Hayatın Anlamı

... Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sık boğaz etmez. (...) Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.

... Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sık boğaz etmez. (...) Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

İnsan hayatı hakkında düşünme fırsatı bulduğunda aklına gelenleri kapsayan bir kitap (:

Kitap insanı biraz karamsarlığa sürüklüyor. Kitaba başlayalı bir gün olmuştu. Dershaneye gittim. Çıkmadan önce rehberlik öğretmenimizle kitap hakkında konuşma fırsatım oldu. Kendisi felsefe bölümünden mezun. Dershanede; psikoloji, mantık, felsefe ve rehberlik derslerine giriyor. ( Bu ek bilgiyi neden verdiğim hakkında hiçbir fikrim yok şu an :D ) Her neyse kendisi Arthur SCHOPENHAUER'un hayattan çok kopuk yaşayan, çok pesimist biri olduğunu söyledi. Zaten kitabı okursanız bunu net bir şekilde fark edebilirsiniz (:


Kitabı okuduğumda aklıma direkt Mevlana, Yunus Emre geldi. Hayatın bir ıstırap, ölümün bir ödül olduğunu düşünüyor SCHOPENHAUER.. Tıpkı tasavvuf edebiyatındaki gibi. Tek fark tasavvuf edebiyatçıları "İnsanı Kamil" olmaya çalışırken onun böyle bir amacı yok ya da bana öyle geldi. Hatta kitabın bir kısmında tasavvuf edebiyatındaki çilehaneleri anlatıyor neredeyse..

İncecik bir kitap. Anlamı da çok zorlayıcı değil bence, okunmalı. Kesinlikle zaman kaybı olmaz bence (:


Baskı Bilgileri

96 sayfa


ISBN
978-975-468-678-4

Etiketler: düşünce

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

beyzayucel
1 kişi

Okumuşlar

hessenin yancısı hiperpasif mujik Tanrı kraliçeyi korusun grimavi
63 kişi

Okumak İsteyenler

demian yildizalper pmjude Godot herseysinirsel
49 kişi

Takas Verenler

hmtlu cadizula
2 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski