Korkuyu Beklerken

Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını söyleyebiliriz. Bunalımlı insanların, bunalımlı yaşamlarını anlatmayı tercih eden Oğuz Atay, “Korkuyu Beklerken” isimli öykü kitabında da sorunlu bireyleri anlatmıştır. Toplum dışına itilmiş, kendini toplumdan uzaklaştırmış, içine kapanık, çıkar yol bulamayan, kimliksizleşmiş bireylerin dünyasını tanıtır bize Oğuz Atay. Yaşamlarını, sıkıntılarını okuduğumuz bireyler aslında bizlerizdir. Atay’ın kahramanları kendi gölgelerinden bile ürkerken, yaşamak ile yaşamamak arasındaki ince çizgide gidip gelen, sürekli düşünen, araştıran, sorgulatan kahramanlardır. İçinde yaşadığı topluma yabancılaşan bu insanlar çareyi kabuklarına çekilmekte bulurlar. Kaplumbağa misali içine gizlendikleri bu kabuk kimi zaman bir korunak kimi zaman da ağır bir yüktür. Sırası geldiğinde kırmak istedikleri bu kabuk ne yazık ki onlarla bütünleşmiştir artık. Umutsuzluk ve karamsarlık yazarın bütün öykülerine hâkimdir. Toplumun tutarsızlıkları, ikiyüzlülükler kısacası acı gerçekler bireyin iyiliğini yitirmesine sebep olur.

Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını söyleyebiliriz. Bunalımlı insanların, bunalımlı yaşamlarını anlatmayı tercih eden Oğuz Atay, “Korkuyu Beklerken” isimli öykü kitabında da sorunlu bireyleri anlatmıştır. Toplum dışına itilmiş, kendini toplumdan uzaklaştırmış, içine kapanık, çıkar yol bulamayan, kimliksizleşmiş bireylerin dünyasını tanıtır bize Oğuz Atay. Yaşamlarını, sıkıntılarını okuduğumuz bireyler aslında bizlerizdir. Atay’ın kahramanları kendi gölgelerinden bile ürkerken, yaşamak ile yaşamamak arasındaki ince çizgide gidip gelen, sürekli düşünen, araştıran, sorgulatan kahramanlardır. İçinde yaşadığı topluma yabancılaşan bu insanlar çareyi kabuklarına çekilmekte bulurlar. Kaplumbağa misali içine gizlendikleri bu kabuk kimi zaman bir korunak kimi zaman da ağır bir yüktür. Sırası geldiğinde kırmak istedikleri bu kabuk ne yazık ki onlarla bütünleşmiştir artık. Umutsuzluk ve karamsarlık yazarın bütün öykülerine hâkimdir. Toplumun tutarsızlıkları, ikiyüzlülükler kısacası acı gerçekler bireyin iyiliğini yitirmesine sebep olur.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
10 puan

Beyaz Mantolu Adam: Eylemsizliğin eylemini, önyargıların bizi oradan oraya savurmasını, toplumun yozlaşmasını, toplumun birlikte yaşama amacını araç olarak görmesini, bunların bireyin ruhundaki buhranını kendisiyle yüzleşmekten korkan topluma anlatıyor. Beyaz mantolu adam, toplum için bir aynadır. Mutsuz sonla başlamak, peşi sıra gelecek olan diğer hikâyeler hakkında da adeta klark çekiyor ve buhranın dumanıyla haberleşmek istiyor. Buram buram buhranı tez sezdiriyor. Oğuz Atay'ın dilini biliyor muyuz sevgili okur?

Unutulan: Bir kadının bana da, "Seni çok mu yalnız bıraktılar sevgilim?" diye sormasını istedim; o cümle(ye) vur(ul)duktan sonra. Hâlâ da istiyorum, isterim. Elbette kendimi vurmadan ve beynimi hamamböcekleri kemirmeden...

Korkuyu Beklerken: Yer yer olaydan sıkılarak kopsam da kendimden de aşina olan cümlelerle karşılaşmak; yıllardır görüştüğün hatırşinas dostunla hiç olmadık bir yerde karşılaşma hissini verdi. Bayağı aç kaldı adamcağız. Onun o aç kaldığı zamanlarda ben de evde yalnızdım, açtım, parasızdım. Ben de birilerini veya bir şeyleri arıyordum; fakat korku diye bir şey yoktu. Bir de onu kaldıramazdım.

Bir Mektup: Yüzeysel şeyler yazmak istemiyorum, fakat ne yazsam yüzeysel kalacak gibi geldiğinden hiçbir şey yazmamaya yönelmek en kestirmesi.

Ne Evet Ne Hayır: Kallavi bir ironisi vardı... "Ne zaman ironiyi kullanmadı ki?" diye sorulacak olursa, bilmiyorum.

Tahta At: Devletin kösnül yanları hepimize tecavüz ediyordu... Ne kadar çok altını çizdiğim satır oldu bir bilsen... Tahta At; Tuğrul Tuzcuoğlu'nun yanında ben de (sakallı, miğferli olarak) av tüfeğimle arz-ı endam ettim; şaşkın kalabalık arasındaki Tahta At'ın yapımında emeği geçen herkese ben de silahımı doğrulttum, fakat göremediniz.

Babama Mektup: "İşte bütün 'terakkinizi' gördüm ve 'aslıma rücû ediyorum'"

Demiryolu Hikâyecileri - Bir Rüya: Sonunda yine yalnız kaldık seninle Oğuz Atay... Kim bilir nere... "Buradayım!" diye bağırdım, duymadın.

10 yıl, 11 ay
8 puan

http://ebediyenedebiyat.blogspot.com/2013/03/korkuyu-beklerken-oguz-atay.html

Profil Resmi
10 puan

Mükemmel kısa hikayelerden oluşan bir eser Korkuyu Beklerken. Kitaba ismini veren Korkuyu Beklerken adlı hikayesiyse adeta bir başyapıt. Karanlık bir öykü, yine çoğu Oğuz Atay eserinde olduğu gibi neredeyse tamamı kahramanın iç konuşmalarıyla geçiyor. Kasvetli bir o kadar da başarılı.

Profil Resmi
10 puan

Nasıl anlatılır ki Atay, Oğuz olmadıktan sonra... Kelimelerin yetersiz kalacağını bile bile denemeli mi... Hayır!

10 puan


Korkuyu Beklerken'de,Oğuz Atay çok zor bir şey başarmış. Kafası karmakarışık,binlerce bilgiyle dolu bir insanın rasgele düşüncelerini üretirken anlatmış. Bu ruh haline çok iyi hakim olmanın zorluğu bir yanda, bir karakteri bu ruh haline göre saçmalatabilmek diğer yanda. Büyük yazar olmak kolay değil. Olunca da Oğuz Atay oluyor adı.

Sonra Tahta At var. Gezi Parkı direnişinin absürd bir hikayesini yazmaya kalksaydı Oğuz Atay bu hikaye Tahta At olurdu.

Beyaz Mantolu Adam çok başarılı bir başarısızın yani Tutunamayan'ın öyküsü.

Oğuz Atay hep Tutunamayanlar'ı anlatıyor. Çok güzel anlatıyor. Yazım tarzı benim gibi dikkati çabuk dağılan birisine baş ağrıları çektirse de Oğuz Atay'dan kopamıyorum. Kendimi zorluyorum, kaçırdığım yere geri dönüp yeniden okuyorum ama bırakmıyorum hiçbir şekilde.

Huzur içinde yat büyük insan. Bir daha senin gibi bir yazar zor gelir. Senin gibi bir insan bile zor gelir bu dünyaya.

9 puan

En çok da Beyaz Mantolu Adam'dır beni etkileyen bu öykülerden... Ne kadar da içinde beni buldum.

9 puan

Topluma yabancı bir adamla başlayıp unutulmuş bir sevgiliye dönüyoruz. Ardından korkuyu bekliyoruz ve göndermeyeceğimiz bir mektup yazıyoruz. İsyankar sevdamıza ne evet ne hayır bir cevap alınca (!) önce devleti, sonra da babamızı eleştiriyoruz. Ve en nihayetinde Oğuz Atay'la baş başa kalıyoruz. Buradayız diyoruz sevgili yazar, hep buradayız.

8 puan

Ruh hali denen şeyi yazar o kadar güzel betimlemiş ki hikayelerinde.. Oguz Atay her zaman ki gibi yine çok iyi.

Profil Resmi
9 puan

kitaptaki tüm hikayeler çok güzel. sanırım beni en çok ''babama mektup'' etkiledi. teşekkürler Oğuz Atay.
Buradayım sevgili yazarım..

10 puan

kelimeleriniz bayım, gerçekten aşık olunası.

10 yıl, 10 ay

Baskı Bilgileri

Ciltsiz, 187 sayfa
1975 tarihinde, İletişim Yayınları tarafından yayınlandı


Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: hikaye, öykü

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Misafir Çocuk Tankut sacredblame
4 kişi

Okumak İsteyenler

FK Tankut
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski