Gecenin Sonuna Yolculuk

I. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara et, yine de kahkaha... Biz, tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın en aşağı katmanlarıyla bir yüzleşme, bizi içeri, daha içeri çeken, boynumuza parmaklarını geçiren, ısıran, tüküren, hırlayan, ölesiye korkan ve korkutan.Yani yaşayan. Bir kıpırdanma başladı bile, parmaklarımızın ucunda, gözeneklerimizden içeri sızan bir şey var. Böyle bir yüzleşmeye katlanabilecek mi insan?

I. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara et, yine de kahkaha... Biz, tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın en aşağı katmanlarıyla bir yüzleşme, bizi içeri, daha içeri çeken, boynumuza parmaklarını geçiren, ısıran, tüküren, hırlayan, ölesiye korkan ve korkutan.Yani yaşayan. Bir kıpırdanma başladı bile, parmaklarımızın ucunda, gözeneklerimizden içeri sızan bir şey var. Böyle bir yüzleşmeye katlanabilecek mi insan?


Değerlendirmeler

değerlendirme
10 puan

koca kitap ölümden bahsediyor. gerçekten ölümden bahsediyor. bardamu'nün raslantısal yaşamının tek nedeni bu; bir gün ölecek olmak.
diyor ki bardamu; "gerçek denen şey bitmek bilmeyen bir can çekişmedir. bu dünyanın tek gerçeği ölümdür. seçim yapmak gerek. ya ölmek ya da yalan söylemek için. ben kendimi öldüremedim asla!"

sessizlik delip geçiyor okuyucunun zihnini. tüm kavramlara ve tüm olgulara ana-avrat küfrediliyor bir nevi. ekliyor; "önlerine geceyi ve gündüzü katmış gidiyorlardı. ve yaşamı. insanlık; kendi gürültüsünden hiçbir şey duymuyordu. sallanıyorlardı. üstelik kent ne kadar büyük ve ne kadar yüksekse o kadar pişkinliğe vuruyorlardı. bir şeyler için çabalamaya değmez. diyorum ya size. değmez. ben denedim. değmedi."

felçli gibi hissediyor okuyucu. ruhu mıhlanıyor hayata. ateşten bir varoluş hissedilirken bardamu hislere tercüman olmaya devam ediyor. "ateş" diyor. " bazen işkence eder bazense ısıtır. bu içinde mi yoksa önünde mi olduğuna göre değişir. hayat gibi."

susuyoruz uzunca bir süre. konuşmaya gerek yok aslında. hafifçe gecenin içine itiliyor okuyucu. "bir şekilde gecenin içine itilenler eninde sonunda bir yere varıyordur her halde. cesur ol ferdinand. her yerden dışarı edile edile mutlaka hepsini, o pisliklerin hepsini birden korkutan o numarayı bulacaksın. ve o da gecenin sonunda olsa gerek. işte zaten onlar da bu yüzden gecenin sonuna gitmeyi göze alamazlar. alamıyorlar" denildiğinde bu şaheserin isminin nereden geldiği anlaşılıyor.

yaşam boyunca aranılan tek şeyin muhteşem bir üzüntü olduğundan bahsederken celine, albert camus'nun o müthiş sözü akla geliyor. "her insanın bir olayı olmalı."
"mutsuzum" diyenler akla geliyor sonra. ve o kişilere haddini bildiriyor bardamu; "mutsuzum demekle iş bitmez. insan ayrıca bunu kendine kanıtlayabilmeli. kendini geri dönüşü olmayan şekilde ikna edebilmelidir."

yine ölüm konusuna geliniyor. her şeyin sonu olan o duruma. bu kez okuyucuyu ters köşeye uçuruyor üstad. diyor ki; "her şeyin sınırına gelinen nokta vardır. bu nokta bazen ölüm değildir!"
her şeyin fazlasıyla ifade edildiği, net bir şekilde öne sürüldüğü şu zaman diliminin insan(cık)larına bir küfür gönderiyor yaklaşık yüz yıl öncesinden; "her şey size fazlasıyla açıklanıyor. sorun bu! anlamaya çalışsanıza biraz. uğraşsanıza. düşünsenize!"

duraganlığın boktanlığından bahsediyor sonra. "aynı yerde durduğu sürece nesneler ve insanlar yozlaşırlar. çürüyüp leş gibi kokmaya başlarlar" diyor.

biribirine acılarını anlatlanlara konuşarak tecavüz ediyor üstad. "insan dediğin şeyin tek amacı; yıllar süren ekşi bir surata, paramparça bir ruha, örselenmiş bir bedene sahip olmaktır" diyor. sırf bu yüzden de doğaya "kaltak" diye bağırıyor.

ölümü evliliğe benzetirken aşk kavramını ortaya koyuyor. "toprak, herkesi kavuşturmaya yarar" diyor, emektar bir çiftçi edasında. "hayat devam ettiği sürece kavuşmak olanaksızdır. sizi oyalayan fazlasıyla renk, çevrenizde hareket eden fazlasıyla insan vardır."

olmayan bir hayatta varoluşu bir hayal olarak görüyor. "dünya çoktan ölmüş" derken amacını belli ediyor. "bizler yalnızca onun üzerindeki kurtçuklarız. o boktan koca cesedinin üzerindeki kurtlar. ha bire onun bağırsaklarını kemirip duruyoruz. hem de yalnızca zehirli yerlerini. biz bir boka yaramayız. doğuştan çürümüşüz biz."

ne söylenebilir ki bu cümlelerden sonra? hiçbir şey. bir şeyleri sonuca bağlamanın derdinde olanların sessizliğini kırıyor; "gerçek gençlik sevmektir." diyor. "herkesi ayırım gözetmeksizin sevmek."
medeniyet saplantısını kafaya takanlara da deli diyor üstad. mutsuz olduğunu söyleyenlere inanmamamızı tembihlerken şu öneriyi sunuyor; "hele bir sorun, hala uyuyabiliyorlar mı? yanıt evetse, her şey yolunda demektir. karşınızdaki koca bir yalancıdır."

gitmekten bahsederken o büyük insan, o kadar kararlıdır ki bu kararlılığı iç acıtır; "gidiyorum! giderken gözümün tekini düşürsem, dönüp almam."

"insan yaşamda yükselmez. alçalır" dediği an üstad, üryan kalıyor tüm insanlık. çırılçıplak.

beni çırılçıplak bırakan bir şaheser. beni yaşadığım sürece alçaltan.

10 puan

Fransızların Tutunamayanlar'ı demek yanlış olmaz sanırım.

11 yıl, 10 ay
8 puan

ilk 150-200 sayfası 10 da 10, sonrası 9-8-7...

10 puan

bittiğine üzüldüğüm nadir kitaplardan.

Profil Resmi
10 puan

Son sayfasına her vardığımda, yeniden dönmek üzere ara verdiğim bir kitap bu.

6 puan

Oldukça zor alışmam bu tip kitaplara olumlu olan hiç bir şey yok kitapdan anlatılanlar feci halde insana işliyor.

9 puan

harika. yine de çeviri daha iyi olabilir miydi ne?

8 puan

Yavaş yavaş sindirilerek okunması gereken bir kitap,hızlı okuyup bitirdiğim için pişmanlık duymuyor değilim. Celine!

9 puan

Önlerine geceyi gündüzü ve yaşamı katmış gidiyordu insanlar. Kendi gürültülerinden hiçbir şey duymuyorlardı. sallamıyorlardı. /.../ Denedim. Değmez

9 puan

Sıradışı anlatım, sıradışı düşünce sistemi... Kitabı tarif edecek zihin dağarcığım oluşmadı henüz... Çevirmen Yiğit Bener sonsözde hislerime tercüman olmuş. Kitaba katılan çevirmen yorumlarından genelde hoşlanmam ama bu sefer yalnız olmadığımı hissetmek iyi geldi :)


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 573 sayfa
13Şubat2019 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9750804198
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: öykü

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

marvin klotho şevval az Murat G. avferitcancelik
25 kişi

Okumuşlar

Elma bilalakyuz geyikboynuzu volki5434 saykodelikdesik
184 kişi

Okumak İsteyenler

cyanginlar dudu Barfuss PulpFiction Shehla
345 kişi

Takas Verenler

melimeli
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski