Serçe Bulutu

Takashi Matsuoka Serçe Bulutunda, samurayların ihanet ederken bile onurlu, geyşaların ölümcülken bile güzel; Amerikalılarınsa... çirkin ve kaba oldukları bir dünyanın hikâyesini anlatıyorSimgebilimde; Batı, aklı; Doğu, duyguyu simgeler. Coğrafya, inanç ve moral değerler itibariyle Batının aldığı Reform, Rönesans ve Sanayi Devrimi virajlarını daha geç dönemlerde alabilmiş Doğu, belki de bu nedenledir ki, akıldan ziyade duygunun, hislerin öne çıktığı daha sakin, daha tefekkür dolu, daha içe dönük ve daha barışçıl bir yaşam anlayışına sahip olmuştur. Özellikle kasten kendini yüz yıllar boyunca başarıyla izole etmiş feodal bir toplum olan Japon toplumu, 19. yüzyıla kadar dünyanın geçtiği tüm o çalkantılı dönemlerden nasibini almamış, ancak yine de iç hesaplaşmalardan kurtulamayarak kendi içinde kanlı bir tarih yazmıştır.Serçe Bulutu, Amerikada büyümüş bir Japonun kaleminden, 19. yüzyıl Japonyası ile Amerikasının yan yana getirildiği, siyahıyla beyazıyla karşılaştırılıp, birinin diğerine yeğ tutulmadan nesnel bir üslupla anlatıldığı bir masal. Hikâye, 1861 yılında, izole, henüz dünyaya açılmamış, geleneksel yaşam tarzına, ahlâk anlayışına sıkı sıkıya tutunan ama bir yandan da Shogunun samuray geleneğini yavaş yavaş sarsmaya başladığı Japonyada geçiyor. Ateşli silahları ele geçiren Shogun, kılıcıyla, katanasıyla binlerce yıldır adaya hâkim olmuş Samuray geleneğini tehdit etmektedir. O zamanın entrikalarını tarif etmek istesek Bizans oyunu deyimi az kalır. Romanın ana karakteri Lord Genji, arkadan bıçaklamanın, ihanetin, hakaretin, deliliğin, zehirlemelerin, idamların ve isyanların karşısında duran neredeyse tek dürüst adamdır. Tüm bunların yanı sıra Batılı emperyalistler, pagan vahşiler olarak gördükleri bu halka Tanrı sözünü, Hıristiyanlığı taşımaya heveslenmiş misyonerlerle birlikte neredeyse bakir bir orman bulmuş müteahhitler gibi akın akın buraya gelmektedirler.Artık Batının etkisi kaçınılmazdır. Yabancılara Japon topraklarında rahatça gezmelerini, ideolojilerini yaymalarını ve mallarını satmalarını sağlayan, Japon halkınca yüz kızartıcı addedilen antlaşmalar çoktan imzalanmıştır.Doğuya özgü onurYazar Matsuoko, bu noktadan hareket ederek Serçe Bulutunun ilk sahnesini, Akaoka klanının lordu Genji ve ölümcül güzellikteki geyşa sevgilisi Heikonun yatak odasında açıyor. Romanın pek çok yerinde göze çarpan ikiliklerden biri de burada gözler önüne seriliyor: kadın-erkek. Geyşa kültürü, derebeylik, Doğuya özgü onur, saygı gibi kavramlara meraklı bir okur romanın daha ilk sayfalarında doğru yere geldiğini hissedecektir şüphesiz. Ancak romanı okunur kılan elbette ki tüm bunların yanı sıra okuru içine sürüklediği büyük macera. Zira Amerikalı misyonerlerin gelişiyle hareketlenen Shogun gizli polisi, eski kinlerinden ötürü hâlihazırda birbirleriyle çatışma hâlindeki klanlar ve misyonerlerin gizli geçmişleri, bu serüveni ayakta tutuyor.Üç misyoner, rahip Zephaniah, nişanlısı Emily ve aslen bir silahşor olduğunu kimsenin bilmediği, yanında İncil yerine çeşit çeşit silah taşıyan Matthew Stark, Lord Genjinin ev sahipliği vaadi ile Japonyaya ayak basarlar. Fakat bundan, Lord Genji dışında neredeyse kimse memnun değildir ve şüpheyle bakılan bu ziyaret, birbirini tetikleyecek pek çok kanlı olayın sadece bir başlangıcıdır. Bunun yanı sıra, Lord Genjinin amcası, Akaoka klanında her nesildeki bir erkek gibi, kehanet gücüne sahiptir. Ancak geleceğe dair gördükleri kehanetten çok bir şizofrenin rahatsızlık verici psikozlarına benzediği ve karısı ile çocuklarını vahşice katlettiği için, amca Shigeru bir manastıra kapatılmıştır. Bu kehanet gücüne sahip olup olmadığı bilinmeyen Genji ise yaşamının bir yabancı, belki de bu yeni gelen Amerikalılardan biri tarafından kurtarılacağına inanmaktadır.Yaşama ve ölüme bakışStarkın kurnazca hileleri sonucu Genji tarafından işe alınması, yanlış yönlendirmeleri ve arada bir meydana gelen saldırılar, yazarın zihnindeki Amerikan silahşoruyla samuray bağlantısını güçlendirir. Serçeler de Batı ve Doğu felsefeleri, dinleri arasındaki benzerliklere-farklılıklara renk katar; ancak yazar hiçbir zaman bir tarafın diğerine olan ruhani ya da ahlâki üstünlüğünden söz etmez. Genji ve diğer açık görüşlü Japonlar, fazlasıyla içe dönük bir toplumun dünyadaki teknolojik gelişmelerden nasıl geri kaldığını görür; Stark ve Emily ise Japonyanın yaşama ve ölüme dengeli bakış açısındaki güzelliği ve bilgeliği kabul etmek zorunda kalırlar.Bu, samurayların ihanet ederken bile onurlu, geyşaların ölümcülken bile güzel, Amerikalılarınsa çirkin ve kaba oldukları bir dünyadır. Romanda pek çok savaş, devlet adamı düzeyinde bilgelik, kelle uçurma, hoşgörü, önyargı, Batıdan bir şeyler öğrenen Doğu, Doğuya hakkını teslim eden bir Batı, eğilerek selamlamalar ve el sıkışmalar, gizem ve açıklık, iyi ve kötü, karma felsefesi ve özgür irade var.Takashi Matsuokanın bir nevi epik bir saga olan ilk romanı, haklı olarak, James Clavellin Shogunununun ve Akira Kurosawanın izinden gidiyor. Kendini dünyadan izole eden, dar görüşlü bir geleneğe ve kanlı bir geçmişe sahip Japonyayı topa tutan yazar, Serçe Bulutunda okuru Batı ve Doğuyu karşılaştırmaya, benzerlikleri keşfetmeye zorluyor. Bütün bunların yanı sıra soluksuz bir macera da barındırarak, tempoyu hiç düşürmeden, serüven ve gizem meraklılarına farklı bir coğrafyadan, farklı bir hikâye anlatıyor.Mutluluk. Saf, bireysel, kişisel, bencil bir mutluluk. Birini düşünmek ve her şeyi unutmak. Daha iyisi, dizginsiz bir aşkın mutluluğunda kendini yitirmek. Genjiyle birlikte olabilseydi kendisi yok olur giderdi. Genji kalırdı geride, olanca güzelliğiyle.Bu yüzden de Seaminin yanı başında, adamın ellerini umutsuzca tutarak ağlıyordu.Mukai, kılıç muhafazasını, pazarlık etmeden, Seaminin ağzından çıkan ilk fiyata aldı. Seve seve iki katını verebilirdi. Aynı zamanda, Sekigaharada Okumiçilerle birlikte savaşan uydurma bir ata da buldu. Bu da Genjiyle baş başa buluşması için bir bahane oluyordu.Şimdi kar yağmaya devam ederken, kılıç muhafazasını küt parmaklı elinde sımsıkı tutarak, hayatının en tarihi kararını verdi Mukai.Birkaç saat sonra, Japon Denizindeki evine gitmek üzere Edo Kalesinden ayrıldı. Küçük bir lorddu, yalnızca iki yüz silahlı vasalı vardı. Önemli değildi. Hepsine emir verecek, Okumiçi klanının serçeli oklu bayrağı altına toplayacaktı onları. Eğer genç lord ölecekse, o da ölecekti.Kitaptan

Takashi Matsuoka Serçe Bulutunda, samurayların ihanet ederken bile onurlu, geyşaların ölümcülken bile güzel; Amerikalılarınsa... çirkin ve kaba oldukları bir dünyanın hikâyesini anlatıyorSimgebilimde; Batı, aklı; Doğu, duyguyu simgeler. Coğrafya, inanç ve moral değerler itibariyle Batının aldığı Reform, Rönesans ve Sanayi Devrimi virajlarını daha geç dönemlerde alabilmiş Doğu, belki de bu nedenledir ki, akıldan ziyade duygunun, hislerin öne çıktığı daha sakin, daha tefekkür dolu, daha içe dönük ve daha barışçıl bir yaşam anlayışına sahip olmuştur. Özellikle kasten kendini yüz yıllar boyunca başarıyla izole etmiş feodal bir toplum olan Japon toplumu, 19. yüzyıla kadar dünyanın geçtiği tüm o çalkantılı dönemlerden nasibini almamış, ancak yine de iç hesaplaşmalardan kurtulamayarak kendi içinde kanlı bir tarih yazmıştır.Serçe Bulutu, Amerikada büyümüş bir Japonun kaleminden, 19. yüzyıl Japonyası ile Amerikasının yan yana getirildiği, siyahıyla beyazıyla karşılaştırılıp, birinin diğerine yeğ tutulmadan nesnel bir üslupla anlatıldığı bir masal. Hikâye, 1861 yılında, izole, henüz dünyaya açılmamış, geleneksel yaşam tarzına, ahlâk anlayışına sıkı sıkıya tutunan ama bir yandan da Shogunun samuray geleneğini yavaş yavaş sarsmaya başladığı Japonyada geçiyor. Ateşli silahları ele geçiren Shogun, kılıcıyla, katanasıyla binlerce yıldır adaya hâkim olmuş Samuray geleneğini tehdit etmektedir. O zamanın entrikalarını tarif etmek istesek Bizans oyunu deyimi az kalır. Romanın ana karakteri Lord... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
10 puan

Normalde kitapları çok hızlı okurum, eğer sardıysa gece gündüz demem okur bitiririm. Hayatımda çok az kitabı bitmesin diye yavaş okumuşumdur, aynı bu kitap gibi. Serçe Bulutu benim en beğenerek okuduğum kitaplardan biridir. Çok fazla kimse tarafından da bilinmez nedense. Kitapta bir japon lordunun (Lord Genji) çağdaşlaşma sürecindeki duruşu anlatılmakta kısaca. Hikaye amerikalılarla japonları karşı karşıya getirmekte ve ortaya doğu ile batının muhteşem dansı çıkmakta. Bir kitapta aradığım herşey vardı.

6 puan

Efsanevi samuraylar döneminin sonu, modern Japonya'nın az öncesi. Bir yanda intiharın bile seremonisini yapan bir ırk, diğer yanda inancını yaymak uğruna dilini dahil bilmediği topraklara savunmasızca giden insanlar. Lord Genji karakterine göre "diğer ülkeler her alanda kendini geliştirirken gururla oyalanmak hatasına düşen" o Japonya'yı okurken, belki de asıl hatayı o ülkeler gibi olmakla yaptı diye düşünmeden duramıyor insan.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 544 sayfa
2006 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9752732232
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Gece artemisya lanetli rapunzel demian Celio
8 kişi

Okumak İsteyenler

karagozozlem MeyRA kitaplarla beslenmek üvercinka su'nun notu
6 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski