Karpatlar Şatosu

Bu öykü öyle pek olağanüstü sayılmaz. Bir düşten oluşur yalnızca. Yine de tüm bunları söylemek, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. O yılın 29 Mayısıydı. Bir çoban Retyezat yamaçlarında, verimli, dalları düzgün ağaçların kapladığı bir vadiye bakan, kuzeydoğu rüzgârlarının etkisi altındaki yemyeşil bir ovada sürüsünü otlatıyordu.Frik, Werst kasabasının Friki, onu böyle çağırırlardı. Kentin girişinde nemli mi nemli, pis mi pis bir yerde oturur, halk da nedense onu fazla sevmezdi.Yeşil çimenlerin üzerine uzanmış, bir yandan kestiriyor, bu arada sürüyü kolluyordu. Ağzında piposu, zaman zaman köpeklerine ıslıkla birkaç koyunun sürüden uzaklaştığını biliyordu. Öğleden sonra dört suları. Güneş batmak üzere. Doğuda, etekleri sise gömülmüş birkaç tepe aydınlık, güneydoğuda dağların arasından iki ışık kümesi süzülüyor.(Kitabın Girişinden)

Bu öykü öyle pek olağanüstü sayılmaz. Bir düşten oluşur yalnızca. Yine de tüm bunları söylemek, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. O yılın 29 Mayısıydı. Bir çoban Retyezat yamaçlarında, verimli, dalları düzgün ağaçların kapladığı bir vadiye bakan, kuzeydoğu rüzgârlarının etkisi altındaki yemyeşil bir ovada sürüsünü otlatıyordu.Frik, Werst kasabasının Friki, onu böyle çağırırlardı. Kentin girişinde nemli mi nemli, pis mi pis bir yerde oturur, halk da nedense onu fazla sevmezdi.Yeşil çimenlerin üzerine uzanmış, bir yandan kestiriyor, bu arada sürüyü kolluyordu. Ağzında piposu, zaman zaman köpeklerine ıslıkla birkaç koyunun sürüden uzaklaştığını biliyordu. Öğleden sonra dört suları. Güneş batmak üzere. Doğuda, etekleri sise gömülmüş birkaç tepe aydınlık, güneydoğuda dağların arasından iki ışık kümesi süzülüyor.(Kitabın Girişinden)