Göçmüş Kediler Bahçesi

Oyun üzerine ne biliyorsam ondan öğrenmiştim. Ustam karşımda duruyordu. Ama oyunun oynanması üzerine bilgi vermemişti. Satranca çok benzeyen bu oyunda taşların, yani bizlerin adı, satrançtaki gibiydi, kurallar hemen hemen aynıydı. Bir iki noktada satrançtan ayrılınıyordu. O noktalırı da başkan anlatmıştı bu sabah. Ne ki, satranç oynamasını bilip bimediğimi kimse sormamıştı. Morların bilmesi gereksizdi zaten. Bir zamanlar biraz oynamış olduğum yiçin, oyunu bilmiyorum diyerek işin içinden sıyrılmağa da kalkışmamıştım. Oynamak istemiştim, başından beri, onu gördüğümden, oyuna katılıp katılmayacağımı soruşundan beri...


Oyun üzerine ne biliyorsam ondan öğrenmiştim. Ustam karşımda duruyordu. Ama oyunun oynanması üzerine bilgi vermemişti. Satranca çok benzeyen bu oyunda taşların, yani bizlerin adı, satrançtaki gibiydi, kurallar hemen hemen aynıydı. Bir iki noktada satrançtan ayrılınıyordu. O noktalırı da başkan anlatmıştı bu sabah. Ne ki, satranç oynamasını bilip bimediğimi kimse sormamıştı. Morların bilmesi gereksizdi zaten. Bir zamanlar biraz oynamış olduğum yiçin, oyunu bilmiyorum diyerek işin içinden sıyrılmağa da kalkışmamıştım. Oynamak istemiştim, başından beri, onu gördüğümden, oyuna katılıp katılmayacağımı soruşundan beri...



Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
10 puan

Çocukken büyüklerimizin dizinin dibine oturup ya da arkadaşlarımızla o büyüğümüzün etrafını sardığımız zamanlar dinlediğimiz masallar vardı. Bizi somut dünyadan alıp soyut dünyaya küçük bir yolculuğa götüren masallar bize o büyülü zamanları yaşatırdı. Kendimizi o masal kahramanların yerine koyar hayali dünyada kısa süreli olsa da bulunurduk. Okumayı öğrenince ise elimizden hiç düşmeyen masal kitapları biz büyürken yerini yavaş yavaş öykülere daha sonrada romanlara bıraktı . Hayal kurmayı düşünmeyi öğreten ders veren masallar zamanın hızlı geçmesi ile hayatımızdan çıktı… Fakat günümüz edebiyatında postmodernist akım ile yeniden hayat buldular. Eski masalların günümüze uyarlanmış hali karşımıza çıktı. Postmodernist edebiyatı bu yüzden merak edip araştırmam ile karşıma modern masal yazan Bilge Karasu çıktı. Göçmüş Kediler Bahçesi, Karasu’nun okuduğum ilk kitabı. Bu kitabı okurken büyüdüğümde değişen düşünce yapım gibi masalın da yapısının değiştiğini gördüm. Bazen bir öyküyü andırıyordu bazen de bir masalı...

10 puan

Her bir öyküsüne aşığım. Büyük bir değer.

7 puan

Gerek Öz Türkçe diliyle ve masal/öykülerin metaforik bağlantılarıyla gerekse kitaba adını veren Göçmüş Kediler Bahçesi öyküsünün 13 parçaya bölünerek diğer masalların arasına serpiştirilmesiyle hem içerik hem şekil olarak çok farklı bir eser. Başlarda yazım diline alışmak biraz zorladı doğrusu. Ayrıca ciddi derecede derinlikli bir eser olduğu için kendini kolayca açık etmiyor. Fakat kitabın mantığını kavramaya başlayınca günün ilerleyen saatleri gibi gittikçe kararan ve “yoklukta” birleşen masallar bir girdap gibi içine çekiyor. Ayrıca kitap kendi anlattığı kadar okuyucunun şahsi yaşanmışlıklarıyla da anlam kazanan türden. Hani bazı şeylerin gerçek anlamını kavrayınca o şeyi artık eskisi kadar sevmeyiz, sevemeyiz ya. Bu kitapta da eğer alt metin tanıdık geliyorsa içerik olarak iyi ya da nispeten olumlu olan bir öykü sizi gerebilir hatta boğabilirken basit gibi duran bir öykü de sizi derinden yakalayabilir. Sınır zorlayan bir eser. Aynı zamanda kendi dilinde okuyabildiğime, kendi dilimden çıktığına sevindiğim bir eser.
“Korku, örtmeye en yatkın olduğumuz kirimiz, gizlemeye en çok uğraştığımız kokumuzdur.” S.226

9 puan

çok farklı bir masal kitabı. ilk masalı okuyup hiçbir şey anlamadım. belki internetteki yorumlardan bir çıkarımda bulunurum dedim ve yaptığım aramada karşıma tez çalışması çıktı. http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20EDEBIYATI/seyma_sezer_bilge_karasu.pdf
daha sonra farkettim ki inanılmaz bir zeka,hayal gücü ve güçlü bir kalem okumaktayım.

4 puan

Belki güzeldir ama bana göre değildi. Bitsin diye atlaya atlaya gittim.

8 puan

öğle vakti 12'sinden sonraki her saate bir öykü sığdırmış yazar bir de her öyküden sonra kısa kısa bölümler halinde sunulan 'Göçmüş Kediler Bahçesi' öyküsü. son öyküde anlatılana göre öykülerin umut ve umutsuzluk nitelikleri günün saatlerine göre ilerlemiş akşama doğru azalıp sabaha yaklaşınca artması gibi. -benim için öyle olmasa da-

genel olarak varoluş, yalnızlık ve toplumsallaşma sorunlarına ve temellerine hayvan ve bitkileri de işin içine katarak değinmiş. tabi bunu yaparken okuyucunun kendi emeğini katıp yorumlamasını da beklemiş. tarzı ve üslubu ilk başlarda anlaşılmaz ve karmaşık gelse de çok uzatmadan kendini alıştırıyor.

'yağmurlu kentin güneşçisi', 'dehlizde giden adam', ve 'geceden geceye arabayı kaçıran adam' öyküleri, bana kitabı fazladan sevdiren öyküler oldu.




Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 230 sayfa
2007 tarihinde


ISBN
9789753420631
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

hasan fuat bayrak morbaykus slmz bahardageliriz Şah-Rû
6 kişi

Okumak İsteyenler

Elifito felicita cimicipilis
4 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski