Küçük Şeylerin Tanrısı

Arundhati Roy, İngiltere'nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülünü 1997 yılında Küçük Şeylerin Tanrısı adlı romanıyla aldı. Lirik bir dille, şiirsi bir anlatımla, bir söz-büyücüsü gibi kullandığı sözcüklerle, yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin soluk kesen dramını anlattı. Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye âşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındandır, toplumun en alt kademesinden. Sonu olmadığını bildikleri bu aşkta Küçük Şeylerle yetinirler, geleceği düşünemezler. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız, biri erkek ikiz çocukları bu aşkın doğal tanıklarıdır. Olaylar, birbirinden ayrılmayan bu çift yumurta ikizlerinin çevresinde döner; kızın gözüyle anlatılır. Arundhati Roy, geriye dönüşlerle örüyor kurgusunu ve beklenmedik, dehşet verici sona ulaştırıyor. 1960'lı yılların sonunda, Hindistan'ın güneyinde geçen bu öyküde, arka planda İngiltere'den bağımsızlığını yeni kazanmış, siyasal çalkantılar içindeki bir Hindistan'ı, kast sisteminin ürkütücü koşullarını ve toplumsal tabuları buluyoruz. Hindistan'da yayınlandığında, Hıristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan Küçük Şeylerin Tanrısı, bir solukta okunan unutulmaz bir roman.

Arundhati Roy, İngiltere'nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülünü 1997 yılında Küçük Şeylerin Tanrısı adlı romanıyla aldı. Lirik bir dille, şiirsi bir anlatımla, bir söz-büyücüsü gibi kullandığı sözcüklerle, yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin soluk kesen dramını anlattı. Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye âşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındandır, toplumun en alt kademesinden. Sonu olmadığını bildikleri bu aşkta Küçük Şeylerle yetinirler, geleceği düşünemezler. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız, biri erkek ikiz çocukları bu aşkın doğal tanıklarıdır. Olaylar, birbirinden ayrılmayan bu çift yumurta ikizlerinin çevresinde döner; kızın gözüyle anlatılır. Arundhati Roy, geriye dönüşlerle örüyor kurgusunu ve beklenmedik, dehşet verici sona ulaştırıyor. 1960'lı yılların sonunda, Hindistan'ın güneyinde geçen bu öyküde, arka planda İngiltere'den bağımsızlığını yeni kazanmış, siyasal çalkantılar içindeki bir Hindistan'ı, kast sisteminin ürkütücü koşullarını ve toplumsal tabuları buluyoruz. Hindistan'da yayınlandığında, Hıristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan Küçük Şeylerin Tanrısı, bir solukta okunan unutulmaz bir roman.


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

Gerek duyguların gerek nesnelerin hatta dokunuşların tasviri mükemmel.Yalnız dikkat edilmesi gereken bir husus var.Kitabın başından itibaren aile soy ağacını kafanıza iyi oturmanız gerekiyor çünkü geniş bir ailenin hikayesini tarihçesi ile yer verdiğinden sonradan kim kimin halası,dayısı belli olmuyor.
Normal şartlarda sadece kitabın kapağını okuyarak aldıysanız kitabı beklentiniz ;kaçma kovalama,aile içi kan davası ve bilumum çirkeflikler oluyor.Ancak bu kez farklı.Hint kültüründe arabeskler farklı yaşanıyor.Hatta kitabın konusunu oluşturan bu direnişçi aşka son 50 sayfada rastlıyorsunuz.Öyle yeşilçam misali ayrılık ve gözyaşına maruz kalan çiftlerde yok.
Kitapta yalnız Hindistan kast sistemine değil feminist esintilere de rastlıyorsunuz.
Hikaye kısaca şu;Bir toplum düşünün ee hint toplumundan bahsediyorsak İngiliz etkisinde olan bir toplum.Bu toplumda bir kadın dul kalmış iki çocuk sahibi,sonradan paravan denen toplumda en aşağı tabakada sayılan bir adama aşık olur.İkiside bilir imkansız olduğunu bu yüzden hep küçük şeylerle yetinirler.Ama bir yere kadar tabi.

10 puan

Uçsuz bucaksız, dingin, sessizliğin sesini duyumsadığınız bir okyanusun ortasında bir küçük kayığın içinde olduğunuzu düşünün. Ne bir kürek var yönünüzü belirleyecek ne de bir kıyı var ulaşmayı hedeflediğiniz. Öylece duruyorsunuz. Sadece zihninizde Roy'un sözcüklerinin tınısı. Pusulanız bu. Kimi zaman uzanıp gökyüzüne bakıyorsunuz, ne sonsuz ne mavi! Kimi zaman bir cesaret okyanusun derinlerine dalıyorsunuz, ne kadar ışıltılı ne kadar rengarenk! Bazen o derinliklerin içinde bir delik görüyorsunuz, kapkara, sizi içine çeken. Acısıyla, hüznüyle, korkusuyla... Ve o kara delikler peşinizi bırakmadan geliyor ardı sıra.
Öyle bir yolculuktu. Okurken sık sık yazarı kıskanıp (tatlı bir kıskançlık) bu sözcükleri nasıl böyle inci gibi narin ve güzel sıra sıra dizdiğini sordum kendi kendime. Masalsı, şiir tadında bir anlatımdı.
Konusuna baktığınızda sıradan gelebilir; yasak aşk. Varlıklı bir ailenin kızı Ammu ile alt tabakadan bir genç adamın küçük şeyleri tanrılaştırdığı aşkı.
Estha ve Rahel. Bu iki minik ikiz kardeş, karşımıza büyümüş kimlikleriyle çıkıyor. İlerleyen sayfalarda geçmişe yolculuğa çıkıyorsunuz. Yaşları 7 civarı iken yaşanan olayları bazen kurnaz bir tatlılıkla, bazen acımasız bir gerçeklikle yansıtıyorlar bize. Büyük bir aile var, öyle ki çok isimle karşılaşacaksınız. Ben kafamda oturtmakta zorluk çekmedim (belki de Hint isimlerinin telaffuzu hoşuma gittiği içindir neyse.) Her karakterin kişiliği, yaşadıkları, duyguları çok iyi yansıtılmış. Sadece somut nesneleri değil, soyutluğu da çok iyi betimlemiş Roy; duyguları, dokunuşları, sesleri...
Son olarak çeviri ile ilgili de bir not düşmek istiyorum. Böyle etkileyici ve de ağır söz dizimlerinin olduğu bir kitabı başarıyla çevirmiş ve şiirselliğin önünü kesmemiş olan çevirmeni tebrik ediyorum.

8 puan

Çoğu kitaba nazaran edebi yönünün verdiği tatlılıkla pençe gibi yakamdan çekmeyi ve çekiştirmeyi, gerektiğinde de ittirmeyi başaran bir kitap oldu.
Kitap hikayenin sonunda başlıyor ve ortasında bitiyor. Başlangıcı ortasında bir yerlerde. Roy, okuyucudan yüzde yüz bir dikkat bekliyor.
Küçük Şeylerin Tanrısı çift yumurta ikizleri Rahel ile Esta’nın çocukluğunda başlıyor.. Her şey gibi...
Buradan kast sisteminden tutup , çok kısa verilmiş bir aşk öyküsüne , Rahel ile Esta'nın şahit olduğu çalkantılı dünyadan , acımasızlığın ve mutluluğun verdiği tatlı ve acı tebessümler gibi bir çok şeye rastlayabiliyorsunuz. Ruhunuzda yara açmasını başarabilen ve buna rağmen merhemsizde bırakmayan bir kitabı elinizde tuttuğunuzu hissedip egzotik ağırlığıyla karşılaşabiliyorsunuz.

Küçük Şeylerin Tanrısı ; okuması zaman zaman güç ama merak duygusunu ön planda tutup Hindu'ların yaşamına, yaşantısına ve sistemin çarklarında gidip gelen hayatları izleyebilen inanılmaz bir roman.

"Yıkılan ve yeniden kurulan küçük olaylar , sıradan şeyler , yeni bir anlam katan şeyler birden bir öykünün ağartılmış kemikleri oluverirler."
Doğru söze ne hacet. Şu cümlenin sarsıcılığı su götürmez bir gerçek. En basit küçük olayların ,tekrarlanabilenleri kast ediyor - daha önce olup aynı anlamı yükleyemediğimiz , insan hayatından hiçbir zaman silinemeyecek bir koku gibi yer edindiğine şahit olabiliyoruz ve farklı gözlerden bakıldığında ne de ufak bir şey olduğunu görüp kendimize ve olaya hayret edebiliyoruz.

"Kadına dokunurken , onunla konuşamıyordu ; onu severken bırakıp gidemiyordu; konuşurken dinleyemiyordu ; savaşırken kazanamıyordu."

Klasik ama yinede çekici bir tarafı var bu cümlenin. Kapalı bir zindan gibi esir ediyor insanı.

Edebi bir haz almak isteyenler için okunacak bir kitap.

Profil Resmi
8 puan

http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2010/01/arundhati-roy-kucuk-seylerin-tanrisi.html

Profil Resmi
10 puan

Kitaba biraz sabretmeniz gerekiyor. Yazar son yüz sayfada kitap boyunca geriye dönüşlerle anlattığı konuyu sonuca müthiş bağlamış. Başta kimin ne olduğunu kiminle akraba olduğunu oturtmak zor oldu. Kast sisteminde farklı iki tabakadan insanın birbirine olan aşkı var kitapta.Kitap boyunca yazara sinirlenebilirsiniz ama son 100 sayfada okuyucuyu edebi doyuma ulaştırdığını düşünüyorum.

7 puan

Son 100 sayfası oldukça etkileyici, son 100'e kadar biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim ama kitabı bitirince o ilk sayfaları tekrar okumalıyım diyorum. Hüzünlü,etkileyici, masalsı bir anlatım. Okuyun ve kendinizi yazara bırakın.

8 puan

''Cezalandırılmayalım dememişlerdi. Suçlarına uygun cezalar olsun istemişlerdi.''

Duygu yüklü bir anlatımı var yazarın.. okunası...

8 puan

Kitabı orijinal dili olan İngilizce olarak okudum. Yazarın dili ustaca kullanışı ve çocukların dilini yakalayışı beni çok etkiledi. Hindistanda'ki kast sistemine ve genel olarak sevgi temasına ve sevmek eylemine ilginç bir bakış açısıyla yaklaşmış. Büyüleyici

10 puan

çeviri ne kadar güzelse can yayınlarının arka kapak açıklaması o kadar "kiç".
"ailenin genç ve güzel kızı" iki çocuklu ammu ve yaşadıklarının metnin bütününe olan etkisi öylesine az.
çok yetkin, çok etkileyici, çok incelikli bir gülmece duygusuna sahip çok çok çok bir eser.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 362 sayfa
Can Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
975-510-821-1
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: roman (çeviri)

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Sekerperisi NerissaninMelodisi
2 kişi

Okumuşlar

burcuva setenayk Redogre gülru arachnera
103 kişi

Okumak İsteyenler

snejanka ebemkusagi cananb karperi uslanmazyazar
113 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski