Gül ve Avcı

Bir başkaldırıdır aşk... Önce isyancısını yıkar
Bir Erkek
Varlığı hem tehlikeli ve korkunç hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı Onun karşı konulmaz etkisine kapılan bir kadın sıcak bir gülüşüyle ısınabilir mavi gözleriyle sonsuz bir denize açılabilir siyah saçlarıyla zifiri bir geceye korkusuzca dalabilirdi.
Ona yaklaşmak ise ateşe çırılçıplak yürümek demekti.
Bir Kadın
Hem bir Tanrıça kadar sarsılmaz hem de titremeye hazır bir yaprak gibi ürkek ve utangaç Bir erkeği masumiyetiyle prangasız tutsak edebilir incindiğinde ise bütün dünyaya kafa tutabilirdi. Kalbi ve masumiyeti acımasızca ihlal edildiğinde artık onun için ateşe yürümek zamanı gelmişti.
Kadın ateşten korkmuyordu çünkü çoktan yanmıştı.
Evelyn Rosa Drummond en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.
Ve talih karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkar ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julianın en yakınına kadar sızmayı başardığında kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi.
Gönlünü bir kez daha bu cazibeli adama kaptırmayacağına söz vermek ise gölgesine sığındığı bir yalandan öteye gidemeyecekti

Bir başkaldırıdır aşk... Önce isyancısını yıkar
Bir Erkek
Varlığı hem tehlikeli ve korkunç hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı Onun karşı konulmaz etkisine kapılan bir kadın sıcak bir gülüşüyle ısınabilir mavi gözleriyle sonsuz bir denize açılabilir siyah saçlarıyla zifiri bir geceye korkusuzca dalabilirdi.
Ona yaklaşmak ise ateşe çırılçıplak yürümek demekti.
Bir Kadın
Hem bir Tanrıça kadar sarsılmaz hem de titremeye hazır bir yaprak gibi ürkek ve utangaç Bir erkeği masumiyetiyle prangasız tutsak edebilir incindiğinde ise bütün dünyaya kafa tutabilirdi. Kalbi ve masumiyeti acımasızca ihlal edildiğinde artık onun için ateşe yürümek zamanı gelmişti.
Kadın ateşten korkmuyordu çünkü çoktan yanmıştı.
Evelyn Rosa Drummond en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.
Ve talih karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkar ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julianın en yakınına kadar sızmayı başardığında kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi.
Gönlünü bir kez daha bu cazibeli adama kaptırmayacağına söz vermek ise gölgesine sığındığı bir yalandan öteye gidemeyecekti


Değerlendirmeler

değerlendirme
10 puan

'' Adam ne kadar bu dünyadan değilse, kendi de o kadar bu dünyadan değildi. Göklerin en üst katıyla, yerlerin en alt katının buluşması gibiydi; ikisinin karşılıklı buluşması. '' Syf. 56

Yazarımız işte böylesine farklı iki karakteri öyle zekice bir kurguyla bir araya getirmiş, öyle masalsı , lezzetli bir anlatımla satırlara dökmüş ki, bittiğinde kitabın kapağını hüzünle kapattım. Hiç bitmesin istedim. Julian sürekli Rosa desin, karizmatik duruşu ve çekici bakışlarıyla, o yazarın benzetmeleriyle dehşet güzel anlattığı mavi gözleriyle baksın istedim. Albert yaramazlıklarına devam etsin... Ürkek ama aslında çok güçlü, naif ve aşk dolu kadın Evelyn Rosa'yı okumaya doyamadım.

Sayfalar okundu , kitap bitti ama etkisi hiç bir zaman bitmeyecek ve hatıralarımdan asla silinmeyecek.

Julian gibi sert , aksi, deneyimleri yüzünden kendine kalkanlar edinmiş adam ile kalbine yavaş yavaş sızan, kalkanları yıkıp orada sonsuza kadar yer edinen kadının aşklarını okumak çok keyifliydi. Herkes böyle bir aşka sahip olabilse keşke.

Çarpıcı , zeki bir kurgu, sürekli heyecan içinde okunan satırlar, insanı çabucak kitabı bitirmeye ve finali görmeye iten gizemler, yer yer mizahı anlatımla güldüren, yer yer duygusal , sarsıcı anlarla insanın boğazını düğümleyen harika bir eserdi.

Aşkı , arkadaşlığı , aile olmayı, küçük bir çocuğun ne kadar büyük bir kalbi olduğunu , daha sayamayacağım pek çok şeyi içinde barındıran kitabı zevkle okudum ve şiddetle herkese tavsiye ederim.

10 puan

Türk yazar diye önyargıyla yaklaşan varsa bu kitapla bu önyargılarınız kırılacak o zaman :)

Yazar 1800'lerin İngilteresinde yaşamışçasına güzel bir şekilde anlatmış, yazımı kendine has, ve kurgusu da gayet güzel :)

Açıkçası bir historical delisi olarak, çok daha kötü kitapların, bizlere şahaser diye dayatıldığı bir zamanda, böyle güzel bir kitapla karşılaştığım için mutlu hissediyorum kendimi, üstelik yazar da Türk olunca değmeyin keyfime :D

Genelde historicaller çeviri kurbanı olur mesela Unutulmaz Öpücük benim için faciaya döndü çevirmenler yüzünden ama bu kitapta bu sorun da olmuyor, çünkü yazar Türk ve bizi bilen biri, doğal olrak duyguların aktarımını da çok güzel işlemiş...

Kısaca özetle, bence okunmaya değer bir kitaptı, hatta historical severim diyen herkes okusun ve Türkiye'de de historical yazabilen yazarlar var diyip övünsün...

Bu arada kitaptaki karakterlere aşık oldumm, 5 yaşında bir çocuğa nasıl aşık olunur, kitabı okuyun da siz de canlı şahit olun bence :)

Profil Resmi
10 puan

Gül Ve Avcı

Yazarımız Asude harika bir roman ve eşsiz karakterler yaratmış bu eseriyle.
Mükemmel,eşsiz,harika vb. gibi tüm beğenme kelimelerini bu kitap için kullanabiliriz Sayfaları çevirdikçe kurgu yeni bir boyut kazanıyor ve her seferinde şaşırtıcı olaylarla karşılaşıyoruz.Olaylar basit bir kurgu içerisinde değil,farklı ve üzerinde uzunca düşünülmüş bir kurgu etrafında gelişiyor.

Sonrasında tahmin edemeyeceğiniz,sonunu merak edeceğiniz ve heyecanla karşılayacağınız pek çok olayla karşılaşacaksınız.Öyküleriyle büyük beğeni toplayan yazarımızın bu ilk romanında sihirli kaleminin ve büyülü kelimelerinin etkisini hissedecek ve her şeyden önce bu kitabı çok seveceksiniz…

Beğeni kelimesi bu kitap için biraz az kalır.Beğeniden çok daha fazla bir haz ile okunacak türden bir kitap bu.Kapak görseli ile kitaplığın başköşesinde yer alacak,yaşattığı aşk duygularıyla akıllara kazınacak bu romanı okumak büyük zevk bitirmek ise sonu geldiği için üzüntü olacak…Her güzel şeyde olduğu gibi Gül Ve Avcı’nın da bir sonu var maalesef.

8 puan

http://illekitap.blogspot.com/2013/11/asude-gul-ve-avc.html

Yeni bir Türk yazarı daha tanıtım ve kalemini sevdim diyerek yorumuma başlıyorum.

Öncelikle sizlere yazarımızı tanıtmak istiyorum :) Asude, facebookda paylaştığı hikayelerle tanınan ve kısa sürede çok sevilip hayran kitlesi oluşturan, henüz acemi ama kaleminde usta olan sevimli güler yüzlü sıcacık ve samimi davranan hanım hanımcık bir kızacağız :) Kendisi ile tanıştığım ve sohbet ettiğimden dolayı bu kadar kişisel bir şekilde tanıtabildim yazarımızı :)
Kalemine değinmek gerekirse, akıcı ve merak uyandırıcı bir kalemi var yazarın, biraz yabancı karakterler ve 1800'lü Londra'yı yazması tereddüte düşürse de bunu ustalıkla başardığını okuyunca görebiliyoruz. Güzel bir aşk romanıydı.

Özellikle kitapta hoşuma giden bir yer vardı o da Shakespeare'in sonelerinin ve sözlerinin yer aldığı satırlardı. O satırlar işte bu kız şimdi gerçekten üst kademeye ulaştı dedirtti bana.

Evet ön yargıyla başlamıştım kitaba ve itiraf ediyorum ki beklentilerimi karşılamayacağını da düşünüyordum ama merakıma yenik düşerek okudum ve ne kadar yanıldığımı anladım. Dilerim Asude, bu yorumumu okuduğunda bu sözlerim için beni affeder.

Kitapta en çok hoşuma giden karakter Albert'tı. Şimdiye kadar okuduğum kitaplarda özellikle tarihi aşk romanlarında çocuklu bir dük, kont vs bir şey okumamıştım "Gül ve Avcı" bu konuda benzer türdeki kitaplardan ayrıldı diyebilirim.

Jullian ve Rosa arasındaki çekim, aşkın alevlenmesi, hiddet, öfke çok güzel aktarılmıştı. Duyguların aktarımını da yeterince iyi yapıldığını düşündüm :)

Kitaptaki yer betimlemeleri, benzetmeler süperdi hele bazı benzetmeler de güldüğümü hatırlıyorum.

Biraz fazlaca alıntı paylaşacağım için kitabın içeriğine giren bir yorum yapmayacağım ama şunu da söylemeliyim ki normalde Türk yazarları okumayı sevmediğimi ve beklentilerimi karşılamadıklarını hep söylerim ancak sevdiğim kalemine taptığım birkaç Türk yazardan sonra Asude'de onlardan biri oldu. Dilerim başarılarının devamı gelir kendisiyle gurur duydum :) Asude'yle tanıştığım için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum :)

Sizlere de tavsiye ederim. Kapak tasarımı müthiş, kitabın konusunu müthiş, kitap müthiş daha ne olsun ama değil mi? :)

Sizlerle en eğlendiğim, en duygusal olan, en beğendiğim yerleri sizlerle paylaşacağım:

***
“Seni arabadan indirmemi beklemelisin. Tanrı aşkına Rosa, eteklerini kucağında toplayıp arabadan atlayarak bir leydi olamazsın! Ancak bir soylunun ayak işlerine bakan hizmetçisi olursun!” diyen yaşlı adamın kıza kötücül bir bakış attı.
Evelyn sesli bir şekilde oflayarak “Peki, bir daha olmaz,” dedi.
Desmond Simmons da bastonu yardımıyla arabadan indiğinde “Leydiler ulu orta oflamazlar!” diye bir kez daha kızı ikaz edince Evelyn artık dayanamayarak “O zaman leydi sen olsaydın,” diye tısladı.
***
“Sana bir mürebbiye tutacağım Albert. Artık her an başında bir bakıcın olacak.”
Zavallı çocuk tırnakları kapıya kadar uzamış, kırmızı saçlı, siyah dişli bir kadını gözünde canlandırırken yorganı korkuyla üstüne çekti. Artık oyun saatleri bitmişti! Artık her an lanet olası matematik, o garip Fransızca, fizik ve atlarla ilgilenecekti. Cocos ise kim bilir nasıl bir hale düşecekti!
Albert en son uykuya dalmadan önce canavar mürebbiyenin insan eti yediğini düşünmeye başlamıştı.
***
"Gidiyorum!" dedi kadın.
Elinin tersiyle kabaca yanağını silti ve çektiği acıdan ötürü boğuklaşmış sesiyle konuşmaya devam etti. "Yarını beklemeden, hemen şimdi gidiyorum! Benden kurtuluyorsun Lord Wharton! Hayatından sonsuza kadar çıkıyorum. Soran olursa öldüğümü söylersin çünkü beni bu defa gerçekten öldürdün. Şimdi dilediğince mutlu olabilirsin!"

***
Jullian kadına baktı. Ne kadar da karşı konulmaz görünüyordu. Tam bir deliydi ve onun az önce yaptığı şeye hala inanamıyordu. Rosa'nın gözlerindeki o kararlı ifadeyle, dudaklarından dökülen o yakıcı sözlerle onu kaybettiğini düşünmüştü. Bu öldürücü derecede korkunç his, içini tam anlamıyla deşip geçmişti. Onun her şeyi silip kaçtığını fark ettiği an genç adam durmamış ve karısının ardına düşmüştü. Kendisinden sevgisi hariç hiçbir şey talep etmeyen, hatta onu bile dile getirmemiş olan bu kadının yokluğu o an ölümcül bir humma gibi her yanını sarmıştı. O cesur sözleri ise aklını başına getirmiş ve onu kaybetme korkusunu başka bir şeye benzemediğini ayırt ederek Rosa'sının peşine düşmüştü.

***
"Sende bana ait misini, Lord Wharton? Her şeyini bana vermeye hazır mısın? Ah, paranı ya da unvanını istemiyorum. Sadece o taş kalbini, hileyle dolu kafanı, kibirli dudaklarını, küstah bakışlarını, bir piç kurusundan farksız olan bu enfes bedenini... Sadece bunları istiyorum."

***
Harewood Dükü öfkeli çehresini Bayan Harris'e çevirdi. Evelyn'e bakmayarak sinirden kalınlaşmış sesiyle konuşmaya başladı.
"Şu kadın..." dedi öncelikle. Kadın demekten bile imtiha eder gibiydi. Daha kaba bir kelimeyi sarf etmekten son anda dönmüş gibi dişlerinin arasından tıslamaya devam etti. "Şu kadının oğluma dokunmasına, ona yaklaşmasına bile izin vermeyeceksin! Onu derhal evimden kovacaksın!"
***
"Ailemize yeni biri katılacak..."
"Bir misafir mi? Akrabalarından biri mi? Amcandan başka akraban olduğunu bilmiyordum," diyen Julian bu havadisle pek de sarsılmışa benzemiyordu.
Genç kadın başını salladı ve "Hayır, öyle değil. Daha küçük bir şey... Şu kadarcık..."
Karısının iki avucunu uzatıp küçük bir şeyi tutar gibi yaptığını gören Lord Wharton "Bir kedi mi? Bir kedi mi istiyorsun?" diye sordu.
"Ah, Tanrım, hayır sevgilim... Senden ve benden bir parça..."
***

Bu kadar alıntı yeter. Bana bıraksanız size kitabın yarısını alıntılardım sanırım :) Sevdiğim kısımların bir kısmını sizlerle paylaştım. Mutlaka okuyun! Seveceksiniz :)

10 puan

Bir solukta okuduğum harika bir kitapti :)
Alınmalı , okunmalı... ^_^

7 puan

Aslında bir çok tarihi-aşk romanında gördüğüm olayların bazıları bu kitapta da vardı. 'Bir yerden hatırlıyorum' dediğim bir çok sahne..
Ayrıca Jullian'ın davranış geçişlerini ayarlayamamış yazar. Sert somurtkan kibirli haldeyken hemen sonra aşk şiirleri okuyor. Bazı karakterlere bu davranışlar cuk diye oturur ama bu erkek karaktere uymamış. Rosa'nın da davranışlarını anlayamadım daha doğrusu mantıksızlık vardı. Yazar, Rosa'yı zeki güçlü göstermek istemiş ama biraz silik bir karakter gibi geldi bana. Son 50 60 sayfada görebildim ben bu bahsedilen davranışları tabi bu da beni tatmin etmedi. Sürekli Jullian'a "Benimle oynamana izin vermeyeceğim" dedi ama aynı aşık davranışlarını tekrarlayıp durdu. Ve bu dedektiflik işini biraz daha görseydik heyecanlı olurdu gibi. Yani Rosa eve hafiyelik için girdi ama araştırma işine dair pek bir şey göremedim. Bence asude tarihi romanlara pek yönelmesin. Diğer romantik-komedi romanları çok daha iyiydi.
Ama yinede kendini okuttu. Özellikle shakespeare' den olan alıntılar çok güzeldi. Ve Jullian'ın oğlu Albert tam bir şekerdi. Otur ye kıvamında..

Kitabın kapağını çok sevdiğimi söylemem lazım. :)


"Bir kadının aşkına sahip olmak sana fazla gelir. Bunu hak edecek biri değilsin. Bundan sonra seni sevmekten vazgeçiyorum."



"Baba, Bayan Druffo gitmesin diye bir şey düşündüm ben."
Julian oğluna bakıp "Nedir?" diye sorduğunda Albert bilmiş bir ifadeyle "Bayan Druffo'ya vermen için sana güller koparacağım," dedi. "Çünkü sen bizim kocaman evimizin sahibisin. Eğer sen ona güller verirsen Martin amcanın güllerini çöpe atar ve evden de gitmez."
"Tanrı aşkına Albert, bir kadın gitmek isterse güllerin buna engel olacağını mı sanıyorsun?"
"Ama baba o zaman onunla sen evlen diyeceğim de Bayan Druffo seninle evlenmek ister mi bilmem." :)))



“Sana bir mürebbiye tutacağım Albert. Artık her an başında bir bakıcın olacak.” Zavallı çocuk tırnakları kapıya kadar uzamış, kırmızı saçlı, siyah dişli bir kadını gözünde canlandırırken yorganı korkuyla üstüne çekti.




10 puan

Ben Asude'nin ismini ilk kez bu roman sayesinde öğrendim. Ben Face'deki kurguladığı öyküleri okumadım sadece göz gezdirdim. Şunu söyleyebilirim ki konuya hakimiyeti olsun, yarattığı karakterler olsun, onların sevinçlerini, üzüntülerini aktarmadaki başarısı olsun, mekan tasvirleri olsun kısaca ufak bir ayrıntı hariç kusursuz bir romandı.

O kusura gelince Jullian isteğinden dışarı çıkıldığı veya ona ters gelecek bir davranış sergilendiğinde hemen kızıyor köpürüyor. Ben bu tarz bir erkek karakteri ilk kez okudum ve fazlasıyla memnun kaldım. Yalnız sorun şu ki yazar bu karakter için "soğukkanlı" ifadesini kullanmış. Eğer sinirlerine hakim olamayan karaktere biz soğukkanlı diyorsak, bu diğer okuduğumuz romanlardaki erkek karakterlere ne demeliyiz bilmiyorum. Kısaca karakterde sorun yok ama ona "soğukkanlı" denmesinde ciddi bir sorun var.

10 puan

Bazı kitaplar vardır sayfalar bitmiş gibi gorunsede karakterler hep sizinledir... çıkmayı asla istemiyeceginiz o büyülü dunyada kaybolmak istersiniz hatta. .. iste bende gullerin esir olduğu avcilar diyarında bui kitabin büyüsünden asla kurtulmak istemiyorum :) okumayan herkese kesinlikle tavsiyemdir. Okudugunuzda neden gec kaldim diye kizacaksinuz hatta kendinize... o halde simdiden keyifli okumalar :)

10 puan

Süper bir kitap yazarın ellerine sağlık

10 puan



Gül ve Avcı beni öylesine bağladı ki kitap bittiğinde ne oluyoruz demeden kendimi alamadım bu yüzden bu kitabın devamını bekliyorum Tyrell Granby’nin de bir kitabı olmalı..

Kitabın konusuna değinmek gerekirse, karısını öldürmekle suçlanan Harewood dükü Julıan Benedict Wharton’a dair hiç kimse yeterli derecede suçlu olduğunu gösteren kanıta ulaşamamışlardır.

Evelyn Drummond ise Dünyanın küçük bir minyatürü olarak nitelendirdiği Cheapside kasabasında koruyucu babası olarak nitelendirdiği Desmond Simmons’ın sağ kolu, hizmetçisi, sekreteri, manevi kızıydı. Desmond Amca’nın yanında dedektiflik yaparak geçimini sağlıyordu.
Peki birbirlerine mevki ve mesafe olarak uzak olan bu iki insan nasıl olurda bir araya gelir diye akıllarda bir soru işareti bıraktırıyor ve asıl olay bundan sonra başlıyor ..

Yakışıklı Lord Wharton’ın yolu dövüşmek için Cheapside’e düşer. İçinde biriktirdiği öfkeyi yumruklarıyla göstermekten çekinmeyen lordumuz kendi gözlerine hapsolan bir çift kehribar rengi gözden habersiz dövüşür ve ardından adını bile hatırlamayacak kadar sarhoş olur.
Evelyn Drummond ise cam bilyeleri andıran, yaz gününde açık gökyüzüyle yarışacak kadar dingin deniz mavisi gözlerde aşkın hiç bilmediği dalgalarına kapılır ve kendisini eski bir pis hanın odasında Lord Wharton’ın kollarında bulur. Bedenini ve ruhunu hiç tereddütsüz genç adama sunup gözlerini kapatırken gecenin sabahına eski çarşafların arasında yalnız uyanır.. Tıpkı bir fahişe gibi kullanılıp bir köşeye atılmıştır.

Genç kız bu aşağılanmayla evinde döner fakat bu yaşanılanlar için önce kendine daha sonra düke oldukça kızgındır. Bu yüzden bürolarına gelen ihbar ile dükün karısını öldürmekten suçlu olduğu kanıtını bulmak için Desmond Amcanın yanında yer alır.

Evet Eveleyn Rosa Drummond, Julıan Benedict Wharton’ın suçunu ispatlayarak intikamını alacaktır.

Perdeler açılsın oyun başlasın..

“Bir başkaldırıdır aşk. Önce isyancısını yıkar.”

Bu savaştan kim galip kim mağlup.. İntikam, aşk ve pişmanlığı bir araya getirip şölen olarak bize sunan Asude’nin kaleminden harika bir eser..


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 465 sayfa
Ekim2013 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9786055358457
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: romantik

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

eren35 hayat. Miyavi cerenakkol mukaddes bilici
7 kişi

Okumuşlar

senanita elif84 Ayse1608 mevsim TenhaÖtesi
238 kişi

Okumak İsteyenler

beyzaaa zehra kitap-sever şems VerloreN`RooS
55 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski