Beni Seç (The Selection, #1)

En Son Değerlendirmeler

Profil Resmi
10 puan

başta sıkıcı gelen bu kitaba şimdi bağımlı oldum.2.sini almak ve okumak için sabırsızlanıyorum.

Profil Resmi
10 puan

Bir yazar bu kadar bağlayıcı yazabilir mi cidden arkadaşlar? Böyle arka yazıyı okuyunca sıkılacağımı, bunaltacağını düşünmüştüm fakat tam aksi oldu. Kesinlikle favori kitaplarımın başlarında yerini alıyor. Saraylı romanını cidden sevdim :D Herkese çok çok fazlasıyla tavsiye ederim! :)

6 puan

açıkcası kitap oldukça basit bir kitap. Kendisine sıkı sıkıya bağlayan, hayran olunası karaktarler, yada müthiş bir kurgu yok. Benim için çerezlikti. Eğer okuyacak kitabınız yoksa, okunabilir...

10 puan

http://kitapasigi.blogspot.com/2013/02/beni-sec-konusan-kitaplarla-blog-turu_20.html#more

Kapağı bile kitabı almak için yeteli sebepken ve birde masalsı olan konusu olunca Beni Seç'e bayılmamak elde değil doğrusu.


Günümüzden oldukça uzak yılları düşünün. Amerika yıkılmış ve yerine Illéa ülkesi kurulmuş. Bu ülkede 8 tane sınıf vardır. İlk üç sınıfın refah seviyesi yüksektir. 4 ve geri kalanının hali harap bir haldeler. Sekizlerin evleri bile yoktur. 5. sınıf America ve ailesi ancak karınlarını doyurabiliyorlar.


İşte böyle bir dünyada yaşayan her sınıftan kızın tek ortak hayalleri Seçim'e katılarak Prens Maxon ile evlenmek. America için ise seçim hayallerine asla ulaşamayacağının habercisidir. Çünkü America'nın tek hayali kendinden bir sınıf aşağıda olan sevgilisi Aspen ile ortak bir geleceğe sahip olmaktır. Diğer yandan Seçim'e katılıp saraya gidecek kızlardan biri olursa ailesiyle sınıf atlayıp rahat yaşayacaklar.

Yer yer Açlık Oyunlarını hatırlatsa da şiddetten çok uzak bir konusu var. 35 kız bir arada olunca birbirinin saçını başını yolan kızlar bekledim ama o bile yoktu. Bunun yerine en güzel hale bürünerek birbirlerini geçmeye çalışıyorlar. Tabi bunu yapabilmek için kişiliklerinden vazgeçip Prensin beğeneceği görünüşe ve karaktere bürünüyorlar. İşte bu 34 kızın arasında kalan America sadece kendisi olarak aslında bütün kızların yapmak istediği farklılığı yakalıyor. America'nın kişiliğini çok sevdim. Ne güç timsali ne de çıtkırıldım bir kız. Heyecanlı bir yerde bitti. Anlaşılan birçok yazar gibi Kiera Cass'de okuyucuları merak içinde bırakmayı seviyor. Serinin ikinci kitabı The Elite için çok heyecanlıyım

Profil Resmi
9 puan

Distopik romantizm!!! Prenses şeyleri pek benim zevk çerçevemde değil ama itiraf ediyorum; 14 Şubat'ı iple çektim.
Kitabı çıktıktan bir gün sonra alıp hemen aynı gün bitirsem de yorumunu yazmayı hep erteledim. Şu sıra bir tembellik var üstümde. Doğru düzgün kitap da okuyamıyorum. :/


Kitabımız tabii ki asıl kızımız America tarafından anlatılıyor. İsmi zaten beni bitirdi! America Singer. Cass gerçekten de ironik komediyi iyi biliyor. :D
Kitap,3. Dünya Savaşı'ndan sonra America'nın kalıntıları üstünde doğan Illéa ülkesinde geçiyor. Her ne kadar Illéa gelişmiş teknolojiye sahip olsa da yönetime kraliyet anlayışı yerleşmiş. Kast sistemleri ve dahası... Bu biraz Açlık Oyunları'nı anımsatıyor ama kitabın uzaktan yakından Açlık Oyunları ile alakası olmadığını belirteyim, yanlış bir izlenime kapılmanızı istemem.
Hmm... Ne diyordum? He! Kast sistemleri. Halk kendi içinde katlara-sınıflara ayrılmış, bölünmüş ve ait oldukları katlara göre yaşıyor.

Saraylılar ve onların akrabaları
1. sınıfın azıcık gerisindeki zenginler
2. sınıfın azıcık gerisindeki zenginler
Öğretmenlik, muhasebecilik vs. meslek grubu
Zanaatkarlar, sanatçılar (açlık sınırı)
Hizmetçiler, yardımcılar
6. sınıftan daha beter durumda olanlar
Evsizler.
Yukarıda saydıklarım olarak toplam 8 sınıf var. Normalde bu kast sistemi mesleğinize göre ayrılıyor ama zaman geçtikçe halk "hangi kattaysa o katın işini yapmak zorunda, ona göre meslek edinmeli" gibi bir görüşe sahip olmuş. Bir de katlarda yar almayanlar var; Asiler. 8. sınıfın daha da aşağısındalar, halktan kopmuşlar. Hobiler arasında sarayı basmak var.

İşte America kızımız, böyle bir ülkede yaşıyor. Tüm bu kast sistemlerinde şikayet ettiği gibi America'nın yakındığı bir şey daha var; Seçim.
Seçim, halkın savaşlar yüzünden altüst olmuş moralini düzeltmek ve kraliyet ailesine kendi ülkesinin kalbinden kopmuş bir mensup kazandırmak amacıyla, evlenme çağındaki Illéa veliahdına yani prensine bir eş bulmak için, ülkedeki 17-20 (hatırladığım kadarıyla) yaşlarındaki tüm kızlar arasında Seçim'e başvuranları kapsayan bir çekiliş. Sözde. Çünkü başvuru sırasında anlıyoruz kim aslında bu bir "çekiliş" değil. Kızların fotoğrafları çekiliyor ve çoğu kız bunun için süslenip püslenmiş (pis aşufteler -,- :D ). Seçim'e başvuran kızlardan 35 tanesi saraya gitmek ve büyük bir kedi kavgasından sonra geriye 1 tanesi yani prensin karısı ve kraliçe olacak olan kız kalana kadar prensin hangisi ile evleneceğini kararlaştırması amacıyla prens ile vakit geçirmek için seçiliyor.
America da bu seçime annesinin, kız kardeşi May'in ve herkesten gizli tuttuğu sevgilisi Aspen'in ısrarıla katılıyor...
Sonra neler oluyor tahmin edin? America seçiliyor! bunu yazmakta bir sakınca görmedim çünkü pek spoiler sayılmaz. Yani zaten Seçim'e gidemeyecek bir kızın ağzından neden yazılsın ki kitap? Ama tabii ki gerisi hakkında spoiler-açıklama vermeyeceğim. Muhahahahah, yaşasın kötü ben!




Ne yazık ki anlatmadan da duramam. O yüzden; Yaşasın Prens!
Maxon nasıl bir şey öyle? Ben America'nın yerinde olsaydım var ya... (Hayır, fantezilerimi kendime saklayacağım)... Aspen'i çoktan unutmuştum. Aspen demişken...Hayırrrr, spoiler vermeyeceğim. Kendimle savaşıyorum burada.

Karakterlerden bazılarını tanıtayım da spoiler vermeden bitirelim şu yorumu, yoksa öleceğim... İçim içimi yiyor ama spoiler vermeyeceğim, direniyorummmm!

America: Yerim ben bu kızı. Cidden bak. Hem esprili, hem KIZIL (umarım çilleri de vardır), hem mavi giyiniyor, hem müzikle haşır neşir, hem tam kendisi, kimseyi taklit etmeye çalışmıyor. Aspen çok şey kaybetti.... (Amanın! Spoiler mi verdim yoksa? o.o)

Maxon: Nazik, asil, YAKIŞIKLI, prens, komik, iğrenç bir kahkahaya sahip ve SARIŞIN. Bir kız daha ne ister? Maxon Schreave... Adı bile güzel çocuğun!

Aspen: Seksi, 6, YEŞİL GÖZLÜ, seksi, gururlu, seksi. Çok seksi. Fazla seksi. Çok fazla seksi. Ama çok da gururlu, hem fakir de; aklım hemen Yeşilçam filmlerine kaydı. Aspen'i dramatik bir şekilde dönen biro koltuğunda düşünün. "Bir zamanlar fakir ama gururlu bir 6 vardı America. Hatırlıyor musun? O çocuğa ne oldu biliyor musun Mer? Tam karşında duruyor." Hayal ettim bir an hahahahhahahahahahahha. Kusacağım...

Marlee: Seçim sürecinde America'nın arkadşı olan bir 4. Sarışın ve çok şeker.

Celeste: Seçim'de en zorlu rakiplerden bir tanesi. Ayrıca America'nın düşmanı (ve bir sürtük.). Kavgaları falan eğlenceliydi ama hiç sevemedim ben o kızı. Hep America'nın Celeste'nin suratına sıkı bir yumruk geçirmesini istedim ama yaparsa saraydan postalanacağı için yapamazdı. Şanslı...

Kitap böyle gelişiyor işte, saray zamazingoları, kedi savaşları, Asiler, MAXON ve dahası kitabın ilerleyen bölümünde. O kısım da sizin okuyacağınız kısım, benden bir şey beklemeyin! Zaten kendimi kitabı oturup anlatmamak için zor tutuyorum. En büyük zevkimdir ki, benim daha önceden izlediğim-okuduğum, filmi-kitabı şu an izlemekte-okumakta olan kişiye sonunda olanları anlatmak. Tamam geliyor... İşte kitabı okuduktan sonra "haaaa..." diyeceğiniz bir spoiler: Son 6!

Profil Resmi
8 puan

Çok iyi başlayan ve devam eden bir romandı.Hikayeyi bir solukta okudum. Farketmeden final kısmına gelmişim bile ama o final kısmına ne demeli?!
Ne saçma bir sondu ya? Anlamsız. Kitabın ortası olabilecek bir yerde kesmiş yazar. Böyle bir kitaba böyle bir son yazmak yakışmamıştı.

9 puan

Ayrıntı ve devamı için :
http://thestudyingduck.blogspot.com/2013/02/inceleme-beni-sec-kiera-cass.html

America prensin gelecekteki prensesini bulması için yapılan 'Seçim' için istekli değil onun zaten bir prensi var : Aspen.

Aspen ile olan ilişkileri çok duygusal ve insanın Aspen'e hemen kanı ısınıyor. 'Fedakarlığın insanı duygusallığa boğuyor ama şu var ki yaptığın büyük hata Aspen!! Yaptığın başına iş açar kaybeden olursun, aklını başına al.' diyesim geldi.

Aspen'in bir Altı oluşu ve America'nın Beş oluşu aralarındaki aşkın imkansızlığını gösteriyor ve Aspen America'nın Seçim'e katılması gerektiğini en azından şansını denemesi gerektiğini söylüyor. America annesinin ısrarlarına rağmen katılmamakta direnirken Aspen'i kıramıyor ve formu dolduruyor. elemeyi geçeceğine dair umudu yok sadece sevdiklerini kırmadığını düşünüyor ancak elemeleri geçiyor ve o da artık 35 kızdan biri.

America seçimleri kazandıktan sonra evine gelen ve ona seçim süresi ile ilgili bilgi veren Sıska'nın söylediklerini okurken sık sık güldüm =) 35 kız bir araya gelecek hedefte bir erkek ve beraberinde taç olacak ve 35 kızın birbiriyle geçinecek ve birbirlerine kumpas düzenlemeyecek öyle mi ?
HADİ BE ORDANNN :D

Ki zaten kızlar bir araya gelince ne kadar uyumlu oldukları görünüyordu =) Hele o Celeste yok mu ? Kız gruplarında hep böyle fesat ve hedefi uğruna her şeyi yapacak biri mutlaka olur, insanın saçının başını yolası geliyor!!! Serinin diğer kitabında daha saldırgan olacağını düşünüyorum ve merakla bekliyorum açıkcası.

America ailesi için Seçim'e katılmış, ve onlar için orada kalmaya devam etmektedir. Prensi tanıdıkça onun başta düşündüğü gibi biri olmadığını öğrenir ve onun gerçek aşkını bulmasını can-ı gönülden ister hatta ona yardımcı olmayı bile teklif eder=)

Gelelim Prens Maxon'a, insan bu kadar mi şirin olur yaww =) Başından beri sevdiğim tek karakter. O kadar yalnız ve bir başına görünüşü var ki. Her şey onun için yapılıyor ama garibimin adam akıllı söz hakkı bile yok. Geleceğin Kralı olacak ama kararlarına hala güven yok, bir de 35 kız arasında ömrünü geçireceği eşi olacak prensesi seçmekle yükümlü ve onun kızlar hakkında doğru düzgün bir fikri bile yok!

10 puan

Beni Seç'e ba-yıl-dım! Biraz geç aldım, ikinci kitabın da çıkmasını beklemek istiyordum ama dayanamadım. Sonuç; 4 saatte kitap bitti. Bitmesin istedim, bir bölüm daha bitirip bırakacağım dedim ama bırakabilmek mümkün mü?
Prens Maxon için ne söylesem az. Nasıl sempatik bir prenstir bu adam.
America. Doğallığıyla kendini hemen sevdirdi.
Aspen. Kitabın başında sevdiğim bir karakterdi. Ama sonrasında sinir oldum ona. Bir de.. Prens ile tanıştım tabi ki. ^^

Mükemmel bir kitaptı. 10 puanı fazlasıyla hak ediyor. Ayrıca, kapağı çok güzel, kitabı elime alıp duruyorum sürekli. Keşke bu kadar hızlı okumasaydım diyorum şimdi..

9 puan

http://www.kitaponokumalari.blogspot.com/

Tıklayarak incelemenizi yapabilirsiniz.Sayfamız içeriği kitaptır!!

Ben online sipariş verdim.Ama çok güzel bir kurguya sahip olduğunu biliyorum.Herkese tavsiye ederim.

10 yıl, 11 ay
5 puan

Her ne kadar çoğunluk kitaba bayılmış olsa da benim için vasat bir kitaptı. Küçük küçük olaylar... Seri olarak güzel olabilir ama tek başına yetersiz bir kitaptı. Okumayı düşünenlere tavsiyem beklesinler seri tamamlansınlar okusunlar. Çünkü kitap seriye giriş niteliğinde. 3ü arka arkaya okunursa daha iyi olur diye düşünüyorum.

10 yıl, 10 ay
10 puan

kitap sade bir şekilde anlatılmış.Kitapta açıklaası gereken küçük detaylar var. Ama onun dışında okuası gerek. Kitap listenize bir tane daha yer açın. çünkü bi kitap okunmadan geçilemez

10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
8 puan

Harika bir seri.Genelde bu türde okumayı pek sevmem ama bu seriyi gerçekten çok beğendim.Hele Maxon'a bayıldım.America'ya biraz uyuz olsam da arada okurken kızsam da herkese tavsiye edebileceğim kitaplardan biri.Okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim.

Profil Resmi
10 puan

Süperdi. Çok akıcı ve sürükleyiciydi. Hiç sıkılmadan okudum.

Profil Resmi
5 puan

bazen bır kıtaba ıcınız ısınmaz kapak cok guzel gelır herkes begenmıstır ama bır ıkı sayfa okuduktan sonra bırsey olur ya hanı elınız gıtmez bırdaha okumaya suan o haldeyım . ılk 20 sayfasından sonrası sarmadı hala beklemede o yuzden tavsıye edemıyıcem

8 puan

Bu kitabı ilk aldığımda tereddütlerim vardı kitabın işleyişi hakkında ama kitabı okuduktan sonra ne kadar geri kafalılık yaptığımı analdım çünkü kitap çook güzeldi ve akıcıydı ne ara bitti onu bile hatırlamıyorum ve kitabın sonuda çok güzel bitmişti kitapta en çok merak ettiğim şeyde america maxonı mı yoksa aspeni m seçicek?? ( bence maxon tabikide)) :DDDD Neyse okumuyanlar da bence bi an önce alıp okumaya başlasın

7 puan

Her ne kadar şu aşk üçlemelerinden pek hoşlanmasam da umutla devamını getireceğim serinin. Okuyucuyu sıkmayan, her sayfasını merak içerisinde okuyabileceğiniz bir kitap. Özellikle distopya tarzı severlere öneririm.

http://kitaplarinsenfonisi.blogspot.com.tr/2014/04/beni-sec-kiera-cass-kitap-tantm-yorum.html

Profil Resmi
10 puan

MUHTEŞEM MUHTEŞEM MUHTEŞEM!!! Zaten distopya türüne aşık olduğum için harika bir baş yapıt okuduğumu düşünüyorum. Kesinlikle en sevdiğim kitaplar arasında. Yani henüz okumamışsanız yüzde yüz tavsiye edeceğim bir seri. Sadece arada America'nın Maxon ve Aspen tercihleri insanı öldürüyor ve son kitaba kadar kimi seçiceği gerçekten belli olmuyor. Belki tahmin edebiliyorsunuz ancak kesin bu diye düşünemiyorsunuz. Her zaman aklınız bir köşesinde ya diğerini seçerse soru işareti duruyor.

Profil Resmi
9 puan

Serisi var ve ilk kitabıyla güzel bir giriş yapmış. The Bachelor'a benziyor ama biraz hunger games havası da var.

Profil Resmi
8 puan

Resim, video ve daha fazlası için linki ziyaret edin :))
http://www.kitabisevda.com/2013/02/beni-sec-kiera-cass.html
35 kız ve bir Prens, gerisini siz düşünün. Kedi kavgası kaçınılmaz, tırnaklar için törpü ister misiniz?

America Singer, geniş boşlukları olan bir kast sisteminde büyüyen bir 5. Kendisi yetenekli bir sanatçı, 6'dan bir çocuğa ölesiye aşık: Aspen. Hem ailesine yardım için, hem de Aspen'in isteği üzerine her nesilde Prens için düzenlenen ve eş seçmesi için yapılan bir kurada yer alıyor. Hiç tanımadığı bir dünyaya ayak basıyor. 35 kızla istemediği bir yerde bir kuş misali tutsak tutuluyor. Üstelik hayatı her zamankinden daha zor ve ölüm tehlikesi her zamankinden daha fazla! Kalbi de kırık.

Kitap Açlık Oyunlarına çok benziyor, amma velakin onun sertliğinden yoksun. Saray hayatı ise donuk. Yaratılan dünya bizimkine çok benzer; uçaklar, telsizler, televizyonlar var. Ama aynı zamanda derin bir kast ve krallık sistemi, açlık hüküm sürüyor. 4. dünya savaşını atlatmış, Amerika'nın kalıntıları üzerine kurulmuş bir ülke Illea.

Kitabın ilk başında önce oradaki hayatı tadıyoruz. Gece çıkma yasakları, sınıf atlama telaşı, açlık... America (İsim beni öldürecek) ve Aspen kitabın başında favoriniz oluyor ama sonra Maxon ile tanışıyorsunuz. America ile aralarında hoş bir diyalog var: gülüyorsunuz, heyecanlanıyor ve sonra geriliyorsunuz. Onlar şakalaşırken sırıtmama engel olamadım.

35 kız olur da peki rekabet olmaz mı? Her zaman ki gibi bir baş cadı var. Ama kitapta çok derin içeriden bir suikast, hayati tehlike yok. Tüm tehlike dışarıdan.. Asiler... Sarayın tüm ahalisi biraz sığ olsa da özlerinde hepsi çok iyi.

Kitabı heyecanlı buldum, kurgusu hoştu. Arada sıkıldığım anlar oldu, hiçbir karakterden hoşlanmadığım anlar da oldukça çoktu. Erkekleri özellikle yetersiz buldum. Maxon'un ve America'nın buluşmaları bir yerden sonra aşırıya kaçtı ve kitabın sonu ise kesinlikle beni tatmin etmedi. Ama aralarında geçen konuşmalar çok eğlenceliydi. O göz kırpmaları ise beni yordu. Eş olmadan arkadaş, anladım ama... America'nın kararsızlığı ise bir yerden sonra yordu. 2. kitap olan Elit'i merakla bekleyeceğim. Çünkü ortalık çok kızıştı son 6 kız!


Kast sistemi: Aklımda kalanlar bunlar, eğer hatırladıklarınız varsa lütfen yorum bırakın tamamlamak isterim :)

1
2
3
4: Öğretmenler/eğitimciler
5: Sanatçılar (Açlık sınırındalar)
6: Hizmetçiler( Açlar)
7
8: Evsizler
---Asiler

Kapağa bayıldığımı söylemiş miydim? Burada kısa bir video bulabilirsiniz :))
İlk tepkim: O Elbise mavi değil miydi o.O

10 puan

çok güzel bayıldım

Profil Resmi
10 puan

http://kordugumhayaller.blogspot.com/2013/02/2-gun-beni-sec-selection-by-kiera-cass.html

Kitap kesinlikle adını hakedercesine hem kapak tasarımı hem de konusuyla Beni Seç'likti. Çok beğendim ve okurken zevk aldım. Gerçi iki yerde sinirden başından kalktım ama onlar da olmazsa olmazlarıydı sanırım. Hele o son!!! Allah'm o son neydi öyle! Sevgili yazar, orada kesilir mi demek istiyorum. Hızımı alamayıp teşekkürü bile okudum -orayı da beğendim- Neyse, sonuç olarak: Nerde bunun devamı?? demek istiyorum...

Hızımı keseyim de biraz da konusuna göz atalım. Sonrasında son gaz dedikoduya devam ;)

Kitabımız kızımız America'nın, prensin eşi olabilmesi için ülkedeki genç kızların çağırılacağı yarışmaya davet eden o mektubu aldığı gün yaşadıklarını anlatması ile başlıyor. America o güne dair ailesiyle yaşadıklarını anlatırken bir yandan da bizi onlarla tanıştırıyor. Daha sonra ise ekrana Aspen giriyor. Kızımızın yarışmaya katılmasının nedeni. Sevgili Aspen'i de biraz tanıdıktan sonra yazar bize işkence gibi bir yavaşlıkla seçilen kızların açıklanacağı güne götürüyor. Tabi o arada çok şey oluyor, önce seviniyor sonra hüzne boğuluyorsunuz. Ama onları da açıklayıp da hayattan daha doğrusu kitaptan soğumanızı istemem ;)

Seçimler açıklandıktan sonra ise saraya gidene kadar geçen süre hem hızlı hem de yoğun. Çünkü kızımız prosedürlerle ve hazırlıklarla ilgileniyor. Yazarımızın bunu uzatmamasını sevdim. Bir heyecan dalgasını daha çekemezdim :) Gerçi saraya gitmeden önce yaşanan bir olay var böyle heyecanlı -hatta ön okumada okudunuz- ama daha sonra yaşanacakların yanında pek bir şey de değil ha, ne dersiniz???

Saraya geldikten sonrası ise tam bir yarış hali ama bizim kızımız için değil. Çünkü o hem en baştan kazanmamak ve çok durmayıp eve gitmek istiyordu hem de zavallım benim, Aspen yüzünden oldukça kanadı kırık bir durumdaydı. Tabi bu hallerdeyken de sevgili Prens'siniz -evet sizin prensiniz, bu konuya yazının devamında değineceğim- ile gayet klasik ama devamında kesinlikle komik ve bir açıdan da belki romantik bir tanışma yaşıyorlar. Ama okurken yarıldığımı da söylemesem olmaz :D Belki de kader tam da bu zamanda ağlarını örmeye başlıyor. Çünkü ilerisi için bu tanışmanın bir önemi var. Sizce de ilk görüş, ilk an önemli midir? Kızımızın en baştan belirlediği düşüncelerini yıkıp kalmak istemesinde bu anın bir değeri var mı? Peki ya Prens, o ilk görüş için neler hissediyor? Bu garip tesadüf onun geleceğini belirleyecek mi? Peki ya Aspen, o ne olacak? Ne kadar çok soru var değil mi? Ve tüm cevaplar bir kitapta! Yani, öhhöööm, bir kısmı demek istedim. Eğer hala okumadıysanız, hemen alıp okumalısınız. Çünkü devam kitabı çeviride ;) Yeehuuu!!! :D

Hadi biraz karakterlerden ve şu sizin Prens'siniz olayından bahsedelim:

Önce Aspen; Kuruşluk ayrıntısı çok hoşuma gitti. Kendisini ilk başlarda çok sevdim. Hem düşünceli hem komik hem aşık hem de çok iyi biri olduğu için. Ama ne zamanki kızımızla kavga etti ve onu üzdü, işte o anda bende kayış koptu. Daha sonradan tekrar karşılaşsak da her yaptığı gözüme battı kendilerinin. Ki nasıl batmasın. Tamam her şeyi açıklarsın ama sen bu kızı seviyorsan nasıl onun hayatına mal olacak kuralları çiğnersin değil mi. Beni oldukça ve oldukça sinir eden bir karakter olup çıktı sonradan. Bu yüzden benim için Team Aspen macerası kapanmış oldu.

Prens Maxon; ahh, prens sendromum yok ama çok tatlı ve üstelik sa-rı-şın *.* İnsan ister istemez kapılıyor değil mi! Hele o romantik halleri, America ile konuşmaları beni benden aldı. Ahh, yavrucağızım. Uzun süre etrafında kimse yokmuş ve kızımız gibi birini bulunca nasıl sevindi derken tak! benim tüm dünyam -zilyonuncu defa- başıma yıkıldı. Kitapta bir şey yaptı ve ben sinirden kudurdum. Zaten kitabın başından kalkmamın tek nedeniydi. Bunun için rahatsız etmediğim kimse kalmadı. Daha sonra açıklama yapsa da yok arkadaş benim gözümde Team Maxon olayı da böylece kapandı :(

Gelelim sevgili kızımız Team America'ya; bu kızı daha baştan sevdim. Sistemin olduğu bir yerde hele de annesi gibi bir kadına rağmen asla sınıf ayrımı yapmadı. Hele sevdiği için yemedi yedirdi. Kimin ne diyeceğini umursamadı. Kırk yılda bir işe yarayan Aspen olmasa prenseslik yarışına bile katılmazdı! Daha sevmek için neden mi olsun derken bu seferde yarışmada asla değişmemesi ve her daim kendi oması, kimin ne diyeceğini ya da kuralları umursamadan ve sınıf ayrımı yapmadan kendi hizmetçilerine davranışını, onları korumasını okudum ve bir kez daha sevdim. Şu aşk üçgeni olaylarını pek sevmem ama bu kıza da hak vermiyor değilim -ya da öyle sevdim ki gözüm görmüyor. Orayı karıştırmayın siz ;) Sonuç olarak Team Maxon mı Team Aspen mi diye çok düşündüm. Sonra dedim ikisini de boşver. En iyisi Team America. Çünkü o her daim kendi <3

Diğer karakterleri de siz okuyun ve tanıyın artık ;) Kitabımıza dönecek olursak. Öncelikle kapağı aynı olsa da orjinalden ufak tefek ayrımları var ve bu ayrımlar hoşuma gitti. Belki de fazla düzen hastasıyım diye orjinalindeki "The" yazısına takıldım bilinmez ama bizim kapağımız daha iyi. Bir iyi yanı daha var o da kesinlikle taç kısmı. Orjinalden daha hoş ve asil bir tarzı var. Yazar da aynı fikirde! Çünkü herkese tacın ne kadar güzel olduğunu ve sevdiğini duyurmuştu :)

Çevirisini bilmem -orjinalini okumadım- ama imla kısmı iyiydi. Daha önceki bir kitapta sürekli rastgelince insan diğer kitaplarda buna takılıyor demek ki O.o Ama bu kitapta öyle bir sorun yaşamadım. Bu yüzden de yazıları küçük ve çok yoğun olsa da kitabı bir günde bitirdim. Bu konudaki dikkat için teşekkür ediyorum. Ve aynısını ikinci kitabında da bekliyorum sevgili DEX! ;)

Kitaba dönersek yine ve nihayet, konusu ve işlenişi bakımından oldukça seveceğiniz, kolaylıkla okuyabilceğiniz bir kitaptı. Her yaştan kitleye hitap eden ve bir bakımdan küçükken okuduğumuz Cinderella masalının modern ve distopik bir versiyonuydu. Ama işte benim için sonu kötüydü. Çünkü yazar tam kitaba yeni bir yön ve bize de iyi bir gaz vermişken kesiyor. Hayır yani şöyle uyursun da değil tam gün ışıyor ve olayın ortasında Teşekkür yazısı başlıyor. Siz de farketmeden o hızla onu bile okuyorsunuz. Ama içime su serpen yanı ikinci kitabımızın çeviride olduğunu görmem oldu. Gerçi işi daha uzun ama olsun. Umut etmekten vazgeçmiyoruz :D

Rahatsız olduğum yanı ise, yazarın zamanı çok yavaş ilerletmesi ve bunun telafisini olayların geçisini hızlandırararak ve seçimdeki 35 kız sayısını her seferinde hızlı bir şekilde şaşırtarak indirgemesi oldu. Bu kısımlarda okurken alışmak zor oldu. Çünkü tam bir sayıya ve duruma alıştığınızda yazar önce sizi yatıştırıyor sonrasında ise birden 6 kişilk bir Elite'e kalmış oluyorsunuz O.O Bu kısımları daha yumuşak bir şekilde yapsaydı daha mı iyi olurdu yoksa büyüsü mü burada onu bilemem. O konuda sizin okuyup karar vermeniz gerekecek :)

Son olarak bir soru, neden dizisinde Prens Maxon esmer ve Aspen sarışın?? Günün sorusu olma niteliği taşıyor değil mi...

10 puan

ikinci kitabı büyük bir merakla bekliyorum .. inanılmaz heyecanlıydı :)

10 yıl, 11 ay
9 puan

çok akıcı bir kitaptı çabuk bitti serinin sonunu merak ediyorum :)

Profil Resmi
10 puan

Kapitalist düzeni anlatan güzel akıcı

Profil Resmi
10 puan

Gerçekten çok güzl bir kitap 2. Kitabının çıkmasını iple çekiyorum :D

10 yıl, 11 ay
Profil Resmi
4 puan

Kitap tam bir hayal kırıklığıydı. Kitabın adı bu kadar çok 'Açlık Oyunları' ile bir arada kullanılınca tam anlamıyla o tarz birşey beklemiştim. Ayrıca kitap çok boştu, yani kelime anlamıyla bildiğimiz boştu işte! Kitapta elle tutulur, devamını okumak için cam simidi gibi canla sarılcağınız, o 300 sayfacığı gözünüzde büyütmenizi engelleyecek tek bir şey buldum mu? Cevabım kocaman bir HAYIR! Kesinlikle sadece zaman geçirmek için okunacak bir tarzda kitap. Karşımda ne hayallerinizi süsleyecek kadar bir prens ne saray hayatı nede ahh işte benim kızım aferin sana diyebilceğiniz bir kız vardı! Prens, America, Aspen... Hepsi başlı başına bir hata..

Prens zaten hiç tecrübesi olmayan biri. Aşk romanlarında okumaya alışık olduğumuz o sert görünümlü fakat aslında çok duygusal olan erkeklerden olabildiğince uzakta bir karaktere sahip. Prensi hiç sevmedim yani.. Zaten akılda kalıcı bir tasvirini bile yapamamıştı yazar. Kitap bittikten sonra Prens hakkında aklımda kalıcı tek şey 'çok pasif biri' olduğuydu.

America desen o, o nasıl bir kız ben çözemedim bir türlü! Aspen'i seviyor mu? Yoksa sırf ona sinirlendi diye kendini anında başkalarının kollarına atabilcek kadar sevgisi gibi kendiside basit mi? Basit diyorum çünkü sırf bir anlaşmazlık yaşadılar diye anında Aspeni kafasından atan Prensten hoşlanmaya başlayan yapıda bir kız. Büyük bir hayal kırıklığıdı benim için. Bu kitabı okurken kızın 'Victoria Seaton' gibi bir tavır takınmasını beklemiştim Prense karşı.. Ama çok şey beklemişim sanırım...

Aspen'e ne demeli hele? O hergele hiç bir şeyin farkında değil mi? İsterse Prens'in sevdiği kıza istediği herşeyi yapabilceğini bile bile orada kalmasına nasıl hala göz yumuyor? Neden geri dönmesi için yalvarmıyor? Neden bunu bir yarışa dönüştürüyor? Taa en başında yaptığı o aptallığa ne demeli! Ah aklım almıyor benim..

Kitap dediğinde mantık aramayacaksın biliyorumda! Yine içinde biraz kurgu olsun ister insan biraz dram olsun fakat aralarında biraz espiriler serpiştirilsin... Biraz gizem olsun, merak uyandırıcı çekici bir yanı olsun.. Sadece ilişkilerden ibaret olmasın... Kitabı elime aldığımda ben kıran kırana bir mücadele olacak sandım... Aralarında bir rekabet olacak bir yarış olacak sandım.. Oysa her şeyi en başından belli etti ki yazar. Prens zaten en başından America'yı seçtiğini belli etmişken mücadele olmasını nasıl beklersiniz ki?

Ahh her neyse.. Çok uzattım fakat hayal kırıklığına uğradığım zaman çok taşlıyorum sanırım kitapları ama elimde değil.. Bu kadar övgü alan kitap bu kitap mı diye de şaşmadan edemiyorum elimde değil...

10 yıl, 10 ay
10 puan

Fazla spoiler vermek istemem ama bu kitabı bitirmek birkaç saatten fazla vaktimi almadı. bi okuyun derim bence pişman olmazsınız;)

9 puan

güzel bir kitaptı bana açlık oyunlarını anımsattığı için zevkle okudum

7 puan

Kitabın sürükleyeci olduğu ve bir çırpıda bittiği doğru. Yazar bu kitabı yazarken Açlık Oyunları'nın etkisinde kalmış gibi. Açlık Oyunlar'ının verdiği tadı tabiki veremiyor ama anımsatmıyor değil. Eleştirilerim var ama spoiler vermeden nasıl yazacağımı bilmediğim için yazamıyorum açıkçası.

9 puan

ba-yıl-dım...

geri 1 | 2