oldukça farklı şayet vampirlerden kurt adamlardan ve zombileren bnm kadar sıkıldıysanız bu ktap siz bi nefes gibi gelecek

umarım yayın evi en kısa zmnda serinin devm kitaplarını çıkarırda bni meraktan öldürmez

5 puan

Her yeni bölümle birlikte artık işler değişecek ve kitabı seveceğim dememe rağmen sevemedim.

Profil Resmi
10 puan

Tamam diyorsun şimdi bu olacak.Ama olmuyor yazar sizi şok ediyor ve önünüze harika karakterler ve harika olaylar koyuyor... Kelt efsanesinin karakterleri... Şu an ikinci kitabı okuyorum ve yayınevleri yüzünden ve serinin tamamlanmamış olması yüzünden çok üzülüyorum... Fantastik severler sakın kaçırmayın...

9 puan

vasat bir kapak, vasat bir çeviri ama mükemmel karakterler :D Barrons'a ölünür, alın okuyun hemen !

8 puan

Büyük hevesle basladigim bir seri. Barrons'u Çözemedin hala. Sevdim seriyi. Hiz kesmeden devam..

10 puan

offfff müthiş bir seri benden söylemesi!!! iyi ki seri ilerleyince başlamışım yoksa ikinci üçüncü kitap çıkana kadar ne yapardım bilemiyorum valla :) Gerçekten de okuduğum en güzel kurgulardan biri oldu.heyecan hiç bitmiyor... Belkide farklı fantastik ögeler taşıdığı için bu kadar dikkatimi çekti benim bilemiyorum. Kitabın başlarında oturtmakta zorlanmıştım bazı terimleri ama ilerledikçe bu sorunda bertaraf oldu.Yazarın gerçekten de garip bir hayal dünyası var... Ama birazcık aşk olsa dahada severdim bayılır giderdim doğrusu. Etkileşim var evet karakterler arasında ama yeterli değil.... Eğer sayfalarca buram buram aşk okumak isterseniz vakit kaybetmeyin... Çünkü ne yalan söyleyeyim ateş serisinde işler biraz garip ;)

8 puan

Karen m. Moning ateş serisi; normalde birkaç kitap hariç fantastik okuyucusu değilm. Bu kitabı ise yorumlayan yazarimiz zeynep avcınin etkileyici cümleleri sayesinde almaya karar verdim..konusu pek anlatılabilir değil aslında ama; kardeşinin ölümünu araştırmak için gittiği şehirde hayatının dönüm noktasını geçiren mackayle (bayan lane:) baş kahramanımız. Insanlar arasında yaşayan kendilerini bir çeşit yansıtma ile insan gibi gösteren (ve bunun gibi bir sürü şey) fae denilen varlıkların gerçek yüzünü gören sidhe kahinı(ki bu çok ender ve aranan bir durum) olduğunu keşfeder. Kardeşinin isteği üzerine bir kitabın peşine düşer ama bu kitabı arayan tek kişi değildir! Ve böylece kendini gizemli, şüpheli ve çekici jericho barronsla karşılıklı çıkarları olan bir ortaklıkta bulur! fantastik okuyucusu olmadığım için konudan çok gidişatı ve sürükleyiciligi önemliydi benim için. Ve kareni bu konuda çok başarılı buldum.karakterler ve betimlemeler(bazıları iğrenç olsada) başarılıydı ve Barrons hikayede olmazsa bu kadar sürüklermiydi bilmiyorum o her ne kadar komik bulmasa da kavgalarında repliklerinde okuyucu güldürebilen bir karakter ortaya çıkmış onunla.. Tepkileri ve karakterinin gizemi merak uyandırıyor.. Merakla diğer kitaplarını bekliyorum! Sonuç olarak tavsiye edilir özellikle fantastik severlerin listelerinin başında yer alabilecek bir macera!
Intikam ateşini de kısa zamanda okumak istiyorum

10 puan

Yepyeni bir dünya... Melunlar, Mukaddesler, Vampirler... Bayıla bayıla okuduğum bir kitap oldu ki ben uzun zamandır merak ettiğim ve hakkında çok fazla güzel şey duyduğum için baya büyük bir beklentiyle başlamıştım. Karen, beklentilerime sonuna kadar karşıladı. Jericho Barrons... Şu an bütün sırlarını öğrenmek için yanıp tutuşuyorum!

Kitaptaki favori repliğim; "Kadın, sen budalanın en alasısın." oldu... :D Barrons'a tutulduğum replik olarak da adlandırabiliriz. :D

7 puan

Ateş serisi hakkında çok fazla güzel yorumlar okumuş olduğumdan aralıksız okuyabilmek için başlamadan önce serinin tamamlanmasını beklemiştim. Karakterleri oldukça ilginç, anlatımı akıcı ve şu ana kadar okuyup alışmış olduklarımın dışında yazarın farklı bir tür yaratmış olmasından dolayı büyük bir merakla okuyup bitirmiş olmama rağmen beklediğim kadar etkileyici değildi sanırım ama yine de sevmediğimi söyleyemem. Bu yüzden devam edip bitirmeyi düşünüyorum. Umarım sadece ilk kitap hatırına tamamlanan serilerden değildir.

7 puan

Çok farklı ve başarılı yerleri de mevcuttu, ilk kitap için iyiydi. Ama ekmek karakteri öyle çok çok sevmedim. Fazla karışık geldi. Fazla fazla karışık geldi ama devam kitaplarında daha iyi olacağına ve konunun oturacagina eminim.

10 puan

Kitaba sadece birkaç sayfa göz atacağım dedim ve tabi ki de muhteşem direncim ile son sayfaya kadar durmaksızın okudum.

Kitap başlarda çeviriden mi kaynaklı bilmiyorum ama ağır bir hava da ilerliyor. Bunun dışında oldukça fazla tanımlanan şey mevcut, hepsini aklınızda tutmak biraz zor olsa da sonradan açılıyor ve keyif, merak, saç baş yolma evreleriyle okudum diyebilirim.

MacKayla Lane'in sakin ve huzurlu hayatının, ablasının ölüm haberi ile tepetaklak olmasıyla başlıyor her şey. Katilin kim olduğu belli değildir ve kanıt yetersizliğinden dosyası da kapanmıştır. Bunun üzerine, ailesini de karşısına alarak uçağa atladığı gibi İrlanda'ya gider. Çözülecek oldukça fazla gizem vardır, işin içine tabi daha önce hiç hayal etmediği yaratıklar, bir de üstüne Jericho Barrons girince, önceki yaşamını geride bırakarak yeni bir dünyaya adımını atar.

Tabi Barrons, benim bayıldığım-tüm okuyanlar gibi- sayfalar boyunca aralarında etkileşimden fazlasını beklediğim ama hüsrana uğradığım, ne olduğunu ilk kitapta çözemediğimiz bir karakter. Gizemli erkek deriz deriz, işte tam tanımı Jericho Barrons olarak ete kemiğe bürünüyor.

İkinci kitabı yüksek bir fiyata aldım baskısı bittiği için. O geldiğinde ilk üç kitap elimde olacak ama kendimi durdurabildiğimden, zor da olsa tabi, serinin diğer dört kitabını da almadan başlamayı düşünmüyorum. En azından birini daha alırım öyle başlarım. Mukaddesler, Melunlar, Yaratıklar, kesinlikle okumanız gereken bir seri.

geri ileri