Pedro Páramo

Latin Amerika edebiyatının temel taşlarından biri olan Juan Rulfo, çok fazla eser vermemiş olmasına rağmen yazdıklarıyla aralarında Federico García Lorca ve Gabriel García Márquez'in de bulunduğu pek çok yazara ilham kaynağı olmuş bir yazar. Juan Rulfo, tek romanı olan ve başyapıtı olarak kabul edilen Pedro Páramo'da Meksika devrimini, özellikle kırsal kesimde yaşanan şiddeti, ahlaki çöküşü ve ölümü duru ve çarpıcı bir dille anlatıyor. Düş ve gerçek arasındaki sınırın ne kadar bulanık olduğunu gösteriyor.

Latin Amerika edebiyatının temel taşlarından biri olan Juan Rulfo, çok fazla eser vermemiş olmasına rağmen yazdıklarıyla aralarında Federico García Lorca ve Gabriel García Márquez'in de bulunduğu pek çok yazara ilham kaynağı olmuş bir yazar. Juan Rulfo, tek romanı olan ve başyapıtı olarak kabul edilen Pedro Páramo'da Meksika devrimini, özellikle kırsal kesimde yaşanan şiddeti, ahlaki çöküşü ve ölümü duru ve çarpıcı bir dille anlatıyor. Düş ve gerçek arasındaki sınırın ne kadar bulanık olduğunu gösteriyor.


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

Bu kitabı anlatmaya nereden başlasam bilemiyorum. Okuruna ulaştırdığı doğallıktan mı bahsetsem ya da teknik açıdan Latin Amerika edebiyatının patlamasına neden olan eser olarak mı sunsam; gerçekten beklediğimden fazlasını sunan bir kitap oldu Pedro Paramo. Bir solukta okuduğum kitap Meksika'da hayali kurgusal bir kasabada geçiyor -bkz; Mocando örneğindeki gibi- Annesini yitiren Juan Preciado'nun babasını bulmak üzere çıktığı yolculukta Comala'ya yola çıkar. Annesinin övgüyle bahsettiği Comala'ya ulaştığında ise tamamen tozların uçuştuğu, yıkık dökük kimsesiz barakaların bulunduğu hayalet bir kasabaya inmesiyle şaşırtır. Geçmiş yankıların evlere tıkıldığı, geçmişin affedilmeyen ruhlarının yaşayanlardan fazla olduğu bir yerdir Comala.

Juan Rulfo ismine ilk olarak Gabriel Garcia Marquez'in 'Anlatmak İçin Yaşamak' kitabında rast gelmiştim. Kitaplığımda aylarca sessizce sırasını bekleyen Pedro Paramo yalın dille yazılmış olmasına karşın düz bir metin olmaktan kullanılagelen tekniklerle sıyrılıyor. Beylik laflarla konuşmak istemiyorum ancak yalın metinlerden hoşlanmayan beni bile sadeliğiyle tavlamasını da aslında sadece kullanılagelen tekniklere atfetmemek gerekli. Pedro Paroma'yı okurken bir Yaşar Kemal ya da Sabahattin Ali okuduğunuzu hissedebilirsiniz, tek farkla; Latin Amerika Edebiyatını zirveye çıkaran, Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık ile kusursuzlaştırdığı, büyülü gerçekçiliğin önderi olan eser olması. Büyü ve gerçeğin, geçmiş ile geleceğin, ölümün ince çizgilerinin kusursuz bir doğallığı barındırarak anlatıldığı bir kitap Pedro Paramo. Hissederek okunmalı, Latin Amerika'nın geçirdiği şiddetli dönüşümlerin tümünü hissetmeli..

9 puan

Sıradışı kelimesinin karşılığı bir kitap.

3 puan

Çok beğendiğimi söyleyemem, anlatım dili iyi ama bir sürü karakter var, konuşmalar içiçe... sıkıldım biraz diyebilirim....

7 puan

Kült bir eser;
Kırsal çevredeki yerel feodal yöneticilerin acımasız yönetimi altında yaşamaya çalışan halk, Meksika İç Savaşı ve devrimi, şiddet ve ahlaki tükeniş...

8 puan

Yazara diyecek bir söz yok. Teknik açıdan, hikayeyi anlatırken kullandığı yöntemden bahsedecek olursak tabi ki 10 puan! Ama asıl problem olayın kendisinde. Nedense ben pek bi ısınamadım. Çok çok sevemedim.

Profil Resmi
6 puan

Beklentilerimi karşıladığını söyleyemem.Kitap Meksikada iç savaş öncesi kırsal kesimin içinde bulunduğu durumu anlatıyor.Geçmiş ve bugün beraber anlatıldığı için belirsizlik var.

4 puan

İlginç bir kitaptı ya, yer yer nedensiz güldüğümü anımsıyorum okurken. Samimiyetle soyleyebilirim ki yazar bayagi bir dalga gecmis.

8 puan

...Her iç çekiş insanın yitirdiği bir yudum yaşamdır...
...Beni buraya bir hayal getirdi.
- Hayal mi? Bunun bedeli ağırdır...

10 puan

Pedro Paramo
PEDRO PARAMO
Yazar: JUAN RULFO
Çeviri: SÜLEYMAN DOĞRU
DOĞAN KİTAP 3. BASKI


*** İYİLİĞİN KARŞITININ HİÇBİR GERÇEKLİĞİ YOKTUR.

ÖKLİD

130 Sayfalık bir kitap Pedro Paramo. Kitabı okunmaya bitirdiğimde aklıma ilk gelen şu oldu: iç içe olan 3 öyküyü içeren 130 sayfalık dev bir roman ve acaba kaç yazar bu kadar kısa sayfaya bu kadar olay kurgusunu bu kadar anlatıcı ve zamana sığdırabilirdi. Kitabı elime alıp okumaya devam ettikçe karşıma zamanın, anlatıcıların ve mekanların değiştiğini gördüm ve ister istemez notlar alıp okumaya devam etmek zorunda kaldım. Kitaba olan hayranlığım her sayfasını çevirdikce artarak devam etti. Juan Rulfo ya hayranlığım kitabı 2. kez okuduğumda bir kat daha arttı. Çünkü farklı anlatıcılar farklı zamanlar ve iç içe geçen 3 öyküde ( yaklaşık 8 sayfa fax kağıdı not tutmama rağmen) ve bunların birleşmelerinde kurgularında ben tek hata bulamadım.

Juan Rulfo Pedro Paramo kitabında bazı cümleler varki anlattığı mekanın fotoğrafını öyle bir çekmişki anlatısında tek bir toplu iğne başı kadar ışık dışarı sızmıyor bana göre.

Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yazarı Gabriel Garcia Marquez, yoksulluk içinde yazdığı Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yazılış sürecini daha sonraları anlatırken, edebiyat çevrelerinden bir dostunun bir gece evine geldiğini ve “Sen yazı yazdığını sanıyorsun. Al da bunu oku.” diyerek Marquez’in önüne bir kitap attığını anlatır. Arkadaşı gittikten sonra Marquez kitabı büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla okur. Bitirir ve yeniden bir kez daha okur. Kitabı bıraktığında tanyeri ağarmaktadır. Kitap Juan Rulfo’nun “Pedro Paramo” sudur. Marquez kitaptan o denli etkilenmiştir ki Yüzyıllık Yalnızlık eserinde Pedro Paramo’dan bir cümle alarak Rulfo’ya bir selâm gönderir. Susan Sontag’a göre Marquez, Pedro Paramo’yu ezbere bilir. Pedro Paramo’nun hayaletlerle dolu kasabası Comala, Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık eserindeki Macondo kasabası için bir esin kaynağı olmuştur. (ALINTIDIR.)

Juan Rulfo Pedra Paramo; umarım ki romanın roman tadında nasıl olabileceğini, roman kurgusu, romanın anlatıcıları, mekan ve zaman geçişlerini daha iyi anlamak ve hissetmek adına 130 sayfaya bunları sığdırabilmenin muhteşemliği gözden kaçırmadan okunması gerektiğine inancımı bu kitap perçinlemiştir.

*** Kitabı okumayanların bu noktada sonra okuyup okumaları kendi tercihleridir.

*** Bu noktada sonra yazacaklarım tamamen 3 kurgu ve öyküyü sayfa sayıları ile anlatmaktadır.

Bana göre kitap muhteşem bir girişle başlıyor.

Comala’ya geldim, çünkü bana babamın burada yaşadığı söylendi, Pedro Paramo adında biriymiş. Bunu bana söyleyen annemdi. Ben de o öldükten sonra babamı görmeye geleceğime söz verdim. Bunu yapacağımın bir kanıtı olarak da ellerini sımsıkı tuttum, zira o sırada annem ölmek üzereydi ve ben de her türlü sözü verebilecek durumdaydım. ‘’ Onu ziyaret etmeyi sakın ihmal etme – diye nasihat etti bana-. Bu isimle ve başka isimlerle tanınıyor. Seni görmekten mutluluk duyacağına eminim. ‘’ O anda bunu yapaçağımı söylemekten başka bir şey gelmezdi elimden ve bunu o kadar çok tekrarladım ki, ellerimi onun ölü ellerinden uzun uğraşlar sonucu kurtardıktan sonra bile aynı şeyi tekrarlamaya devam ediyordum. Sayfa:7

Bana göre roman adına muhteşem bir giriş paragrafı ile başlıyor roman. Şimdiki zaman ve geçmiş zaman dilimini içeren bir anlatıcı ve bu anlatıcı Pedro Paramo isminde bir babanın oğlu ve annesi ölmek üzere iken ona söz vermiş hiç tanımadığı babasını bulmak adına Comala’ya geldiğini söylüyor bize.

Juan Rulfo romanını öyle incelikle dokumuş ki; Pedro Paramo isminde hiç tanımadığı bir babayı Comala’ya aramaya giden anlatıcının ismini karşımıza Sayfa:63 Sayfa:65 ve Sayfa:81 de aşağıdaki şu paragraflar da hem ismi hemde ölmüş olarak çıkarmaktadır. :))

*** Seni öldürenin havasızlıktan boğulma olduğuna mı inandırmak istiyorsun beni, Juan Preciado? Seni köyün meydanında, Donis’in evinden çok uzakta buldum; o sırada yanımda o da vardı ve senin ölü numarası yaptığı söylüyordu. İkimiz birlikte seni gölgelik bir yere sürüklediğimizde, korkudan ölenlerin öldüğü gibi kasılmış ve kaskatı kesilmiştin. O bahsettiğin gece soluyacak hava olmadığı için, seni taşıyacak ve sonra da gömecek gücü kendimizde bulamamıştık. Ve gördüğün gibi, şimdi seni gömüyoruz. Sayfa 63

*** Bunu sana da aha ilk başt söylemiştim. Babam olduğu söylenen Pedro Paramo’yu bulmaya geldim. Beni buraya bir hayal getirdi.

***Burada sırtüstü yatmış, yalnızlığımı unutmak için o günleri düşünüyorum, çünkü buraya sadece bir süre için yatmış değilim. Ayrıca yattığım yer annemin yatağının üzeri değil, ölüleri gömmek için kullandıkları türden siyah bir tabutun içi. Çünkü ben ölüyüm. Sayfa 81

Pedro Paramo’nun hikayesi ile başlamak istiyorum ve kitap da şu cümleyi paylaşmadan başlamak istemedim.

***Bana kalırsa, o kötülüğün ta kendisi. Pedro Paramo işte bu.
Pedro Paramo kesinlikle kurnaz bir adam ve kendi çıkarları adına her yolu tercih eden her yol kendince kullanan bir adam. Borçlarından kurtulmak adına toprak ağasının ölmesiyle birlikte her şeyin tek sahibi olan Dona Dolares’ e evlenme teklifi etmiş ve evlenmiştir. (Dona Dolares Juan Preciado annesidir.) Bunun ile birlikte tüm mirasın tek başına Pedro Paramo’nun hakimiyetine geçmiştir.

*** Dolares’i ikna etmek çok kolay oldu. Hatta teklifi duyunca gözleri parladı ve suratı allak bullak oldu. Sayfa:43

Bir yıl sonrasında Pedro Paramo’dan nefret etmeye başlayan Dona Dolares oğlu Juan Preciado’yuda yanına alarak bir daha geri dönmemek üzere kızkardeşi Gertrudis’in yanına gider. Sayfa:22-23
Yıllar sonra ölmek üzere iken oğlu Juan Preciado ( giriş paragrafdaki anlatıcı) vasiyet etmiştir.

*** Gidip ondan bir şey isteme sakın. Bizim olanı talep et. Bana vermek zorunda olduğu ama asla vermediği şeyi… Bizi unutmuş olmasını ona pahalıya ödet, oğlum. Sayfa:7

Pedro Paramo için her şey kendi çıkarları içindir.

1926-1929 yılları arasında ki iç savaş sırasında devrimcilere vaade bulunmuş hiç birini yerine getirmemiş kendi adamlarını göndermiş avukatı bile gitmek istediğinde hiçbir ödemesini yapmamış parasının tamamını bile yatırımlarda olduğunu söyleyecek kadar utanmaz bir kurnazlık sergilemiştir. Sayfa 103-110

Tüm Media Luna Pedro Paramo’nun hakimiyetinde acımasızca hüküm sürmektedir.

***Şu tarafa bakın dedi katırcı birden durarak bana. Domuz mesanesini andıran şu tümseği görüyor musunuz? Media Luna işte onun hemen arkasında. Şimdi şu tarafa dönün. Şu tepenin doruğunu görüyor musunuz? Oraya bakın. Ve şimdi de şu tarafa dönün. Şu çok uzakta olduğu için zar zor seçilen doruğu görüyor musunuz, peki? Güzel, işte bir uçtan diğer uca tamamı Media Luna. Bir başka deyişle, göz alabildiğine uzanan arazinin tümü. Ve bütün bu topraklar ona ait. Gerçek şu ki, biz Pedro Parama'nun çocukları olmamıza rağmen analarımız bizi bir hasırın üzerinde doğurmuşlar. Ve işin en gülünç yani bizi vaftiz olmaya o götürmüş. Siz de bunun aynısı yaşamış olmalısınız değil mi? Sayfa 10-11

Bu arada başka karakterlerde var devam eden Pedro Paramo’nu Hikayesinde. Ölen oglu Migael Paramo.

*** Hepsi Miguel Paramo’yla başladı. Öldüğü gece ( Tüm roman kahramları ölüdür aslında ) Sayfa:25

*** Eduviges Dyada & Kardeşi Maria Dyada& Daminia Cisneas& Peder Renteria& Pederin Yeğeni Ana….


Pedro Paramo’nun çocukluk aşkı Susana

*** Seni düşünüyordum, Susana. Yemyeşil tepelerin üzerinde rüzgar çıkınca kağıttan uçurtmaları uçurduğumuz o günleri. Tepenin üzerindeyken aşağından gelen köyün sesini işittik; derken birden rüzgar şiddetlenir, kınnap elimizden kaçacak gibi olurdu. Susana, bana yardım et. Ve yumuşacık eller bizim ellerimizi sıkıca tutardı. Sayfa 17

Çocukluk aşkı Susana Babasına mektuplar yazar Babasına çiftliğin kahyalığını teklif eder sırf onu görmek yanında olmak için Susana ‘nın babası Bartolome ise bırakın okumayı mektupları alır almaz yırtıp atar. Safya:82 Madenci olan babası Bartolome den tek istediği en değerli en güzel yaptığınız şey kızınız der.

*** Bartolome San Juan , ölü bir madenci. Susana San Juan, La Andromeda madenlerinde ölmş bir madencinin kızı. Her şey apaçıktı. ‘’ oraya ölmeye gidiyorum ‘’ diye düşündü. Sayfa:90

Juan Preciado ise Pedro Paramo ile Dona Dolares’in Oğlu. Romanın ilk anlatıcısı; Juan Rulfo Pedro Paramo kitabında değerli cümleleri ve Comala köyündeki anlatılarını yazmadım tasvirlerini okumak anlatılarında ki değerli cümlelerini de Romanı okumak isteyenlerin zevkine bırakarak yazmıyorum. Perspektifin düzleme indirgendiğinde mükemmellik insanüstü bana göre...

*** Hayali kötülük denen şey romantik ve çeşitlidir. Gerçek kötülük kasvetli, monoton, boş ve sıkıcıdır. Hayali iyilik sıkıcıdır. Gerçek iyilik ise daima yeni, muhteşem ve baş döndürücüdür. Dolayısıyla ‘’ hayali edebiyat’’ ya sıkıcıdır ya ölümsüz, ya da ikisinin bir karışımı
SIMONE WEIL

6 puan

Juan Rulfo ( 1918 - 1986 ) Meksika'lı senarist, yazar ve fotoğrafçı. Çok az yazmış olmasına rağmen, İspanyolca edebiyetta büyük bir etkisi görüldü. Altüst edilmiş bir zamandizin, geri dönüş, iç monolog, bilinç akışı, zaman kaydırma ve monolog gibi araçlar kullanarak sorunlu baba oğul ilişkileri, kırsal çevrede şiddetve ahlaki tükeniş gibi konuları işledi. 1970 yılında Meksika Ulusal Edebiyat Ödülünü kazandı,

Pedro Paramo adlı eserinin tanıtımı İspanyolcanın Don Quijote'den sonraki en büyük baş yapıtı olarak yapıldı.

Ronamı nasıl tanımlayabilirim ? Labirent, çok katmanlı, gerçek üstü bilmiyorum. Ne gerçek, Ne hayal, hangi kişi ölü, hangisi yaşıyor bilemiyorsunuz okurken. Müthiş derecede karışık ama bir o kadar keyifli. Bu tür karışık adeta bilmece gibi bir romanı, bu kadar severek okuyacağımı hiç sanmazdım. ama elimden bırakamadan okudum ve çok beğendim....


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 132 sayfa
Ocak2012 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı


ISBN
978-605-09-0509-0
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: diğer

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

hkcanan bikahvebikitap
2 kişi

Okumak İsteyenler

Trueblue
1 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski