Pir Sultan Abdal

Alevi-Bektaşi edebiyatının en önemli şairlerinden, on altıncı yüzyıl Anadolusunda bir Alevi-Türkmen köylü, bir saz şairi, bir derviş, bir şeyh, bir ayaklanma önderi. Şiirlerinde doğa, Tanrı ve insan sevgisini, devlet düzeninin bozukluğunu, mezhep ayrılığından doğan iç kavgaları, Osmanlı Devletinin Alevilere yaptığı zulmü anlatan, Anadolu halkını Osmanlılara karşı kışkırttığı ve ayaklanmaya öncülük ettiği gerçekçesiyle asılan büyük halk ozanı... Deneme yazarı-eleştirmen Memet Fuat, Pir Sultan Abdalın yaşadığı döneme, kavgasına, özlemlerine, katlandığı acılara ışık tutarken, düşünce dünyasını, sanatını, yapıtlarını çağdaş bir bakış açısıyla sunuyor. Pir Sultan Abdalın şiirlerinden yapılmış bir seçki, kaynakça ve sayfa altlarında açıklamalarla birlikte... TADIMLIKYaşamı Pir Sultan Abdal geleneğinin ilk ozanı olan Pir Sultan Abdalın yaşamı üzerine, yazılı kaynaklarda pek bilgi yoktur. Doğum ölüm yılları bile bilinmiyor. Yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, bu gelenek çerçevesindeki şiirlerden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatılagelen menkıbelerden çıkarılır.Gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmiştir, çünkü Pir Sultan, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmak ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır.Şiirlerden, halk söylentilerinden çıkarılan bilgilere göre, Pir Sultan, Sıvasın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde doğmuştur. Yıldızdağı eteklerinde, Çırçıra kırk sekiz kilometre uzaklıkta, denizden bin yedi yüz metre yüksekte, çoğu tek katlı olan kerpiç evleri, soğuktan korunmak için yarı yarıya toprağa gömülü bir köy...Banazda bugün de Pir Sultanın olduğu söylenen bir ev, önünde şairin yaşadığı dönemden kaldığına inanılan bir söğüt ağacı, ağacın altında, asasının ucuna takıp Horasandan getirdiğine inanılan bir değirmen taşı vardır. Pir Sultan yaz aylarının güzel havalarında bu taşın üstüne oturup karısıyla sohbet edermiş. Köylüler bu evi, ağacı, taşı kutsal sayarlar.Kızının yaktığı ağıtta uzun boyluluğuna, biçimliliğine değinilen şairin asıl adı, şiirlerinde belirttiğine göre, Haydardır. Bir yerde soyunun Yemenli olduğunu, bir yerde Peygamberin öz torunu olduğunu söyler, bir yerde de İmam Zeynel-Abidinden Zeynel dedem diye söz eder. Uzmanlara göre, Pir Sultanın bu sözleri söylemesinin nedeni halk üzerindeki etkisini artırmak içindir. Muhammed peygamber soyundan geldiklerini, seyyidliklerini ileri sürmek tarikat uluları arasında bir gelenektir. Genel kanı, şairin İranın doğusundaki Türk yurdu Horasandan, önce İran Azerbaycanındaki Hoy kasabasına, oradan da Anadoluya göçüp Sıvasa yerleşen bir Türkmen soyundan geldiği yolundadır.Çocukluğu çobanlıkla geçen Pir Sultanın okuma yazma bildiği anlaşılıyor, ama bilgin bir kişi olduğu söylenemez. Tekke eğitimi çerçevesinde kalmıştır. Halifeler tarihini, peygamber menkıbelerini, evliya menkıbelerini, tarikat kurallarını, Yunus Emreyi, Hatayiyi bilir. Bunlar dışında, çağının bilimleriyle ilgilenmediği gibi, Divan edebiyatı ile de ilgilenmemiştir. Şiirlerinde Yunan mitolojisinin, İran mitolojisinin izleri pek yoktur. Ayrıca, genel olarak bütün tarikatların kaynaklandığı Tasavvuf felsefesinin yüksek konularına da girmez.Söylentiye göre, Pir Sultanın üç oğlu, bir kızı varmış. Oğullarından Seyyit Ali, Banaz köyünün üst yanındaki çam korusunda; Pir Muhammed, Tokatın Daduk köyünde; Er Gaib de Dersimde gömülüymüşler. Adı Sanem olan kızının Pir Sultan asıldığı zaman söylediği ağıt çok ünlüdür. Bazı uzmanlar bu ağıtı Sanemin ağzından bir tarikat ozanının yazmış olabileceğini belirtirler. Pir Muhammed ise babası gibi şairdir. Delikanlı iken attan düşerek öldüğü, Pir Sultanın Allah verdiğini almaz dediler / Bana verdiğini aldı neyleyim derken bu olaya değindiği söylenir. Şiirlerden uzun yaşadığı, çok çocuğu bulunduğu açıkça anlaşılan şairin, sağlığında iki oğul acısı görmüş olduğunu ileri sürenler de vardır.Pir Sultan Alevi-Bektaşi tarikatındandır. Tarikata girme arkadaşı, yani musahibi, Ali Babadır. Bağlandığı tekkenin piri ise, Ahmet Yesevinin Anadoluya gönderdiği dervişlerden Koyun Babanın tekkesinde, Bektaşiliğin kurucusu Hacı Bektaş Velinin tekkesinde posta oturmuş, yani en üst makamlara getirilmiş Şeyh Hasandır.Pir Sultan, bağlandığı tarikatça yalnız dinsel önder değil, devlet başkanı olarak da görülen İran şahları adına, Anadolu halkını Osmanlılara karşı kışkırttığı, ayaklanmaya çağırdığı, belki de bir ayaklanmaya öncülük ettiği için, Sıvas valisi Hızır Paşanın emriyle tutuklanmış, yolundan dönmeyeceği anlaşılınca da asılmıştır.Söylentiye göre, asıldığı yer Sıvasta eskiden Keçibulan adını taşıyan, sonra uzun süre Darağacı diye anılan, şimdi ise Kepçeli denilen yerdir. Bugün Sanayi Çarşısının karşısında Mal Pazarı olarak kullanılan bu alanın Gazhane bitişiğinde, sıra söğütlerin bitiminde bulunan, boyu beş metre, eni bir metreden fazla, bakımsız toprak yığını onun mezarıdır. Üstündeki moloz taşlar, asılması sırasında Hızır Paşanın emriyle halkın attığı taşlardır.Mezarının, bir menkıbeye göre Erdebilde, Bektaşi geleneğine göre de Merzifonda olduğu söylenir. Daha başka söylentiler de vardır, ama gerçeğe en yakın görünen söylenti asıldığı yere gömüldüğü, yakınlarının, tarikat erlerinin, hükümet baskısı yüzünden ölüsünü alıp köyüne bile götüremedikleridir.Şiirlerinden, halk söylentilerinden çıkarılan bu dağınık bilgileri değerlendirebilmek için, önce, Pir Sultanın ne zaman yaşadığını saptamak gerekir.

Alevi-Bektaşi edebiyatının en önemli şairlerinden, on altıncı yüzyıl Anadolusunda bir Alevi-Türkmen köylü, bir saz şairi, bir derviş, bir şeyh, bir ayaklanma önderi. Şiirlerinde doğa, Tanrı ve insan sevgisini, devlet düzeninin bozukluğunu, mezhep ayrılığından doğan iç kavgaları, Osmanlı Devletinin Alevilere yaptığı zulmü anlatan, Anadolu halkını Osmanlılara karşı kışkırttığı ve ayaklanmaya öncülük ettiği gerçekçesiyle asılan büyük halk ozanı... Deneme yazarı-eleştirmen Memet Fuat, Pir Sultan Abdalın yaşadığı döneme, kavgasına, özlemlerine, katlandığı acılara ışık tutarken, düşünce dünyasını, sanatını, yapıtlarını çağdaş bir bakış açısıyla sunuyor. Pir Sultan Abdalın şiirlerinden yapılmış bir seçki, kaynakça ve sayfa altlarında açıklamalarla birlikte... TADIMLIKYaşamı Pir Sultan Abdal geleneğinin ilk ozanı olan Pir Sultan Abdalın yaşamı üzerine, yazılı kaynaklarda pek bilgi yoktur. Doğum ölüm yılları bile bilinmiyor. Yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, bu gelenek çerçevesindeki şiirlerden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatılagelen menkıbelerden çıkarılır.Gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmiştir, çünkü Pir Sultan, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmak ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır.Şiirlerden, halk söylentilerinden çıkarılan bilgilere göre, Pir Sultan, Sıvası... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

161 sayfa


ISBN
9750801873

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

muratdoganoz doganozmurat çokdüşünür seretan misterred
6 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski